Tgrt Haber
08 Nisan 2017 11:42

Ayşen Gruda: Yeni dizilere tahammül edemiyorum

Süt Kardeşlerin Emine’si, Hababam Sınıfı’nın Ayşe’si, Melâhat’ı... Ayşen Gruda, Türkiye Gazetesi'nden Çağla Türk'e konuştu.

Ayşen Gruda: Yeni dizilere tahammül edemiyorum
Ayşen Gruda,Çağla Türk,Ayşen Gruda röportaj

“Genelde konular hep aynı. İki adam bir kıza âşık… Pazara gitmiyorlar, bir şey üretmiyorlar, tüketmiyorlar. Orta hâlli bir ailenin kahvaltısında bir kuş sütü eksik...” dedi.

ÇAĞLA TÜRK

cagla.turk@tg.com.tr

Süt Kardeşlerin Emine’si, Hababam Sınıfı’nın Ayşe’si, Melâhat’ı... Filmleri ile büyüdük, hem öğrendik hem güldük... Çınarları bir bir kaybettiğimiz şu günlerde Yeşilçam’dan bize kalan sayılı isimlerden Ayşen Gruda ile sohbet ettik. 55. sanat yılını büyük bir gururla kutlayan ve Deli Kadın oyunuyla sevenlerinin karşısına çıkan Gruda ile dobra dobra konuştuk. Merak edenler buyurun sohbetimize…

Ayşen Gruda’nın bir günü nasıl geçer?

Çocuklarımı, torunumu görüyorum, onlarla vakit geçiriyorum. İşlerimi yapıyorum, kitaplarımı okuyorum, bulmaca çözüyorum. Evde kalmanın zevkini yaşıyorum

Torununuz ile neler yapıyorsunuz?

Maalesef göremiyorum. Onun da oyunları var ama gidi izleyemiyorum

Sosyal medyaya ilgi bu kadar arttığından beri çocuklar sosyal aktivitelerden uzaklaştı…
Sosyal olmak nedir? Bir arada olabilmek, sohbet etmek, bir konsere gitmek… Akıllı telefonlara kapanmak akıllıca değil. Aç yatan çocuklar varken insanların elindeki 4-5 milyarlık telefonları görmek üzücü. Araba merakı çok fazla, trafikten dolayı o kadar sıkıntı çekiyorum ki… Sadece ev, araba değil insan…

Sizin çocukluğunuz nasıl geçti?

Mutlu bir çocuktum. Annem babam ayrı değildi en önemlisi bu. Eskilerde daha doğru seçimler yapılmış diye düşünüyorum.

Teliflerimiz verilmiyor

Gittiğim yerin taşını, toprağını, yöresini görmek bilmek isterim. Pazara çıkmak, esnafla konuşmak… Bir ev kadını üretime katkıda bulunur. Çünkü bir kadın her işi yapabilir. Hepsi bir yana bizim emeğimizin telifleri verilmiyor. Dertlerimizin ne olduğunu kimse bilmiyor

Eski Türk filmleri hala severek izleniyor. Şimdi ki diziler maalesef reytinglere yenik düşüyor. Sizi sevdiren neydi? İnsanlar ne arıyor?
Elindeki resimler para kazanılsın diye basitten yapılmadı... Bir yıl proje aranıyor, okula gider gibi Ertem Eğilmez’in evinde toplanılıyor. Herkes ne yapacağını bilerek çalışıyor. Ezber yapıyorduk. 

Şu an öyle bir eksiklik var o zaman…

Kötü senaryo, kötü konu. Dizilere tahammül edemiyorum. Hepsi berbat. Kendi oynadığım dizide finale doğru kafayı yiyordum. Genelde konular hep aynı. İki adam bir kıza aşık… Pazara gitmiyorlar. Bir şey üretmiyorlar, tüketmiyorlar. Orta halli bir ailenin kahvaltısında kuş sütü eksik… Bizim çektiğimiz filmlerde yemeklere, tencerelere bir bakın. O bir dramatoloji. Gülen Gözler’de köşk var ama kızlarını evlendirmek için evini satıyor.

Film olarak beğendiğiniz var mı?

Karagöz Hacivat… Sinemaya da insanlar zor gidiyor. 

Beklenen birkaç film oluyor, onlara gidiyorlar. Örneğin Recep İvedik…
Çok eleştiriyorlar ama ben kötü bulmuyorum. Torunum; ‘Anneanne biz sokakta bazı şeyleri yapamıyoruz, ama o yapıyor, rahatlıyoruz’ dedi.

Beğendiğiniz oyuncu var mı?

Türkiye’de çok iyi oyuncular, aktör ve aktiristler var. Dizi çekimleri çok zor. Çocuğun bir tanesi ‘Hocam ben yıkandım’ dedi. Ne var bunda dediğimde ‘5 gündür uyumadım, yıkanamadım’ dedi. 

Son zamanlarda tiyatroya ilginin arttığı görülüyor. Kültür merkezlerinde uygun fiyatlara gidilebiliyor. Acaba öncelerde insanlar maddi sıkıntından dolayı mı gidemiyordu?
Dizilerden bıkıyorlardır inşallah da o yüzden gidiyorlardır. Televizyon başında 6 saat kalan tek ülke biziz. Güzel oyunlar oynanıyor, insanlar severek gidiyor

Tiyatroda başarılı olmak için ne yapmalılar?

Yetenek ve disiplin gerekli. Okulunu bitirirse onun için artı olur. 

Babanızı kaybettiğinizde mecburiyet olarak başlamışsınız. Ne olmak isterdiniz?
Avukat olmak…

Sanata hak edilen değer veriliyor mu?

Halk hak edilen değeri veriyor…

55. sanat yılınızı kutluyorsunuz. Sizin için nasıl geçti? Size ne kattı?
30-35 yılda emekli olunuyor. 55 sene yarım asır… Bana kattığı en büyük şey halk… Alkış almak, büyük sevgi… 

Eskilerde çekimler nasıl oluyordu?

Şimdikinden çok çok daha iyi… Gece çekim yapılmazdı. Şimdilerde zannediyorlar ki don lastiği ile kamerayı bağlıyorduk, çekiyorduk. Asla…  O zamanın en iyi kameraları kullanılırdı, en iyi yemekleri yerdik. Deli kadın da bir fotoğraf var, bakıp bakıp gözlerim doluyor. Adile abla, Şener Şen, Kemal Sunal… Merdivenlerde bir fotoğraf o kadar içten gülüyoruz ve mutluyuz ki… Hem iş yapıp hem eğleniyorduk. 

Ayşen Gruda: Yeni dizilere tahammül edemiyorum

 Eski dostlar

Kemal Sunal: Halk onu bağrına bastığına göre önemli bir oyuncu, arkadaş, baba…
Halit Akçatepe: Uzun zamandır çalışmıyordum. O da öyle iyi…
Adile Naşit: Gidince yerine bir daha gelmiyor… O kadar sıcak çok az insan var.
Münir Özkul: Halk ne durumda olduğunu çok merak ediyor. Şuuru yerinde değil diye biliyorum ama ailesi çok iyi bakıyor.

Çoğu zaman öldü haberleri çıkıyor?

İşte sosyal medyaya bundan kızıyorum. Ne kadar çirkin bir şey.  Ali Sunal’ın başına da geldi. Mudurnu da çekimdeyken telefon çekmiyor. Annesine bir haber gidiyor. ‘O an ömrümden ömür gitti’ dedi annesi… Bizim geleneklerimize, insana yakışmayan bir durum bu. İnsanın acısından zevk duyulmaz. Kemal Sunal ve oğlu Ali Sunal ile de oynamaktan da büyük mutluluk duyuyorum.

Sizin başınıza geldi mi?

Ablama söylemişler… Ayşen Gruda öldü diye… Yazık diyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...