Tgrt Haber
Ramazan Vuslat
Ramazan Vuslat
17 Eylül 2021 06:55

Yaşlı bir adamın demans dramı: Baba

Anthony Hopkins’e “En İyi Erkek Oyuncu” Oscar’ını kazandıran “Baba”; bunamaya başlayan bir adamın dramına seyirciyi ortak ediyor. Tiyatro oyunu tadındaki eser, kuvvetli performanslara sahne oluyor.

Yaşlı bir adamın demans dramı: Baba
Anthony Hopkins

Meşhur Fransız oyun yazarı Florian Zeller’in kendi tiyatro oyunundan beyazperdeye adapte ettiği “Baba” (The Father) kazandığı, iki Oscar’la (En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo) yılın çok konuşulan filmleri arasında yer almıştı. Bunamaya başlayan yaşlı bir adamın dramına seyirciyi ortak eden eser, bu hafta salonlara misafir olmaya başlıyor. Filmin başrollerinde ise Anthony Hopkins ve Olivia Colman var.

YAŞLI ADAMIN DRAMI

Anthony (Anthony Hopkins) Londra’da tek başına bir dairede yaşayan emekli bir mühendistir. En yakınında kendisini sık sık ziyarete gelen kızı Anne (Olivia Colman) vardır. Fakat kendisinde bunama alametleri görülen yaşlı Anthony, etrafında neler olup bittiğini anlayamamakta, çözemediği şeyler için insanları suçlamakta ve öfke nöbetleri geçirmektedir. Mesela devamlı saatinin nerede olduğunu unutup, birilerine hırsız gözüyle bakmaktadır. Bu yüzden olsa gerek son bakıcısı da onu terk edip kaçmıştır.
Eski evliliğinden sonra yeniden mutluluğa yelken açan kızı Anne ise Paris’e yerleşme planlarından ötürü, yalnız babasına yeni bir bakıcı aramaktadır ama bu hiç kolay değildir. Zira Anthony, aslında hiç bakıcıya ihtiyacı olmadığını düşünmektedir...

KARAKTERİN GÖZÜNDEN SEYİR

Sinemada demans ve Alzheimer gibi rahatsızlıklar “Age Old Friends”, “Unutma Beni” ,“Firefly Dreams” ve daha birçok filme mevzu oldu. Ancak hepsinde bu problemle boğuşan insanları, dışarıdan seyrettik. Yönetmen Florian Zeller ise farklı bir yerden ilerliyor ve bize her şeyi yaşlı Anthony’nin gözünden ve zihninden seyretme şansı sunuyor. Tabii, onun gibi kafa karışıklığına gark ederek! Bazen yaşlı adamın unuttuğu karakterler, farklı oyunculara veriliyor, bazen de hiç yaşanamamış diyaloglara birlikte şahitlik ediyoruz ve sonunda öyle olmadığını anlıyoruz. Nadiren hasta Anthony’nin bildiğinden fazlasını biliyoruz. Bütün bunlar şaşkınlığın sonrasında bir merak duygusunu da peşinden getiriyor. Nihayet eser, bir acı ve korku hissiyatıyla bizi sarıyor.

DAR ALANDA PASLAŞMALAR

Neredeyse tamamı kapalı mekânda geçen eserde, karakterler labirent gibi duran yerlere hapsediliyor. Böylece, klostrofobik atmosferler meydana getirilerek, Anthony’nin yalnız dünyası ve karanlık zihni seyirciye hissettiriliyor. Ama Yönetmen, Anne’nin rüyaları gibi unsurlarla kurduğu bu düzeni bozma hatasına düşüyor. Vadedilen gizem de, tam olarak oluşturulamıyor. Yine de eser, seyirciyi bu yaşlı adamla empati kurmaya, dahası “yaşayan bir vücut” için ölmüşçesine üzülmeye itiyor. Şimdiki zamanın bulmacasını çözmeye çalışırken kayıp saat ve takılı kalan CD gibi metaforlarla anlatım güçlendiriliyor.

ENERJİK HOPKINS

Öte yandan film, teatrallikten tamamen kopmuş değil. Fakat yaslanılan oyunculuklar, yönetmeni boşa düşürmüyor. “84’lük delikanlı” Hopkins, hızlı duygu değişimleri gerektiren bir rolde, olanca enerji ve tecrübesiyle devleşiyor. Niçin Oscar aldığını lisanı hâl ile cevaplıyor. Anthony’nin enerjisinin yükseldiği ve huysuzlaştığı anlarda gülümseten sahneler meydana geliyor. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış... Eser bir noktada insanoğlunun kaçınılmaz sonunu, yaşlılık ve bunama gibi durumlarla seyircisine fısıldıyor. Ürpertici bir fısıldama bu... Hâsılı bir sinema filminde ziyadesiyle tiyatro tadı alacağınız “Baba”, hissettirdiği duygular ve oyunculuklarıyla hafızalardan kolay silinmeyecek bir eser olmayı başarıyor...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...