Tgrt Haber
12 Aralık 2014 14:37

Erdoğan'dan gündeme ilişkin çok çarpıcı açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB heyetini Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabulünde, Türkiye'ye yönelik son 1,5 yıldaki operasyonların hedefinin şahsından öte Yeni Türkiye olduğunu söyledi.

Erdoğan'dan gündeme ilişkin çok çarpıcı açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve 365 oda ve borsa başkanı ile istişare toplantısında bir araya geldi. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB üyelerine Türkiye'nin büyümesine, kalkınmasına, refahın ve demokrasinin standartlarının artmasına verdikleri katkı için teşekkür etti.
Erdoğan'dan gündeme ilişkin çok çarpıcı açıklamalar
Başbakanlık yaptığı 12 yıllık sürede TOBB ile son derece uyumlu, istişareye dayalı, koordineli bir işbirliği gerçekleştirdiğini anlatan Erdoğan, atılacak her adımda TOBB üyelerinin görüşlerini, tavsiyelerini dinlediğini söyledi. Erdoğan, "Allah’a hamdolsun bu uyum, dayanışma Türkiye ekonomisinin 12 yıllık süreçte büyük bir sıçrama yapmasına, özgüven kazanmasına, şaha kalkmasına zemin hazırladı. Özel sektör ile kamunun uyumunun Türkiye’de neleri başarabileceği, Türkiye’yi hangi seviyelere ulaştıracağı bu 12 yıllık süreçte çok net görüldü. İnşallah bu birliktelik, bu dayanışma, aramızdaki bu uyum ve koordinasyon, özellikle de aramızdaki istişare kültürü Cumhurbaşkanlığımız süresince de aynen devam edecek" dedi.Cumhurbaşkanlığında yeni bir teşkilatlanma yapısına gidildiğini ifade eden Erdoğan, "Mevcut teşkilatlanma yapısını farklı bir Türkiye için yeterli bulmadığımızdan dolayı yeni teşkilatlanma yapısıyla birlikte çok daha farklı bir adıma atalım istiyoruz. Ekonomiyi yakından takip edecek, ekonominin tüm taraflarıyla istişarelerimizi eskisi gibi sürdürecek, dertlerinizi, şikayetlerinizi, öneri ve tavsiyelerinizi yine dinleyecek, bunları istişare edecek, bunlara birlikte çözüm üreteceğiz" diye konuştu. Özel sektör ile sadece ekonomik konularda değil demokratikleşme konusunda da birlikte çalıştıklarını, Çözüm Süreci'nin her aşamasını özel sektörle de istişare ettiklerini ve süreci birlikte bu noktaya getirdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gerektiğinde Güneydoğu Anadolu’ya gittik, orada toplantılar yaptık, Doğu Anadolu’da sizlerle birlikte toplantılar yaptık, bütün bunlar o süreci güçlü bir şekilde işletebilmek içindi. Dış politikada her zaman görüşlerinizi, önerilerinizi, sorunlarınızı aldık, dinledik. Uluslararası yaptığımız ziyaretlerde sizlerle birlikte olduk, oralarda karşılıklı gittiğimiz ülkelerin işadamlarıyla bir araya gelme imkanlarını araştırdık. Aynı şekilde işbirliğimiz ve istişarelerimiz inşallah kesintisiz şekilde devam edecek. İki sihirli kelime diye 12 yıldır hep gündemde tuttuğum ‘güven ve istikrarın’ bundan sonra da aynı kararlılıkla devam etmesi gerekir.
Türkiye’yi binlerce değişik parçadan teşekkül etmiş bir makine gibi düşünün, 12 yıl öncesine kadar bu makinenin bazı çarkları dönüyor, bazıları dönmüyordu, bazı bölümleri işlerken bazı bölümleri paslanmaya yüz tutmuştu. Makinenin bölümleri, çarkları arasındaki uyum kaybolmuş, harmoni yitirilmiş, senkron diye bir şey kalmamıştı. Her yerinden ses gelen, gürültüyle çalışan ne kadar çalışırsa çalışsın verimli olmayan bir makine vardı. Ülkenin bir bölgesi hızla kalkınırken diğer bölgeler hızla geriye gidiyordu, bir şehirde insanlar mutlu, mesut yaşarken diğerinde kan akıyor, gözyaşı akıtılıyordu. Belli kısımlar, kesimler, belli seçkin zümreler servetlerine servet katarken ülkenin geri kalanı yoksulluk altında eziliyordu. Haklar, özgürlükler belli zümreler için alabildiğine genişletilirken ülkenin geri kalan kesiminden bu hak ve özgürlükler esirgeniyordu. Ekonomi bir yıl bir adım ileriye gitse ertesi yıl yüksek faizle, enflasyonla daralmaya ekonomik krizlerle 10 adım geriye gidiyordu. Bizim 12 yıllık süreçte yaptığımız en başta bu makinenin parçaları arasındaki uyumu sağlamak oldu. Bunun son derece önemli, değerli olduğunu sizler de biliyorsunuz. Makinenin her bir parçasının uyum içinde, harmoni içinde aynı hedef ve idealler için çalışması, üstelik güvenli bir zeminde çalışması verimi de artırdı, kaliteyi de artırdı, huzuru istikrarı da artırdı. Bu uyumun bozulmasına hep birlikte asla ve asla müsaade etmemeliyiz, etmeyeceğiz. Eski Türkiye’de olduğu gibi makinenin tek bir parçasının daha arıza yapması, bu arızanın ihmal edilmesi ilerde makinenin tamamına zarar verecek, daha büyük sorunlara yol açacaktır. Buna mahal, imkan, fırsat vermeyeceğiz. İçeriden ya da dışarıdan ekonominin çarklarına yönelik saldırıları çok çok iyi görecek, anlayacak, iyi analiz edecek ve bu saldırılara karşı hep birlikte mücadele edeceğiz."
"Sanmayın ki bu operasyonlar, girişimler hükümete ya da belli bir partiye yöneliktir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1,5 yıldır Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan belli operasyonlarla, girişimlerle hedef alındığına işaret ederek, "Sanmayın ki bunlar şahsıma yönelik operasyonlardır, sanmayın ki bu operasyonlar, girişimler hükümete ya da belli bir partiye yöneliktir. Bu operasyonun veya operasyonların tamamı Türkiye’ye, Türkiye’nin varlığına birliğine, huzur ve istikrarına en önemlisi de Türkiye ekonomisine ve Türkiye’nin bağımsızlığına yönelik operasyonlardır" dedi. Daha önce yapılan operasyonların arkasından ‘Bütün bu atılan adımların arkasında bir üst akıl var’ dediğini anımsatan Erdoğan, "Sordular bana ‘üst akıl kim?’ Dedim ki ‘onu siz araştıracaksınız. Ne olduğunu, kim olduğunu biliyorsunuz. Bunları siz inceleyeceksiniz, siz araştıracaksınız’. Bu operasyonları yapanların, bu operasyonlarda taşeron olarak kullanılanların hedefi şahsımdan öte yeni Türkiye’dir, güçlü Türkiye’dir, büyüyen Türkiye’dir. Şahsımı değil, sizleri hedef alıyorlar. Sizlerin atölyelerini, fabrikalarını, emeğinizi, ekmeğinizi hedef alıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.  Erdoğan, içeride ve dışarıda bu operasyonları yapanlar için eski Türkiye'nin son derece elverişli bir ülke olduğunu, bu kesimlerin yüksek faizden, yüksek enflasyondan çok iyi kazandığını anlatarak, "Bizim ihracatımızın düşüklüğü sayesinde dünya pazarından daha fazla pay alıyorlardı. Türkiye’nin müteahhitleriyle rekabet etmek zorunda kalmıyorlardı, yatırım yeri olarak Türkiye’yi bir rakip olarak görmüyorlardı. Bunların isteği, içine kapanık, burnunun ucunu dahi göremeyen, hiçbir ideali, iddiası olmayan, hedefi olmayan bir Türkiye" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıl önce devletin borçlanma faizinin yüzde 63, enflasyonun da yüzde 30'larda olduğunu, büyük mücadeleler, kavga ve gürültüyle bu rakamları tek hanelere indirdiklerine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Peki şu andaki rakamlar gerek faiz, gerek enflasyon, bunlar bizim için yeterli mi? Asla yeterli değil. Bunun daha da düşmesi lazım. Çünkü, eğer ülkemde yatırımlar artarsa bizim için huzur var. Eğer biz bu yatırımları artıramazsak, üretim sağlayamazsak, istihdamı artıramazsak vay halimize. Başbakanlığım döneminde, dünya krizi yaşarken araştırın, inceleyin biz yatırımlara asla ‘dur’ demedik, yatırımlarımıza aynen devam ettik. Niye? Çünkü o kriz döneminde siz yatırımları durduracak olursanız orada bitersiniz. Şu anda Türkiye, asla yatırımlarına ‘dur’ demeyecek. ‘Dur’ dememesi çin yüksek faizin olmaması gerekir. Yatırımcı, girişimci ancak düşük faizle kredi alacak ki yatırımını yapsın, üretimini yapsın. Çünkü biz ihracata dayalı bir ekonomiyi baştan itibaren benimsedik. Onu benimsediğimiz içindir ki göreve geldiğimizde 36 milyar dolar olan ihracatımız, şu anda 157 – 158 milyar dolara geldi. Yeterli mi? Yeterli değil, bunun daha da artması lazım. Bizim yatırımlarımızın asla durmaması lazım. Bu yatırımlarla beraber o zaman üretim, istihdam bütün bunlar artacak ve bütün bunların artmasının yanında bir defa girdi maliyetleri de ciddi manada düşmüş olacak. Bunları göremiyorsak vay halimize yandık. Bunu görmemiz lazım.

Bizi sıkıntılı dönemlerde biz yapan şu olmuştur; inşaat sektörüne biz asla ‘dur’ demedik, inşaat sektörüne biz ‘yürüyün’ dedik. Bunun başını da TOKİ çekti, ama özel sektörde inşaat sektöründe yoğun bir hareketlenme oldu. Ancak acaba inşaat sektörüyle sanayi de ileri teknoloji arasında bir fark olmalı mı? Hayır, o da ilerlesin, ama inşaat sektörü de ilerlesin. İnşaat sektörüne ‘dur’, sanayiye ‘ilerle’ derseniz, orada çöküntü başlar. Bizim için emek yoğun olan sektör inşaat sektörüdür. Buna dikkat etmemiz lazım. Türkiye’nin kentsel dönüşümlerle birlikte çok farklı bir şekilde bu sektörü ayakta tutması gerekir. Kimse kalkıp sanayiyi ‘durdurun’ demiyor ki. İleri teknoloji bizim için olmazsa olmaz. Ama birine ‘dur’ birine ‘git’ dersen olmaz, bunlar at başı yürümesi lazım."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...