Tgrt Haber
07 Ağustos 2018 14:34

Bomba açıklama! Türkiye`ye 51,3 milyar dolar...

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) İcra Direktörü Hung Tran, Türkiye`de faiz oranlarının, yatırımcıyı çekmek için yeterli bir seviyede olduğunu belirterek, "Biz mevcut koşullar altında şu ana kadar Türkiye`ye iyi bir sermaye girişi olduğunu düşünüyoruz. Şu an için Türkiye`ye bu yıl 51,3 milyar dolarlık sermaye girişi olacağı beklentimizi koruyoruz." dedi.

Bomba açıklama! Türkiye`ye 51,3 milyar dolar...
çin,,dolar,

Uluslararası Finans Enstitüsü  (IIF) İcra Direktörü Hung Tran, AA muhabirine, gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelik sermaye  akımları, ticaret savaşlarının etkileri ve Çin piyasasındaki son gelişmelere  ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gelişmekte olan ülkelere 2017'deki güçlü para girişlerinin ardından bu  yıl sermaye akımlarının şeklinde bazı değişiklikler yaşandığını anlatan Tran,  ikinci çeyrekteki çıkışlara rağmen hala pozitif bir görünüm bulunduğunu söyledi.

Tran, ikinci çeyrek boyunca dünya ticareti yapısındaki  değişikliklerin, bazı gelişmekte olan ülkelerde önemli dengesizliklerin artmasına  yardımcı olduğunu aktararak, bu durumun güçlü sermaye çıkışı ve yerel para  birimleri ile varlık fiyatlarında düşüşün deneyimlenmesini beraberinde  getirdiğini ifade etti.

Gelişmekte olan ülkelere ilişkin temmuz ayı verilerinin, sermaye  akışlarında toparlanmaya işaret ettiğini belirten Tran, "Gelişmekte olan ülke  varlıkları, ikinci çeyrekte yaşanan güçlü net çıkışlar sonrasında temmuz ayında  bir miktar toparlanma kaydetti. Gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının  ileriye dönük devam etmesi, para politikalarındaki normalleşmenin nasıl  uygulanacağına bağlı. Eğer ABD Merkez Bankası (Fed), yıl sonuna kadar faizlerde  beklenenden daha az artırıma gider, dolar istikrar kazanır ve ticaret gerilimi  daha artmazsa, temmuz ayında görülen sermaye girişleri yıl sonuna kadar devam  edebilir. Muhtemelen gelişmekte olan ülkeler yılı net sermaye akımları açısından  pozitif tamamlayacaktır." diye konuştu.

"ÇİN VARLIK FİYATLARINDAKİ SERT DÜŞÜŞÜN KRİZE DÖNÜŞEBİLİR"

Hung Tran, Çin varlık fiyatlarındaki sert düşüşün krize  dönüşebileceğini belirterek, "Çin ile diğer birçok gelişmekte olan ülkeler  arasındaki ticaret, yatırım ve borç verme bağlantısındaki artış dolayısıyla,  Çin'de yaşanacak büyük bir mali kriz diğer gelişmekte olan ülkeler için oldukça  önemli olacaktır. Çin'deki net sermaye çıkışları, geri kalan gelişmekte olan  ülkelerdeki volatiliteyi önemli ölçüde artırabilir." dedi.

Çin varlık fiyatlarında 2015 ve 2016 yıllarında da düşüş yaşandığını  anımsatan Tran, şunları ifade etti:

"Çinli yetkililer geçmiş deneyimlerinden çok şey öğrendi. Artık daha  esnekler ve riskleri yönetmek için hazır durumdalar. Ülkede hisse senetleri yıl  başından bu yana ciddi değer kaybetti, ancak bu aşamalı bir şekilde gerçekleşti  ve panik havası olmadı. Şu anda net sermaye çıkışları, net sermaye girişi  şeklinde tersine döndü. Ben, Çinli yetkililerin bu finansal süreci yönetmek için  çok çeşitli politika tedbiri ve araca sahip olduklarını düşünüyorum. Hükümet,  ticaret gerilimine karşın büyümeyi sürdürmek ve ekonomiyi yumuşak bir inişe  yönlendirmek için daha esnek ekonomi politikalarını takip ediyor. Ben yumuşak  iniş hedefinin ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum."

"TÜRKİYE'YE 51,3 MİLYAR DOLARLIK SERMAYE GİRİŞİ BEKLENTİMİZİ KORUYORUZ"

Hung Tran, Türkiye ekonomisi ve finansal piyasalarına yönelik de  değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de yüksek enflasyon ve faiz ortamının bulunduğunu belirten  Tran, "Türkiye'de faiz oranları, yatırımcıyı çekmek için yeterli bir seviyede  ancak, yatırımcılar açısından Merkez Bankası'nın hangi seviyelerde ne kadar  kalacağı önemli. Çünkü uzun süre yüksek faiz oranları seviyelerinde kalınması,  ekonomik büyüme ve faaliyet üzerinde negatif bir etki oluşturacaktır. Biz mevcut  koşullar altında şu ana kadar Türkiye'ye iyi bir sermaye girişi olduğunu  düşünüyoruz. Ancak girişler dış borçlanma gereksinimini karşılayacak kadar güçlü  degil. Bu yüzden döviz rezervleri ve lira üzerindeki baskı devam ediyor." diye  konuştu.

Tran, "IIF olarak Türkiye'ye bu yıl sonunda net sermaye girişi  miktarının 51,3 milyar dolar olacağını öngörüsünde bulunmuştunuz. Bu  beklentinizde revizyona gidecek misiniz?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

"Biz şu an için Türkiye'ye bu yıl 51,3 milyar dolarlık sermaye girişi  olacağı beklentimizi koruyoruz. Bununla birlikte sermaye girişi kalitesi ve  sağlamlığının geçen yıla göre çok azaldığını söyleyebilirim. Dolayısıyla  beklentimizi koruyoruz ancak sermaye girişlerinin kalitesinin oldukça düşük ve  daha spekülatif olduğunu belirtmek istiyoruz."

"DAHA İSTİKRARLI BİR DOLAR ÖNGÖRÜYORUZ"

Hung Tran, gelişmiş ülke merkez bankaları para politikalarındaki  normalleşmenin, gelişmekte olan ülke piyasalarına etkilerine yönelik de  görüşlerini paylaştı.

Burada, Fed, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası  (BoJ) para politikaları arasındaki senkronizasyonun ne ölçüde olup olmadığının  önem taşıdığını vurgulayan Tran, şimdiye kadar üç merkez bankasında da farklı bir  normalleşme hızı görüldüğünü, bu durumun tahvil faizleri ile dolar üzerinde  yukarı yönlü baskı oluşturduğunu söyledi.

Tran, 3 büyük merkez bankasının parasal daralma uygulamasının,  gelişmekte olan ülkeler için iyi olmayabileceğini düşündüklerini aktararak, şu  değerlendirmeleri yaptı:

"Bu nedenle son yıllarda gelişmekte olan ülke piyasalarında daha fazla  volatilite görüldü. Ben, gelişmekte olan piyasalarda volatilitenin büyük  ihtimalle süreceğini ve izlenmesi gereken en önemli tarihin ECB'nin normalleşme  sürecine gireceği bu yılın sonu ve 2019 olacağını düşünüyorum. Bu süreç, tahvil  faizleri ile gelişmekte olan ülke piyasalarına sermaye girişlerini biraz daha  fazla negatif etkileyecektir. Bununla birlikte sermaye akımları açısından kilit  soru, hangi ülkelerin politika üretme ve kurumların dayanıklılığı açısından daha  ciddi dengesizlikleri karşılayabilecek göstergelere sahip olduğu olacaktır."

ABD tarafında daha sıkı bir para politikasının dolardaki güçlenmeyi  sürdürebileceğine işaret eden Tran, ancak normalleşmeyle birlikte gelişmiş ülke  merkez bankaları tarafından uygulanan para politikaları arasındaki farkın  azalacağını, bu nedenle piyasa beklentilerinin ötesinde daha istikrarlı bir dolar  öngördüklerini sözlerine ekledi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...