Bakan Çelik'ten Hollanda'nın ırkçı politikasına tepki

Bakan Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle;

İlk defa bir AB ülkesi doğrudan Başbakanın talimatıyla demokratik haklarını askıya almıştır. Bu bir hukuk krizi olmasıyla birlikte Avrupa ve Hollanda açısından bir değerler krizine işaret ediyor. Daha önce Avusturya toplantılarını engelleyen bir karar istemişti. AB buna karşı çıkamıştı. Şimdiye kadar biz defalarca yurtdışında faaliyet yaptık. Brüksel'in en geniş meydanında mitingler yaptık. Bu ülkelerin izin verdiği diğer mitinglere göre bizim mitinglerimiz en çok barışçıl ve demokratik mitinglerdir. Bunun kamu düzeni gerekçeleriyle engellenmesini anlamak mümkün değil. Tarafları itidale tavsiye ediyoruz açıklamasında açık ve net bir şekilde demokratik hakkını kullanmak isteyen tarafla, neofaşist uygulama yapan bir taraf var. Türkiye'nin söylemiyle ilişkili eleştirileri dile getiriyorlar. Öte yandan bu uygulama bütün demokratik hakları ihlal etmiştir. AB Konseyi, NATO üyesi olan üyeleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal eden bu tutum için göreve davet ediyoruz. Aşırı sağ söylemi kullandığınızda sonuç olarak aşırı sağ yükselir. Aşırı sağla mücadele etmek için aşırı sağın dilini kullanmayın, tam tersine temel değerlerle sabit kalın diye tavsiye ettim.

HOLLANDA DEMOKRATİK HAKLARI İHLAL ETMİŞTİR

Bunun Avrupa çapında bir dalga olarak gelmekte olduğunu görüyoruz. Aşırı sağ liderleri ortak bir eylem planı ortaya koydular. Avrupa'nın demokrat, ilerici ve özgürlükçülerine bir görev düşüyor. Hollanda'daki neofaşist uygulamasına karşı ortak ses yükseltmektedirler. Berlin Duvarı'nın yıkılması Avrupa tarihi için pozitif uygulamadır. Yakın zamanda ABD'den İslam ülkelerinden bazılarına giriş yasağını biz de eleştirdik, başkaları da eleştirdi Avrupa'dan. Şu anda bu zemin ortadan kalkıyor, köprüler yıkılıyor, insanların arasına duvarlar örülüyor. Küreselleşme sadece mal ve hizmetlerle sınırlı değildir aynı zamanda temel demokratik haklardır. Türkiye Cumhuriyeti bakanlarına uçuş izni verilmesi, kendi toprağımız olan konsolosluklara girişimizin önlenmesi, maslahgüzarın gözaltına alınması açıkça suçtur. Bu uygulamalar AB ile paylaştığımız ortak değerlerin de ihlali anlamıma gelmektir. Bu şekilde geçiştirilirse, göz yumulursa AB'nin bir siyasi birliğinden bahsedilemez.

HİÇ KUŞKUSUZ BAZI MÜEYYİDELERİMİZ OLACAKTIR

Bugün aşırı sağ üzerinden dillendirilen görüşler Avrupa tarafından sessiz kalındığı sürece 2. Dünya Savaşı'nın geriye çevrilmesidir. Karşımızda insanlığın en ilkel çağlarını hatırlatan bir yaklaşım var. Camilerin kapatılmasından, İslami sembollerin yasaklanmasından bahsediliyor. Biz bu retoriği ve tarihsel yaklaşımı çok iyi tanıyoruz. Faşizm deyince Avrupalı dostlarımız ürperiyor, ama bilsinler ki en çok biz ürperiyoruz. Bu Avrupa halklarını hedef alan bir yaklaşımdır. Geçmişteki faşizm biyolojik temellere dayanıyordu bugünkü yaklaşım ise kültürel üstünlük temeline dayanıyor. Bunun doğru çaresi şudur, insan hakları, demokrasi gibi değerleri Hollanda'daki gibi aşırı sağcılar reddediyor diye bu değerlerin değeri küçülmez. Demokrasi ve insan hakları konusunda Hollanda'yı bu değerlere riayet etmeye çağırıyoruz. Kuşkusuz müeyyidelerimiz olacak ve cevap vereceğiz. Bize dönük olarak tansiyonu düşürün demek yetmez. Tansiyonun nereden kaynaklandığını tespit edip gereğini yapmalıdırlar.

AB VE AVRUPA KONSEYİ TEMEL İLKELER ÇERÇEVESİNDE OLMALIDIR

Avrupa'nın dışına dönük olarak insan hakları konusunda yargılayıcı ve zedeleyici yaklaşımlar ortaya çıkınca bu çok çabuk olarak Avrupa'nın içine de sirayet etmektedir. Kuşkusuz oradaki vatandaşlarımızı, dindaşlarımızı ırkçıların inisiyatifine terketmeyeceğiz. Avrupa'ya bir kez daha temel değerleri ihlal eden Hollanda'ya karşı sessiz kalmayacağımızın altını çiziyoruz. Türkiye Cumhuriyete egemen devlet olarak gerekeni yapacaktır. AB, Avrupa Konseyi temel siyasi değerlerini korumak için ilkelel çerçevesinde bu olayları kınamalıdır.