Tgrt Haber
Ramazan Vuslat
Ramazan Vuslat
29 Ağustos 2015 17:41 - Güncelleme : 16 Şubat 2022 12:10

Türkiye bir ilke imza attı! O hedeflerin hepsi vuruldu

Türk ve Koalisyon uçakları Suriye'deki hedefleri vurdu. Türk ve Koalisyon uçakları Suriye'deki IŞİD hedeflerine yönelik ortak operasyon düzenledi.

Türkiye bir ilke imza attı! O hedeflerin hepsi vuruldu
türkiye, savaş uçakları, ışid, deaş, hava saldırısı, hava operasyonu,

Türk savaş uçakları ile koalisyon uçaklarının dün gece yarısı itibari ile Suriye’deki IŞİD hedeflerine ortak operasyon düzenledi. İlk kez ortak yapılan operasyona ilişkin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Türkiye ve ABD arasında DEAŞ’la mücadele konusundaki mevcut işbirliğinin daha da derinleştirilmesi yönünde alınan kararlar hakkında kamuoyuna bilgi sunulmuştu."
"Türk Hava Kuvvetleri'nin uluslararası koalisyonun IŞİD'e karşı yürütülen Özgün Kararlılık Harekatı çerçevesinde devam eden hava operasyonlarına katılımına ilişkin teknik nitelikteki belge de ABD ile 24 Ağustos 2015 tarihinde imzalanmıştı."

HAVA HAREKATI BAŞLATILDI

"Savaş uçaklarımız, bu çerçevede koalisyona ait savaş uçaklarıyla birlikte Suriye’de belirlenen ülkemiz güvenliğine de tehdit oluşturan IŞİD hedeflerine karşı dün akşamdan itibaren ortak hava harekatı gerçekleştirmeye başlamıştır. Terör örgütleriyle mücadele, Türkiye bakımından öncelikli bir ulusal güvenlik konusudur. Bu mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir."

OPERASYONLAR KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLECEKTİR

"Türkiye, 2013 yılından bu yana terör örgütleri listesine aldığı IŞİD'den kaynaklanan terör tehdidinin bertaraf edilmesine yönelik çabalara aktif desteğini ulusal düzeyde ve Uluslararası Koalisyon bünyesinde kararlılıkla sürdürecektir” denildi.

Operasyonun amacı güvenli bölge

Türkiye'nin, terör örgütü DAEŞ'e karşı İncirlik Üssü'ndeki ABD unsurları ile ortaklaşa başlattığı hava operasyonun öncelikli hedefi, Suriye'nin kuzeyinde güvenli bir bölge oluşturmak.

Türkiye ve ABD arasındaki anlaşma çerçevesinde DAEŞ'e yönelik başlatılan ortak hava operasyonlarında en önemli hedef, terör örgütünü Türkiye'nin Suriye sınırından uzaklaştırmak. Böylelikle Suriye'nin kuzeyinde ortaya çıkacak arındırılmış bölge, Esed ve DAEŞ şiddetinden kaynaklanacak olası kitlesel göçlerde güvenli bölge işlevi görecek. Örgütün Türkiye topraklarından olabildiğince uzaklaştırılması ulusal güvenliği de güçlendirecek.

62. Hükümet'in Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, hafta başında Türkiye ve ABD arasında DAEŞ’e karşı operasyonların ortaklaşa yürütülmesine ilişkin anlaşmanın teknik müzakerelerinin tamamlanarak imza altına alındığını, operasyonlara Türk ordusunun da çok yakında katılmaya başlayacağını açıklamıştı.

Türk yetkililer, ABD ile ortak yürütülecek DAEŞ ile mücadeleye ilişkin program konusunda yaptıkları açıklamalarda "güvenli bölgenin" Türkiye'nin sınır güvenliği açısından önemine sıkça vurgu yapıyor.

Bölgenin koordinatları

Gaziantep’in Karkamış ilçesinin karşı tarafında bulunan Halep’e bağlı Cerablus ilçesinden Azez ilçesine uzanan hat, yaklaşık iki buçuk senedir terör örgütü DAEŞ’in kontrolünde bulunuyor. Azez-Cerablus hattı aynı zamanda DAEŞ ile mücadele edecek uluslararası koalisyonun bölgeyi örgütten temizlemesi sonrasında oluşacak güvenli bölgeye karşılık geliyor.  

ABD yönetimi "güvenli bölge" ifadesini kullanmayı tercih etmiyor. Amerikalı yetkililer bu ifadenin kendilerine siyasi, askeri ve hukuki sorumluluk yüklemesinden endişe ediyor. Diğer taraftan ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Peter Cook, son basın toplantısında, kendisine yöneltilen ısrarlı sorulara rağmen Pentagon’un "güvenli bölgenin gündemde ya da anlaşmalarda olmadığı" yönündeki söylemini tekrarlamadı.

Nitekim, Azez-Cerablus hattındaki DAEŞ militanlarının hava operasyonları sayesinde bölgeden çıkıp güneye çekilmeye zorlanıp, bu sahanın karadan ve havadan koruma altına girecek olması, "güvenli bölge"nin kendiliğinden ortaya çıkmasını sağlayacak. Böylece DAEŞ'ten arındırılan bölge, güvenliğin tesis edildiği şartlara kavuşmuş olacak.

Güvenli bölgede Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve ılımlı muhalefet güçlerinin kontrolü sağlamasını arzu eden Türkiye ve ABD, böylece sahanın korunarak devamlılığının sağlanmasını amaçlıyor.

Azez-Cerablus hattı boyunca oluşturulacak güvenli bölgenin güneye doğru derinliğinin ne kadar olacağı ise sahadaki şartları bağlı olarak güncellenecek askeri planlarla zamanla belli olacak.

Güvenli bölgeden beklentiler

Suriye iç savaşında beşinci yıla girilirken rejimin ve DAEŞ terör örgütünün Suriyelilere yönelik şiddet ve baskısı sürüyor. Çıkış yolu arayan halkın, çatışmaların hız kazandığı dönemlerde Türkiye'ye kitlesel göçlerinin süreceği öngörülüyor.

DAEŞ'in kontrolündeki Azez ile Cerablus arasındaki Türkiye sınırına mücavir bölgenin terör örgütünden temizlenmesi, ardından kara ve hava korumasına alınması, yeni göç dalgalarında bu bölgeyi yerlerinden olan Suriyeliler için doğal yaşam alanı kılacak.   

Aynı şekilde, güvenli bölgedeki koşullar Türkiye'de geçici koruma statüsü altında yaşayan bölge insanlarının Suriye’ye gönüllü olarak geri dönüşleri için de önemli bir teşvik unsuru olacak.

Suriyelilerin bölgede güvenli şartlarda bir yaşam kurması, ılımlı muhaliflerin varlık göstermesiyle doğrudan ilişkili.

Ilımlı muhalif güçlerin DAEŞ'ten arınan alandaki etkinliklerinin artması, sivil halka temel hizmetlerin sağlanması ve insani yardımların daha kolay ulaştırılması sonucunu beraberinde getirecek.

PYD'ye geçit yok  

Güvenli bölgenin oluşacağı alan, bir süre önce Rakka iline bağlı kuzeydeki Tel Abyad'ı alarak, kontrolündeki Kobani ve Haseke arasındaki bağlantıyı sağlayan PYD'nin de hedefinde.

PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin Afrin ve Kobani’yi de birleştirerek bütüncül bir hakimiyet kuşağı oluşturabilmesi için Cerablus üzerinden Fırat'ın batısına geçerek Azez ilçesini de ele geçirmesi gerekiyor.

Cerablus’un PYD’nin eline geçmesi halinde bu güçlerin Azez’e ilerleyeceği öngörülüyor. Ahraru'ş Şam İslami Hareketi ve ÖSO'ya bağlı bazı grupların oluşturduğu Suriyeli muhalifler ise Azez’den Halep’e giden yardım yolunu savunacaklarını yinelemişlerdi. Muhalifler, Türkiye sınırına erişimleri kesileceği için PYD’nin Fırat'ın batısına geçmesine karşı çıkıyor. PYD'nin yardım yoluna saldırması durumunda muhaliflerin güçlü bir tepki vermesi bekleniyor.

Türk yetkililer DAEŞ'e karşı yürütülecek operasyonlarda PYD'nin hedef tahtasında olmadığını belirtmekle beraber, özellikle "PYD'nin işgal ettiği yerlerde Türkmenler ve diğer grupları yerinden etmemesi gerektiği konusunda" uyarılarını yinelemişti.

Diplomatik kaynaklar, DAEŞ'ten arındırılacak bölgeye PYD'nin girmemesi konusunda ABD ile mutabık olunduğunu bildirmişti. PYD'nin de Fırat nehrinin batısına geçmeme, demografik değişiklik yapmama, yerlerini terk eden Türkmen ve Arap nüfusun dönmesine izin verme konularında da hem ABD hem Türkiye tarafından her kanaldan uyarıldığı belirtilmişti.

Türkmen varlığı da güvenli bölgeye bağlı

Suriye'nin kuzeyinde Azez-Cerablus arasında insani nedenlerle oluşturulması öngörülen güvenli bölge, Türkmen köyleri üzerindeki DAEŞ baskısı ve PYD tehdidinin bertaraf edilmesinde de etkili olacak. Türkmenler, Suriye’de oldukça dağınık bir coğrafyada yaşıyor. Nüfuslarının üçte ikisi, çoğu Halep olmak üzere Rakka'nın kuzeyinde yoğunlaşıyor.

PYD, geçen ay Arapların yanı sıra Türkmen köylerinin bulunduğu Tel Abyad'ı DAEŞ'ten aldıktan sonra burada köylerdeki Türkmenleri "bölgeyi terk etmeleri, aksi takdirde koalisyon uçaklarının hava saldırısı düzenleyeceği" tehdidiyle zorla göç ettirmeye başlamıştı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...