Tgrt Haber
07 Haziran 2014 20:37

Türkiye iki partili sisteme mi gidiyor

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte iki partili sisteme doğru gittiğini söyledi.

Türkiye iki partili sisteme mi gidiyor
ak parti, mehmet ali şahin, türkiye, cumhurbaşkanlığı seçimleri,

AK Parti Safranbolu İlçe Teşkilatı İstişare Toplantısı'nda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Türkiye'nin başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçmek zorunda olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanını sadece kararname imzalayan, yabancı büyükelçileri kabul eden ve bir takım atamaları yapan bir kişi konumundan Türkiye'nin yönetiminde fiilen içinde bulmuş, sevk idare eden bir konuma getirmek durumundayız. Bunun da yolu başkanlık veya yarı başkanlık sistemi" dedi.

"İKİ PARTİLİ YAPIYA DOĞRU GİDİYORUZ"

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışındaki vatandaşların da oy kullanacağını anlatan Şahin, "Eğer Batı'daki bir takım çevreler ve gazeteler Tayyip Erdoğan ile ilgili o olumsuz ve menfi propagandayı yapmasaydı, sandıklar açıldığı zaman göreceğiz daha fazla oy alacak. Bunlar hiç farkında değil, orada vatandaşlarımızı bilediler. Geçtiğimiz hafta 14 yerleşim yerinde ara seçim yapıldı ve buralarda yüzde 43 olan oy oranımız yüzde 47'ye çıktı. Ağrı ve Yalova'da seçimi almayı arzu ederdik ama ittifak oldu. Bunlardan rahatsız değiliz biz. Bir takım ittifaklar oluyor, zaten Türkiye'nin gidişi buraya doğru. Türkiye önümüzdeki yıllarda iki partili bir yapıya doğru gidiyor süratle. Çünkü halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı ve bunun arkasından gelecek başkanlık tartışmaları Türkiye'yi ister istemez iki partili yapıya getirecek. Partilerden biri belli AK Parti, diğer kim olacak galiba, CHP'mi olur, MHP'mi olur, onu bilemem kendileri bilir. Oy geçirgenliğini sağlarlarsa sağlasınlar. Bu Türkiye'nin önümüzde yaşayacağımız olan bir siyasi tablosudur. Çünkü yarı başkanlık veya başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerde iki güçlü parti var. Türkiye'de de önümüzdeki yıllarda böyle bir noktaya doğru süratle gideceğiz. CHP ve MHP'nin birbirini desteklemesi filan bunlardan rahatsız değiliz. Bu eşyanın tabiatını aykırı değil, hatta olumlu bir gelişmedir. Ama hangisi hangisinin içersinde erir, onu önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz" dedi.

"SEÇİMKOLİK Mİ NE OLDUK"

30 Mart, 1 Haziran, 10 Ağustos ve 10 ay sonrada milletvekili genel seçimleri olacağını belirten Şahin, şunları söyledi:

"Seçimkolik mi ne olduk. Bir ülkede ortada sandık varsa ve sonucu sandık tayin ediyorsa demokrasi vardır demektir. Demokrasi görevini icra ediyor demektir. Hiç endişeye mahal yok. 2019 yılında üç seçim aynı anda yapılacak Anayasa değişmediği takdirde. Yani bir sene içinde tüm seçimler yapılacak ve diğer yıllar siyasi istikrar açısından sorun teşkil etmeyecek. Anayasa gereği bu seçimleri yapmak zorundayız. İnşallah cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye kazasız belasız atlatacak. Birileri ortalığı yine germeye çalışıyor. Gezi eylemlerinin yıldönümünde germeye çalıştılar ama halk bunların gerçek niyetini anladı, destek vermedi. Bir günde sönüp gittiler. Çünkü karşılarında dirayetli yönetim var. Onların bu eylemleri niçin yaptığını ve ona göre tedbir alan hükümet ve başbakanı var."

"CUMHURBAŞKANI KADAR GENEL BAŞKANIN KİM OLACAĞI DA ÇOK ÖNEMLİ"

"Kim cumhurbaşkanı adayı olacak?" diye soran Şahin, "Başbakanımız ve Genel Başkanımız aday olup olmayacağı konusunda bir irade ortaya koymadı. Kendisi aday olmayı arzu ederse, biz AK Partililer olarak kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesi için elimizden gelen çaba ve gayreti göstereceğiz ve ilk turda büyük bir oy oranı ile Çankaya'da o makama oturtacağız. Çankaya'da cumhurbaşkanı olarak kimin oturacağı ve bulunacağı önemli olduğu kadar, partimizin bundan sonra nerede bulunacağı, gücünü koruyarak, hatta arttırarak nasıl yoluna devam edeceği Çankaya'dan daha önemlidir. Çünkü Başbakanımız cumhurbaşkanı seçildiği zaman Anayasa'da yazılı mevcut yetkilerle cumhurbaşkanı olmak durumundadır. Anayasa'nın 101 ve 102. maddesinde cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili düzenlemeleri içerir. Görevleri bu maddelerde yazılmıştır. Ancak halkın seçmiş olduğu bir cumhurbaşkanı mutlaka Türkiye'de burada yazılı olanların ötesinde bir takım sorumluluklar da üstlenebilmelidir" dedi.

"TÜRKİYE MUTLAKA YARI BAŞKANLIK YA DA BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇMEK DURUMUNDADIR"

Bunun yolunun gelişmiş demokrasilerde başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi olduğunu belirten Şahin, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim 1982 Anayasamız diyor ki; ‘Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişkisi kesilir'. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği an AK Parti ile ilişiği kesilecek. Eğer Başkanımız cumhurbaşkanı seçildiği zaman Abdullah Gül kadar, hatta ondan daha başarılı performansı ortaya koyacaktır ama bu kafi değil. Türkiye mutlaka yarı başkanlık ya da başkanlık sistemine geçmek durumundadır. Bu bizim cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra çokça konuşacağımız bir sorundur. Sorun olduğu kadar geleceği tanzimle ilgili bizi ilgilendiren çok önemli anayasal bir problemdir. Özellikle 2015 seçimlerine doğru giderken AK Parti olarak halkımıza vaat edeceğimiz hususlardan biri yeni bir anayasa olmalıdır. Bu yeni anayasanın içinde başkanlık mı yarı başkanlık mı olur bu sitemi iyi monte ederek halkımıza izah etmek durumundayız. Biz parlamentoya inşallah anayasayı referandumla bile değiştirecek bir sayıyla girdiğimiz takdirde anayasayı değiştirerek başkanlık sistemine geçmek zorundayız. Bu halde cumhurbaşkanlığı adayı olur ve seçilirse, Recep Tayyip Erdoğan'ın oradaki konumu Türkiye'ye hizmet bakımından daha büyük önem arz ediyor. Onun sadece kararname imzalayan, yabancı büyükelçileri kabul eden ve bir takım atamaları yapan bir kişi konumundan Türkiye'nin yönetiminde fiilen içinde bulmuş, sevk idare eden bir konuma getirmek durumundayız. Başkanlık sistemi ile bunu kastediyorum."

"ABDULLAH GÜL GÖREVDEN KAÇACAK DEĞİLDİR"

Şahin, partilerinin başında genel başkan olarak bulunacak olan kişinin şahsiyetinde önem arz ettiğini de ifade ederek, "Bunu kendi aramızda konuşuyoruz, Başbakanımız cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de görüşüyor. Benim kişisel görüşüm, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ki, bu partiyi birlikte kurduk. Başbakanımızın cumhurbaşkanı olması durumunda partiye yeniden geri dönmesi ve genel başkanlığa gelerek, 2015 seçimlerinde başbakan olarak AK Parti iktidarının başbakanı olmasıdır. Çankaya Köşkü'nde kiminde oturacağı kadar partinin başında kimin bulunacağı ve partinin geleceğinin sorusunun cevabı da önemlidir. O nedenle Abdullah Gül Bey'in Başbakanımızla bütün bunları görüşecektir. En isabetli kararını verecektir. Biz AK Partililer olarak hiçbir göreve talip olmadık. Bizlere görev vermiştir, elimizden geldiği kadar gayretle yerine getirmeye çalışmışızdır. Başkanımızda aynı düşünce ve zihniyettedir. Abdullah Gül'de aynı düşüncededir. Bizim teşkilatımız tabanımız tarafından kendisine bu arzumuz ifade edildiğinde görevden kaçacağı kanaatinde değilim. O nedenle hiç kimse umutsuzluğa düşmesin. AK Parti 2023 yılına kadar Türkiye'nin sorumluluğunu üstlenecek ve 2023 yılına kadar taşıyacaktır. Türkiye partili cumhurbaşkanlığı dönemine zaten filen bu seçimlerde geçmiş olacak. Anayasada cumhurbaşkanlığı seçimlerin partisi ile ilişkisi kesilir cümlesinin hiçbir anlamı kalmayacaktır. Dolayısıyla biz anayasayı mutlaka değiştirmek zorundayız" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...