Tgrt Haber
26 Kasım 2017 14:28

Yerli otomobille ilgili hükümetten çarpıcı öneri

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, yerli otomobile ilişkin, "Şimdi biliyorsunuz 5'li bir konsorsiyum oluştu. Elektrikli araç olacağını açıkladılar. Benim önerim, menzili artırılmış elektrikli araç olması. Çünkü alt yapısının Anadolu'nun en ücra köşesine kadar yaygınlaşması ve Türkiye'nin hedef pazarında alt yapının hazır hale gelmesi epey zaman alır. Menzili artırılmış elektrikli araç çok kolay ticarileşecek bir model olur." dedi.

Yerli otomobille ilgili hükümetten çarpıcı öneri
fikri ışık,yerli oto

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Adalet ve Medeniyet Derneği bünyesinde  çalışmalarını sürdüren Teknikhane tarafından, Antalya'nın Alanya ilçesindeki bir  otelde düzenlenen, "Mühendislik Buluşması" etkinliğinde yaptığı konuşmada,  mühendisin Osmanlıca bir ifade olduğunu, hesap ilmi olan, hendeseyi bilen kişi  anlamına geldiğini söyledi.

Mühendisliğin, toplumun gelişmesinde sosyal bilimlerle birlikte son  derece önemli bir alan olduğunu belirten Işık, ilim ya da genel anlamıyla  bilimin, Allah'ın kainata koyduğu sırların keşfi olduğunu ifade etti. İslam  alimlerinin bu nedenle ilme çok büyük merak duyduklarını dile getiren Işık, İslam  alimlerinin bunu yaparken kendinden öncekileri inkar etmediğini ve bütün bilimin  kendileri tarafından keşfedildiği gibi bir duruma kapılmadığını kaydetti.

İslam medreseleri ile Osmanlı medreselerinde dini ilimlerle fenni  ilimlerin birlikte okutulduğuna ve birçok alimin İslam'a da fenni bilimlere de  çok hakim olduğuna işaret eden Işık, "Bu İslam dünyasını mukayeseli olarak batı  dünyasına karşı üstün hale getiriyordu. Ne zaman fen bilimlerine olan ilgi  azaldı, ne zaman 'nakli bilimler tek başına bize yeter' anlayışı her geçen gün  yerleşmeye başladı, o süreçte de rönesans ile birlikte batı ülkeleri fen  bilimlerine karşı ilgisini artırdı, aradaki fark önce kapanmaya sonra da batı  ülkeleri İslam dünyasını hızla geçmeye başladı." diye konuştu.

"BİRİLERİ YAPILAN İŞLERİ DEĞERSİZLEŞTİRME FAALİYETLERİNE DEVAM  EDİYOR"

Geçmişte yaşanan her şeyin bazen form bazen de içerik değiştirerek  mutlaka gelecekte de tekrarlandığını kaydeden Işık, "Şu konjonktürde  coğrafyamızda yaşanan gelişmeler aslında 100 yıl önce benzer şekilde yaşanmış.  100 yıl önce hangi hataları yapmışız, ondan bugün ders çıkartmak zorundayız."  dedi.

İstanbul'da 1576'da kurulan rasathanenin o dönemde söylentilerle  yıkıldığını anlatan Işık, İstanbul'daki rasathaneyle aynı dönemde kurulan  Danimarka'daki rasathanenin ise önemli ilim insanlarını yetiştirdiğini kaydetti.  Tarihte yaşanan acıları hemen her gün yaşamaya devam ettiklerini anlatan Işık,  "Yine birileri birilerini çekemediği için basit iftiralarla, polemiklerle yapılan  işleri değersizleştirme, insanları itibarsızlaştırma faaliyetine devam ediyor.  Bunun ülkeye, millete ve medeniyete ne kadar büyük bir maliyet getirdiğini bu  örnek bile yeter." ifadesini kullandı.

Osmanlı sultanlarının batı ülkeleri ile olan farkı kapatmak için  reform hareketlerine girdiğini hatırlatan Işık, 2. Abdülhamit'in "Türkiye kendi  Otomobilini üretsin" diye talimat verdiğini belirtti.

"O dönem yerli otomobil olayı çözülmüş olsaydı düşünün bugün Türkiye  nerede olurdu? O dönem hiç Japon markası yoktu." diyen Işık, "1924'te Türkiye'de  Vecihi Hürkuş ilk tayyareyi üretiyor. 1935 yılında Emrullah Ali Yıldız kendi  gücüyle kalkan bir planör imal ediyor. Merhum Nuri Demirağ ise 1936'da devletin  posta şirketindeki bir memur iken uçak atölyesi kuruyor ve ilk uçağı üretiyor.  Dünyaca ünlü uçak şirketlerinden biri 1916'da diğeri 1967'de kuruluyor.  Demirağ'ın o hamlesi akamete uğratılmasaydı, devlet tam destek verseydi bugün  Türkiye'nin dünyadaki yeri ne olurdu? Acaba Türkiye, birkaç ülkeyle birlikte  dünyanın en iyi, kaliteli uçaklarını yapan bir şirketi olmaz mıydı?"   değerlendirmesinde bulundu.

YERLİ OTOMOBİL KONUSU

2011 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bir babayiğit  arıyorum" sözleriyle yerli otomobil konusunu Türkiye'nin gündemine getirdiğini  anımsatan Işık, şöyle konuştu: "Bakanlık görevini ben devralınca yerli otomobil ile ilgili ne yapıldı  diye değerlendirdim. Güçlü bir çalışma yaptık. 'İçten yanmalı motorlarda rekabet  şansı yok.' dedik. Böyle bir projeye girersek baştan kaybetmiş oluruz. Gelecek  elektrikli otomobilde. Bizim otomobilimiz elektrikli olmalı. Elektrikli otomobil  ile ilgili çalışmayı başlattık. Alt yapı belli bir süre içerisinde  hazırlanamayacağı için menzili uzatılmış elektrikli otomobil modelini benimsedik.  Yaptığımız hesaplamalarda bin kilometrelik mesafeyi maksimum 20 litrelik benzinle  alıyorsunuz. Yakıt tasarrufu iyi olan araçtan çok daha ekonomik. Bunu duyurduktan  sonra bir kıyamet koptu. 'Efendim bunlar çakmaymış da Türkiye bu pazara  giremezmiş de bu iş ticarileşemezmiş de şuymuş, buymuş'. 1961'de söylenenlerin  aynısı tekrar söylendi. Hiç durmadık. Bakanlığı devrettiğimiz gün son dizaynları  görmüştüm, çok güzel dizaynlar çıkmıştı. Şimdi biliyorsunuz 5'li bir konsorsiyum  oluştu. Elektrikli araç olacağını açıkladılar. Benim önerim, menzili artırılmış  elektrikli araç olması. Çünkü alt yapısının Anadolu'nun en ücra köşesine kadar  yaygınlaşması ve Türkiye'nin hedef pazarında alt yapının hazır hale gelmesi epey  zaman alır. Menzili artırılmış elektrikli araç çok kolay ticarileşecek bir model  olur. 1961'de ne söyledilerse, ne engel çıkardılarsa aynısını bugün de karşımıza  çıkartıyorlar."

Pardus milli işletim sistemi devreye girince maliyet açısından büyük  bir avantaj oluştuğunun altını çizen Işık, "Bu milli işletim sistemi ile  milyonlarca dolar lisans ücreti vermekten kurtuluyorsunuz. Fatih projesine bir  işletim sistemi teklif veriyor ve her bir sistem için 60 dolar istiyor. Pardus  devreye girince bu rakam 5 dolara, sonra 1 dolara, sonra da bedava. Pardus'ta  kendi işletim sistemimiz yerli ve milli olduğu için pek çok bilgisayar korsanının  bilmediği bir alan oluyor. Kendinizi çok daha güvenli hale getiriyorsunuz. Siber  savunmaya harcayacağınız kaynak azalıyor. Milli Savunma Bakanlığı, Deniz  Kuvvetleri Komutanlığı kullanıyor. Kamu kurumlarında da yaygınlaştı." dedi.

YERLİ VE MİLLİ ÜRETİM KONUSUNDA GÜÇLÜ İRADE

1974 Kıbrıs Barış Herakatı'ndan sonra Türkiye'ye uygulanan silah  ambargosunun Aselsan'ın kurulmasını sağladığını anlatan Işık, sözlerini şöyle  sürdürdü: "Onlarca küçük şirket kuruldu. Bunlar ambargonun sonucu. Kötü komşu  insanı mal sahibi yapar. Milli füze ve hava savunma sistemi programımızı  başlattık. Kritik teknolojileri ülkeler paylaşmak istemiyor. O zaman kendi  teknolojilerimizi geliştirmek durumundayız. İnsansız hava uçaklarındaki,  helikopterlerdeki kameraların alınmasında ciddi sıkıntılar yaşanıyordu. Aselsan'a  gittim. Çok yetenekli mühendislerimiz var. 'Bunu en kısa zamanda hazır hale  getireceksiniz' dedim. Arkadaşlar yoğun çalıştı ve hava araçlarına takılacak hale  geldi. Tam o anda bütün sınırlamalar kalktı ve kamera satmak istediklerini  söylediler. Niye çünkü pazara yeni bir rakip girmesini istemiyorlar. Hem Türkiye  pazarı elden gidecek hem de yeni bir rakip gelecek. Bizim projelerimizi takip  ettiğimizden birileri projelerimizi daha dikkatli takip ediyor. Teknolojimiz tam  ticarileşeceği noktada hemen sabote ediliyor. İşte milli duruş bu iş ticarileşip,  kendi ürünümüzü kullanıp dünyaya satana kadar devam etmeli. Arkadaşlara 'Maliyeti  ne olursa olsun kendi kameramızı kullanacağız' diye talimat verdim."

Yerli ve milli üretim konusunda güçlü bir siyasi irade bulunduğunu  belirten Işık, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koyduğu kararlı tutum sayesinde birçok  teknolojinin yerli üretilmesinin sağlandığını bildirdi. Işık, "Ortaya koyduğumuz  bütçe, savunma sanayisine harcanan kaynak tüm zamanların rekoru. Çok önemli  kazanımları elde ettik ancak bu mücadele bitmedi." diye konuştu.

Dijital çağın içerisinde olduklarını kaydeden Işık, 4'üncü sanayi  devriminin başladığını, mühendisler olarak bu değişimi kavramak gerektiğini  vurguladı. Işık, değişimi yönetenlerden olmak için herkesin işinde en iyisi  olması gerektiğini sözlerine ekledi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...