'İsrail Türkiye karşıtlarıyla iş birliğine gidecektir'

California Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Richard Falk, İsrail'in bölgesinde güçlenen ülkeleri zayıflatmak istediğini belirterek,"Bu yüzden doğal rakibi olarak gördüğü Türkiye karşıtlarıyla iş birliğine gidecektir." dedi.

California Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Richard Falk, son zamanlarda başta Kudüs olmak üzere Filistinliler üzerinde artan polis şiddetini, Türkiye-İsrail ilişkilerini AA muhabirine değerlendirdi.

Yolsuzluk soruşturmalarıyla başı dertte olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, 9 Nisan'da yapılacak erken seçim öncesi oy telaşına düştüğünü belirten Prof. Dr. Falk, "Gerek Netanyahu gerek muhalif lider Benny Gantz seçmenlere, Filistin konusunda ne kadar sert ve kararlı olduklarını göstererek politik olarak kendilerine avantaj sağlamaya çalışıyorlar." ifadesini kullandı.

"Türkiye karşıtı koalisyonla iş birliğine gidecek"
Prof. Dr. Richard Falk, İsrail'in bölgesinde güçlenen ülkeleri zayıflatmak istediğini vurgulayarak, "Bu yüzden doğal rakibi olarak gördüğü Türkiye karşıtlarıyla iş birliğine gidecektir." değerlendirmesini yaptı.

ABD'deki bazı siyonist düşünce kuruluşlarının, Gatestone veya Middle East Forum gibi internet sitelerinin Türkiye için "diktatörlük" ifadelerini kullandıklarına dikkati çeken Falk, "Mısır veya Sisi için ise tek bir kelime dahi etmezler. Bu yüzden şu çok açıktır ki İsrail ve siyonizm gibi politik güçler, Türkiye'yi kendilerinin doğal rakibi olarak görüyorlar." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Falk, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun son yaptığı açıklamalarda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı diktatör olarak tanımlamasının da aynı politikanın ürünü olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

"2009'dan beri Erdoğan'ın Filistinlilere ve onların mücadelesine sempati duymasından ve desteklemesinden dolayı Türkiye ve İsrail arasında hep bir gerginlik var diye düşünüyorum. 2010'da bu durumun çözümü için taraflar arasında birçok görüşme yapmasına rağmen olumlu bir neticeye varılamamıştır.

Her iki ülke arasında halihazırda birçok ticari ilişki ve ortaklık devam ediyor fakat siyasi olarak bu gerginliğin devam ettiğini söylemem gerekiyor. Ben şu andaki ekonomik ve diplomatik ilişkilerin bu halini muhafaza edeceğini düşünüyorum fakat politik olarak yakın zamanda bir iyileşme olmasını beklemiyorum."

"Filistinliler ülkelerinden vazgeçmeyecek"
Prof. Dr. Richard Falk, Başbakan Netanyahu'nun 'İsrail, Yahudilerin tek devletidir' sözünün, İsrail devletinin Filistinlilere bakış açısını dile getiren bir ifade olduğunu kaydetti.

İsrail'de Yahudilerin, gerek hukuki gerek devlet yapısı göz önüne alındığında en tepede ve kural koyucu olarak bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Falk, Filistinlilerin de buna entegre olarak yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını ifade etti.

Filistinlilerin ülkelerinden vazgeçmeyeceğini anlatan Prof. Dr. Falk, "Milliyetçilik halihazırda kuvvetli bir şekilde devam ediyor ve bu da İsrail devleti için hayati bir durum teşkil ediyor. Çünkü onlara göre Filistin yalnızca kenar bir mahalle değil, orası bir Yahudi toprağıdır. Bu bölgedeki etnik bir hakimiyet taraflar arasında her zaman daha yüksek tansiyona neden olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"İsrail hiç taviz vermek istemiyor"
Prof. Dr. Richard Falk, İsrail'in şu anda Filistin ile kalıcı bir barış sağlamayı değil, Filistin'in elinde bulunan özerklik hakkını da gasbetmek istediğini söyledi.

"Bence onlar eşit değil. Biri diğerini kontrol ediyor." diyen Prof. Dr. Falk, konuşmasını şöyle tamamladı:

"İsrail tek uluslu bir Yahudi devleti kurarak Filistinlileri, temel haklarını ve taleplerini yok sayan bir çözüme doğru itmeye çalışıyor.

En son çıkan yasaya göre, 'Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir, İsrail bir Yahudi devletidir, İsrail dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi ana vatanıdır' ifadesi buna bir örnektir. İsrail'in tüm bu davranışlarına ABD tarafından destek veriliyor ve bunu bir zafermiş gibi göstererek durumu daha da pekiştiriyor. Filistinlilerin bu davranışları dünyaya anlatmaya çalışmasının, yapılan kampanyalarla kendilerine büyük bir küresel dayanışma sağladığını ve bu dayanışmanın giderek büyüdüğünü söylemem gerekiyor."