Tgrt Haber
15 Temmuz 2017 10:05

Batuhan Yaşar o gece yaşadıklarını anlattı: Öleceksek bugün ölelim

48 saate ulaşan bir yayıncılık örneği sergilediklerini aktaran Batuhan Yaşar: Eğer darbe girişimi 3 gün daha devam etseydi o stüdyodan 3 gün daha çıkmazdık.

Batuhan Yaşar o gece yaşadıklarını anlattı: Öleceksek bugün ölelim
batuhan yaşar,,15 temmuz,,darbe egecesi,

Türk medyası, bu darbe girişiminin başarılı olmaması anlamında birçok noktada ciddi bir imtihandan geçti.

Ben sabaha kadar yayındaydım ve rejiyi aradan çıkarmıştık.
Eğer darbe girişimi 3 gün daha devam etseydi o stüdyodan 3 gün daha çıkmazdık.
Sabah olduğunda eve sadece üstümü değiştirmeye gittim. 
Üstümüzü değiştirdik ve tekrar akşama kadar yayında kaldık.  
48 saate ulaşan bir yayıncılık örneğiydi bu aslında.
Bu daha önce olmamıştı. Eve giderdik, diğer arkadaşlara devrederdik.

CUMHURBAŞKANI’NI EKRANDA GÖRÜNCE BÜTÜN TÜRKİYE DERİN BİR NEFES ALDI 
Bakıldığı zaman Sayın Cumhurbaşkanı’nın ekrana çıkması ile herkes rahatladı. O ana kadar herkesin morali dip yapmıştı.
‘Darbe acaba başarılı olacak mı?’ diye içten içe herkes birbirine soruyordu.
Ama Cumhurbaşkanı ekrana çıkınca bütün Türkiye derin bir nefes aldı. Moraller yerine geldi.
Daha dik durmaya ve bu darbeyi alt edebiliriz anlamında hareket etmeye başladı.
Cumhurbaşkanı bütün topluma hem moral verdi, hem bizi darbeye karşı direnmeye davet etti, hem de nasıl dik duracağımızı ve bundan sonra neler yapacağımızı gösterdi.
O ana kadar ne olacak diye bekleniyordu ama ondan sonra çok net bir şekilde yol haritası ortaya çıkmış oldu.

HALK, BİZİ KORUMAYA GELDİ
Bizim milletle olan bağımızın kesilmesi darbeciler tarafından konuşulmuş.
“Bunlar nasıl çıkarıyorlar bu insanları, kapatın gelin” şeklinde ifadeler söylendi.
Haber Merkezimin her an darbeciler tarafından basılacağı yönünde İstanbul’dan sık sık uyarılar yapıldı.
“Güvenlik tedbiriniz var mı?” dediler.
Ama halkımız geldi bizi korudu.
Bu olay bize bütün ayrılıkları gideren Türkiye’nin birleşmesine sağlayan bir olaydır.

MİLLET DARBEYE ‘DUR’ DEDİ
Çok önemli bir geceydi...
O gece yaşananlara baktığımız zaman FETÖ’cülerin yurt dışı ile nasıl senkronize olduğunu da çok net gördük.
Türkiye’de birilerinin ‘Acaba ne olacak’ diye darbe girişiminin gidişatına göre tavır aldığını da gördük.
Neyse ki darbeciler kaybetti...
Millet o gece iradesine sahip çıktı.
Şimdi ise kurumsal manada yeni bir Türkiye kuruluyor.
Bunu yakında daha iyi anlayacağız, daha iyi göreceğiz.
Kanallardan bazıları sözde darbe bildirisini bile yayınladı.
Yönetim Kurulu Başkanımız Mücahid Ören’in olayın her anında bize desteği sonsuzdu. Sürekli aradı.
Ankara-İstanbul sürekli irtibat hâlindeydi.
Darbecilerin ekmeğine yağ sürecek hiçbir haber ve görüntü TGRT Haber, İHA ve Türkiye gazetesinden geçmedi.
“Sokağa çıkın” çağrısını sık sık dile getirdik.
O anlamda inanılmaz mesajlar geldi.
Hem TGRT Haber’de hem de İHA’da o kadar güzel bir oto kontrol mekanizması devreye girdi ki, darbecilerin işine yarayacak, ekmeğine yağ sürecek, görüntü, fotoğraf ve bilgiler karartılıyordu. 

O GECE STÜDYODA YAŞANANLAR ÇOK İLGİNÇTİ 
Bu darbe girişimi emir komuta zinciri dışına çıkılarak gerçekleştirildiği ilk defa TGRT Haber ekranlarında söylendi.
Özel Kuvvetler Komutanı Zekâi Aksakallı Paşa’nın telefon bağlantısı, kırılma noktasıydı.
Zekâi Paşa, TGRT ekranlarından ‘Bu bir emir komuta zinciri içerisinde yapılmış darbe değildir’ dedi.
Zekâi Paşa’nın açıklamaları âdeta bir dönüm noktası oldu. Darbeye vurulan önemli bir darbeydi âdeta.
Daha sonra 3 komutan daha peş peşe bağlandı.
Darbecilerin bu eylemini durdurmasını emrettiler.
O generalleri yayına alırken hiç tereddüt etmedik.
Ama bir taraftan da kim darbeci, kim değil gibi bir tereddüt vardı.
O riski aldık.
Peş peşe komutanlar bağlanmaya başladı.
MİT ile sürekli irtibat hâlinde idik. Bağlanan generaller darbe karşıtı çağrılar yaptı. Bu da çok etkili oldu. 

GENÇ BİR ARKADAŞIMIZIN  DİZLERİNİN BAĞI ÇÖZÜLDÜ
Bizim kanalımız Genelkurmay’a 800 metre ileride...
Biz de olayları izlemek için bir ara çatıya çıktık.
Genelkurmay’ın olduğu bölgeye bakıyoruz...
F-16’lar geçiyor, sonik patlamalar oluyor ve bir genç kameraman arkadaşımın dizlerinin bağının çözüldüğünü gördüm.
Dizlerinin bağının çözülmesinin ne demek olduğunu orada gördüm. 

KAÇ TANE F-16 VAR?
Kameraman arkadaşım Mehmet Tiren bana kaç tane F-16 olduğunu sordu. Ben de 240 tane var dedim.
Mehmet arkadaşım ‘Merak etmeyin havada sadece 7 tane var, 233 tanesi yok onlar darbeye katılmıyor’ dedi.
Bir diğer kameraman arkadaşımız “Darbeciler ne zaman gelip stüdyoyu basacak?” dedi.
Kameraman arkadaşımız Aziz Turan ise “Abi odanın kapısını sıkı bir şeklide kapattım. İçeriye girmeleri 10 dakika sürer” dedi.
İşte “Öleceksek o gece ölelim” sözünün karşılığını yerine getirdik.
Hep beraber bütün arkadaşlar birbirimize güç vermeye, güç almaya çalıştık. 

TERASTAKİ MERMİ!
Bir de o gece tuhaf bir olay yaşandı.

Bizim Kocatepe’deki kanalımızın çatısı her gün temizlenir.
Olaylardan sonra birisi gelmiş M16 mermisi bırakmış.
Mermi bırakmanın anlamı “Ayağınızı denk alın” demek.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın yanına kadar girenler bizim de yanı başımıza kadar girebiliyor.
Ancak bu tür girişimler bize geri adım attırmaz.
Aksine daha fazla mücadele azmimizi artırır.

ÇOCUKLARIMIZIN PSİKOLOJİSİ BOZULDU
Uçakların ses hızına ulaşması sırasında oluşan sonik patlamalar çocuklarımızın psikolojisini bozdu.
16 Temmuz sabahı eve gittim.
Daha içeriye girer girmez kızım boynuma sarıldı.
Sabaha kadar burnu kanamış. Hastaneye acil servise götürmüşler.
Benim bunlardan hiç haberim yok.
Yani bir çocuk darbeyle ilk defa karşılaşıyor.
Nereden bilsin.
Bu vahşet... Bu canilik...
Nasıl yapılabilirdi...
Çocuk anlamakta zorlanıyor tabii.
Anlayamıyor zaten...
Ankara ve İstanbul’daki çocuklar, o hain geceyi yaşamak zorunda kaldı.
O gece hastaneye götürülen ve psikolojisi bozulan çocukların sayısı çok fazlaydı. 

ERDOĞAN'A NASIL ULAŞTIK?

Sayın Başbakan’ı bağladığım zaman telefonla yayın gerçekleştirmiştik.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yayına bağlamak için  danışmanı Mustafa Varank’ı aradım.
Sayın Varank, daha kardeşinin şehadet haberini almamıştı.
Bana “Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında değilim. Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan kendisine eşlik ediyor” dedi.
Öyle deyince hemen Hasan Doğan’ı aradım.
Hasan Bey’e Sayın Cumhurbaşkanı’na bağlanmak istediğimizi söyledim.
Bütün Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nı ekranlarda görmek istediğini, herkesin ona ihtiyacı olduğunu söyledim.
Bana “Biz periscope’tan yayın yaptık” dedi.
Ama o zaman kadar bu yayından hiçbir basın kuruluşunun haberi yok.
Ben de Hasan Bey’e “O zaman bir telefon bağlantısı yapabilir miyiz? diye sordum.
Bize görüntülü telefon bağlantısı, Face-time bağlantısı yapmayı Hasan Doğan Bey önerdi. 
Bu arada ben de canlı yayındayım. Yani arada reji filan yok. Rejiyi aradan çıkardık. Her şey, bütün konuşmalar milletin önünde oluyordu.
Telefon çaldı bir baktım. Ekranda Sayın Cumhurbaşkanı var. Derin bir nefes aldım. 
Onu ekranda görünce çok rahatladım. Sonra hemen yayına verdik zaten. Bütün Türkiye rahatladı.
O andan itibaren zaten darbeciler için o bildik son başlamıştı.
Daha önce darbelerin öldürdüğü Türkiye bu kez ve ilk defa bir darbeyi öldürmeye, boğmaya başlamıştı.

DARBEYE ÇOK SERT KARŞILIK VERECEĞİZ
15 Temmuz akşamı Türkiye önce şaşkınlığa, sonra şoka girdi. 
Ne yani, 2016 yılında, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı’na, seçilmiş bir hükûmete karşı darbe mi yapılıyordu?
Şaşkınlık içinde, bir açıklama, bir yalanlama, bir haber bekleyen milletimizin imdadına TGRT Haber yetişti.
A. Mücahid Ören ‘Çok sert yayınlarla karşılık vereceğiz’ dedi.
15 Temmuz akşamı saat 21.45’te İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mücahid Ören ile telefonda görüştük.
Daha hiçbir şey belli olmamıştı. Bombalar atılmamıştı.
Bize şu talimatı vermişti: “Biz, demokrasinin yanındayız. Biz Türkiye’nin yanındayız. Biz Cumhurbaşkanımızın yanındayız. Hep dik duracağız ve ‘Çok net ve sert bir şekilde darbeye karşı koyacağız.”
Hiçbir şekilde geri adım atmadık..
‘Öleceksek bugün ölelim...’ sözü çıktı ağzımdan..
Daha sonra bu söz sosyal medyada slogan hâline geldi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...