Tgrt Haber
29 Kasım 2014 12:17

Akdoğan'dan sert mesaj, 'Sözünü tutmuyorsan gereğini yaparız'

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Bölgede eylemsizlik var diyeceksin, onun dışında her şeyi yapacaksın. Adam gibi sözünde duracaksın, sözünü tutmuyorsan biz gereğini yaparız' dedi.

Akdoğan'dan sert mesaj, 'Sözünü tutmuyorsan gereğini yaparız'
Başbakan Yardımcısı, Yalçın, Akdoğan, çözüm süreci,

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Sen hem 'eylemsizlik var' diyeceksin, 'karakol basmıyormuş' neymiş, onun dışında her şeyi yapacaksın. Yol keseceksin, adam kaçıracaksın, makine yakacaksın, yatırımı engelleyeceksin, insanları kaçıracaksın, haraç alacaksın, sonra neymiş efendim, 'eylemsizlik' varmış. Bırakın bu kandırmacayı. Temel zemin kamu düzenidir. Burada eğer 'eylemsizlik kararı aldım' diyorsan adam gibi bunu uygulayacaksın, adam gibi sözünde duracaksın, bu ricada bulunmuyoruz. 'Sizden rica ediyoruz, bunlara son verin' demiyoruz. Söz verdiysen, sözünü tutacaksın, tutmuyorsan biz gereğini yaparız, bunu yapma gücüne ve imkanına da sahibiz" dedi.
Akdoğan'dan sert mesaj, 'Sözünü tutmuyorsan gereğini yaparız'
Akdoğan, AK Parti Etimesgut 5. Olağan İlçe Kongresi'ne katıldı. Kongrenin hayırlı olması temennisinde bulunan Akdoğan, ilçe teşkilatında bugüne kadar hizmet verenlere teşekkür etti. Yeni seçilecek teşkilata başarılar dileyen Akdoğan, başarının sırrının ise öncelikli olarak uyumlu olmak ve çok çalışmak olduğu vurgusunu yaptı. Çözüm sürecine değinen Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Bir kandırmacadır gidiyor. İnsanlar, vatan evlatları hayatını kaybediyor. 40 bin insan hayatını kaybetmiş, yüz milyarlarca dolar imkan heba edilmiş. Toplumda herkes birbirine farklı gözle bakmaya başlamış, travmalar oluşmaya başlamış ve 'hiçbir şey yokmuş gibi davranın' diye davranacağız arkadaş" dedi.
Kendilerinin "böyle geldi böyle gider" demediğini söyleyen Akdoğan, şöyle konuştu:
"Çözüm sürecine karşı çıkanlar; ne öneriyorsunuz? 'Şehitler gelmeye devam etsin' bunu öneriyorsunuz. Başka önerdiğiniz bir şey var mı? 'Gidin sağı solu bombalayın.' Peki siz iktidardınız, ne yaptınız? Hangi sınır ötesi harekatı yaptınız, ne kadar gerilettiniz örgütü? AK Parti terörle mücadele adına her ne varsa yaptı. Her yolu denedi, ama başka yöntemleri de devreye aldı. 'Yeter artık, artık Türkiye'ye yakışmıyor bu sorun. 2023 hedeflerine bu şekilde ulaşamayız, bu bir ayak bağı' dedi. İşte bölgedeki çalkantıları görüyorsunuz, bir Türkiye var ayakta olan. İstikrar abidesi olan. Biz ne zaman 'bu sorunu çözelim' desek, birileri bir karanlık el devreye girdi. Reşadiye, Silvan; saldırı oldu, birinde Kobani olayları bahane edildi. Her seferinde başka bir tezgah, başka bir oyun. Birileri bunu engellemeye çalışıyor; Türkiye ne zaman şaha kalksa, dev projeler, dev yatırımlar yapsa çözüm sürecinde neticeye yaklaşsa birileri hemen başka oyunları devreye koydular. Bu oyunu bozmak zorundayız, gencecik fidanlar toprağa düşmesin yeter artık."
Bu sorunlardan kurtulmak için süreci başlattıklarını aktaran Akdoğan, "Bugün tekrar adaya gidiyor, geliyor vesaire" ifadesini kullandı. Burada iki parametrenin daha ön plana çıkarılması gerektiğinin altını çizen Akdoğan, bunlardan birinin "kamu düzeni ve güvenliği" olduğunu dile getirdi. Bunun temel zemin olduğunu ve bir şey yapılacaksa bunun üzerine yapılması gerektiğini vurgulayan Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Bu olmadan hiçbir şey olmaz. Bu bölge insanının talebidir. Bölge insanının ihtiyacıdır" dedi.
Akdoğan, şunları kaydetti: "Sen hem 'eylemsizlik var' diyeceksin, 'karakol basmıyormuş' neymiş, onun dışında her şeyi yapacaksın. Yol keseceksin, adam kaçıracaksın, makine yakacaksın, yatırımı engelleyeceksin, insanları kaçıracaksın, haraç alacaksın, sonra neymiş efendim, 'eylemsizlik' varmış. Bırakın bu kandırmacayı. Temel zemin kamu düzenidir. Burada eğer 'eylemsizlik kararı aldım' diyorsan adam gibi bunu uygulayacaksın, adam gibi sözünde duracaksın, bu ricada bulunmuyoruz. 'Sizden rica ediyoruz, bunlara son verin' demiyoruz. Söz verdiysen, sözünü tutacaksın, tutmuyorsan biz gereğini yaparız, bunu yapma gücüne ve imkanına da sahibiz. Sizden yalvarmıyoruz 'bunları yapın' diye. Kamu düzeni ve güvenliği bundan sonra daha fazla tesis edilecektir."
İkinci olarak bölgedeki bütün toplum kesimlerinin sürecin muhatabı olduğunu bildiren Akdoğan, sürecin sadece bir kesimle yürütülen bir süreç olmadığını belirtti.
"Söyleyecek sözü olan kim varsa, irade sahibi kim varsa, bölgedeki herkes ve herkesim bu sürecin muhatabıdır ve paydaşıdır. Herkesin sesini yükseltmesi önem taşıyor" diyen Yalçın Akdoğan, "Bugün bölgede, devlet ve örgüt diye baktığında, devlet neyi temsil ediyor? Devlet hizmeti temsil ediyor, yatırımı temsil ediyor, hak hukuku temsil ediyor, şefkat ve merhameti temsil ediyor" diye konuştu.
Geçmişteki olumsuz algının olmadığını ifade eden Akdoğan, şunları dile getirdi:
"Haksızlık yapan devlet değil. Hizmet eden, yatırım yapan, hak veren, hukuk tanıyan bir devlet. Şefkatli bir devlet. Öbür tarafta kim var. Zulmeden, baskı yapan, şiddet uygulayan, adam kaçıran ceberut bir örgüt var. Kobani olaylarından sonra yaşanan vandalizm, işte bunu ortaya koydu. İnsanlar bunu fark ettiler. Bu yüzden bölge insanının daha gür bir şekilde sesini çıkarması önem taşıyor. Biz kimseyi tek bir vatandaşımızı, tek bir Kürdü bile kimseye ezdirmeyeceğiz. Bunun için ne gerekiyorsa bunlar yapılacak. Bu şekilde süreç devam edecek. Bu tür süreçler elbette akşamdan sabaha bitmez, zordur, sabır gerektirir ama önemlisi samimiyet, dürüstlük gerektirir. Cesaret ve kararlılık gerektirir, öyle rüzgara göre eğilip bükülmeyeceksin, 'dışarıda şu oldu, Kobani’de bu oldu, Irak'ta bu oldu.' Türkiye dev bir meseleyi çözmeye çalışıyor. Birileri yanlış bir takım hesaplar içine girerek, 'Acaba Türkiye'de şunu yapabilir miyiz? Suriye Irak hazır bu haldeyken.' Açık söylüyorum; Biz vatan topraklarının bir santimetrekaresinde ameliyata izin vermeyiz, müsaade etmeyiz, müsamaha göstermeyiz. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu süreçte toplumun içine sinmeyen, toplumun kabul etmeyeceği, hiçbir adımı AK Parti iktidarı atmaz. Çünkü AK Parti'nin rotasını millet çizer. Biz millete rağmen bu noktalara gelmedik, milletle beraber yol yürüyoruz, bundan sonraki süreci de milletle beraber yürüyeceğiz."
Akdoğan, bir ilçede birlik bütünlük olması ve çok çalışılması durumunda başarının yakalanabileceğini anlatırken, kendisinin de seçimlerde genellikle Etimesgut'ta görevlendirildiğini aktardı. Akdoğan, "Burada teşkilatımızın nasıl gönülden çalıştığının şahidiyim. Bizim karşımızda nasıl ittifak oluşturulduğunu biliyoruz. Çok küçük bir farkla belediye başkanlığı seçimlerini kazanamadık. Ama cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bunun üzerine yüzde 10-11 oy ekledik. Yüzde 48-49 gibi bir sonuç çıktı. Ama artık biz bunu istemiyoruz. Yüzde 50'yi devirmemiz gerekiyor Etimesgut'ta. Bunun ilk adımı da genel seçimler olacak inşallah" diye konuştu.
AK Parti'nin herhangi bir siyasi parti olmadığını belirten Akdoğan, AK Parti'nin büyük bir siyasi geleneğin devamı olduğunu anlattı. Milletin değerlerine dayanan, milletin kültürünü içine sindirmiş anlayışların yanında değişime direnen statükocu anlayışlar bulunduğunu da aktaran Akdoğan, Türkiye'de bu iki anlayış arasında mücadele olduğunu söyledi.
AK Parti'nin, siyasete hizmet kavramını getiren, yatırım, vizyon kavramlarıyla siyaseti tanıştıran bir hareket olduğunu vurgulayan Akdoğan, seçim beyannamelerinde "vizyon belgelerini" ortaya koyan tek partinin de AK Parti olduğunu söyledi.
Akdoğan, "(Biz iktidarımız döneminde şu kadar yatırım yaptık) Dediklerini hiç duyuyor musunuz? Çünkü onların siyaset anlayışında bunlar yok. Bunların olması için siyasetin odağında insan olması gerekir. İnsana değer vermek gerekiyor. Bizim bir derdimiz, bir sevdamız, bir aşkımız var. Biz bunu bir dava olarak görüyoruz, millete hizmet etme davası olarak görüyoruz" diye konuştu.
"Onlar koltukları korumanın derdinde. Biz ülkeyi bölgesel aktör haline getirmenin çabası içindeyiz" diyen Akdoğan, şöyle devam etti:
"İşte görüyorsunuz parti içinde çalkantıları aşmak için ne tür iddialar ortaya atıyorlar. Acaba dikkatleri dağıtabilir miyiz? Koltuklar bize değer vermiyor. Biz koltuklara değer verirsek, anlam katarsak koltukların bir değeri olur. Tayyip Erdoğan, siyasi yasaklıydı. Belediye başkanlığı alındı. Siyasi yasaklıyken Türkiye'nin lideri olarak şehirlerde ağırlanıyordu. Bırakın herhangi bir makam sahibi olmayı, siyasi yasaklıydı. Bütün gittiği şehirlerde genel başkan olarak ağırlanıyordu. Lider vasfı, koltuk tarafından verilmez, bunu millet verir. Sizde bir liderlik kumaşı varsa o sizin yürüyüşünüzden de belli olur. İşte daha önce, siyasetten önce koltuk sahibi olmadan bir anlamı vardı, Tayyip Erdoğan'ın da Ahmet Davutoğlu'nun da... Bir entelektüel, bir dava adamı olarak vardı. Koltuktan sonra anlam kazanmadılar. Diğerlerine bakın, o koltuğa oturmadan Kılıçdaroğlu, ne anlam ifade ediyordu Türk siyasetinde veya o koltuktan gittikten sonra ne anlam ifade edecek. Bu yüzden o koltuklar bize değer kazandırmayacak, biz o koltuklara anlam kazandıracağız. AK Parti, bu yüzden koltuk sevdasıyla siyaset yapan bir parti, hareket değildir. Biz bu sorumlulukla hareket etmek zorundayız. Biz hep 'Türkiye kazansın, biz kaybetmeye razıyız' dedik. Partimizin ve kendimizin geleceğini düşünmedik. Ama onlar 'AK Parti kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun' dediler. İşte iki anlayış arasındaki fark budur."
AK Parti'nin kaderiyle Türkiye’nin kaderinin örtüştüğünü dile getiren Akdoğan, kendilerinin sadece Türkiye'nin değil, bütün bölgenin geleceğini düşünmek zorunda olduklarını bildirdi. Türkiye'nin tüm bölgede olduğunun altını çizen Akdoğan, başı sıkışanın Türkiye'den medet umduğunu söyledi. Akdoğan, "Kimin başı sıkışsa biliyor ki 'orada Türkiye var, bizim hakkımızı savunur.' İşte, Suriye’den, Irak’tan kaçanlar, Batı’dan kaçanlar ay yıldızlı bayrağın huzuruna sığınıyorlar" değerlendirmesini yaptı.
AK Parti'nin bugün Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün yegane teminatı olduğunu bildiren Başbakan Yardımcısı Akdoğan, şu açıklamalarda bulundu: "Birlik siyaseti yapan; hem Şırnak’ta, hem Edirne'de, hem Muğla'da, hem Trabzon'da varlık gösterebilen tek parti biziz. Şimdi Beyefendiye, Başbakanımız, 'Tunceli'ye gitme' çağrısı yaptı. Hemen gitti. Bir şeyi anladı, onu da yanlış anladı. 'Fiziken oraya gidemezsin' demedik, 'siyaseten gidemezsin, orada siyaset yapamazsın' başka bir şey. Sen siyasi varlık gösterebiliyor musun Hakkari'de, Şırnak'ta, Tunceli'de, Van'da? Eğer varlık gösteremiyorsan, fiziksel olarak oraya gitmen, uçakla üzerinden geçmen bir anlam ifade etmez. İşte bunların hepsi bölge partisi oldular, bir yerlere sıkıştılar, zihinlerinde Türkiye’yi böldüler. Oraya gittiniz oradaki insanlarla empati yapabiliyor musun? Önemli olan budur. İşte bu yüzden AK Parti çok önemli. Onlar hep ideolojik, etnik siyaset yaptılar. Bütün bunları aşan birlik siyaseti yapan tek parti biziz. Bu yüzden AK Parti’nin sorumluluğu çok büyük."
Statükocu çizginin her şeyi inkar ettiğini belirten Akdoğan, bu çizginin "çözümsüzlük çözümdür" dediğini aktardı. 28 Şubat sürecinin bütün toplum kesimlerinin üzerinden "silindir gibi" geçtiğini anımsatan Akdoğan, o günlerde tahmin bile edilemeyecek değişimlerin iktidarları döneminde hayata geçirildiğini aktardı.
Akdoğan, "Vakıflar, dernekler, imam hatip meselesi, kat sayı sorunu, meslek lisesi sorunu, başörtüsü sorunu. O gün 'bunların hepsi aşılacak' denseydi, insanlar hayal derdi. Bunların hepsi oldu. Alevilik meselesini bugüne kadar kim gündeme taşıdı, sürekli oy verdikleri partiler hangisi iktidar olduğunda bu meseleyi gündeme getirdi? İnsanlar korkuyordu, ben Kürdüm, Aleviyim diyebiliyor muydu? Bu konuyu biz gündeme taşıdık, farkındalık oluşturduk. Artık devlet nezdinde muharrem iftarları yapılıyor, enstitüler bizim dönemimizde kuruldu" diye konuştu.
"Çeteler, mafya, karanlık odaklar karşımıza çıktı"
AK Parti'de siyaset yapmanın bir mücadele ruhu gerektirdiğini vurgulayan Akdoğan, kendilerine yönelik türlü türlü engellemeler olduğunu bildirdi. "Çeteler, mafya, karanlık odaklar karşımıza çıktılar. Vesayetin her türü karşımıza çıktı. Kapatma davaları, darbe teşebbüsleri... Hem hizmet etme çabasında olduk, hem de bu karanlık odaklarla mücadele ettik" diyen Başbakan Yardımcısı Akdoğan, şöyle konuştu:
"Milletin iradesine, demokrasiye sahip çıkmak için... Sadece kendimiz ayakta kalmak için değil, Türkiye’yi ayakta tutmak için bir mücadelenin içinde olduk. Her dönemde bu vesayetçi yapı farklı farklı vücutlarda ortaya çıktı. Bu anlayışın hepsine karşıyız. Paralel anlayışlar, rengi ne olursa olsun, ister Ergenekon çetesi, ister Yeşil Ergenekon, ister KCK yapılanması. Rengi ne olursa olsun, ideolojik olsun, din kisvesi altına olsun, etnik kökenli olsun, bunların hiçbirine izin vermeyiz. Paralel bir otorite kurmak isteyen bölgede KCK yapılanmasına da izin vermeyiz, işte bir takım manevi duyguları istismar ederek, devletin gücünü kullanarak, devlete operasyon çekmeye çalışan ihanet şebekelerine de izin vermeyiz, diğer derin devlet kalıntılara da izin vermeyiz. Bunların hepsi aynı anlayıştır, paralel anlayıştır. Demokrasiye ve hukuka kasteden anlayıştır. Bunların hiçbirine geçit vermeyiz. Bu şekilde yolumuza devam ederiz."
Türkiye'nin o kötü gidişatını değiştirmenin çok çalışmakla, millet sevdasıyla olduğunu anlatan Akdoğan, Ankara'ya bugüne kadar 50 milyarlık yatırım yaptıklarını söyledi. Akdoğan, iktidarlarında 17 bin kilometre duble yol, 234 bin derslik yaptıklarını vurgularken, "Onların döneminde 1 milyar sosyal yardım yapılmış. Bizim dönemimizde 27 milyara çıktı bu" dedi.
Türkiye'nin insani yardım noktasında dünyada ilk üçe girdiğini ifade eden Yalçın Akdoğan, "Eğer bugün bölgesel bir aktör olduysak, insanlar Türkiye'nin ne diyeceğini merak ediyorsa, işte bu sosyal yardımların çok büyük etkisi var. Sosyal devlet anlayışını biz hayata geçirdik" diye konuştu.
"Teröriste, terörist diyebilen tek ülke Türkiye şu anda..."
Akdoğan, sadece Türkiye'de değil, dünyada kim yardım istiyorsa yanında olduklarını vurgularken, Türkiye'nin ahlaki bir duruş sergilediğini kaydetti. Türkiye'nin güç odaklarının, menfaatinin peşine takılmadığını dile getiren Akdoğan, Afrika'ya yardım götürdüğünde diğerleri gibi altın kuyuları için gitmediğini vurguladı.
Türkiye'nin buralara sırf "Allah rızası için, insani perspektifle" gittiğini aktaran Akdoğan, şunları ifade etti: "Herkes sus pus oldu. Mısır'da darbe oldu, darbeye darbe diyebildiler mi? Darbe yapana, 'darbeci' diyebilen, katile 'katil', zalime 'zalim', teröriste 'terörist' diyebilen tek ülke Türkiye şu anda. Suriye'de kim zalime 'zalim' diyebiliyor. Mısır'da darbeciye kim 'darbeci' diyebiliyor. İsrail'in devlet terörüne kim 'devlet terörü' diyebiliyor. Bunlar az şeyler değil. Türkiye bu yüzden seviliyor. Bazı yönetimler hoşlanmayabilir. Çünkü korkuyorlar. Türkiye bölgede ahlaki duruş sergileyince, milli irade, demokrasi deyince korkuyor birileri. Mısır darbesine niye çanak tuttular. Arap baharını niye tersine çevirdiler; milletin iradesinden, demokrasiden korkuyorlar. Kim korkuyor? İsrail korkuyor. Biliyor ki milletin iradesi iktidara gelse o işbirlikçi yönetimler yıkılacak. Onlara çanak tutan yönetimler olmayacak. Otoriter rejimler korkuyor. Kendi halkından korkan rejimler ancak demokrasiden korkar. Ama biz bu hakikati haykırmaya devam edeceğiz."
Savunma sanayine 8 milyar dolar ciro hedefi
Asıl milliyetçinin kendileri olduğunu bildiren Akdoğan, "Kendi askerinin piyade tüfeğini yapamayan bir ülke büyük ülke olabilir mi?" sorusunu yöneltti.  Bunu kendilerinin yaptığını aktaran Akdoğan, ayrıca Altay muharebe tankını, ATAK helikopterini, ANKA insansız hava uçağını, Hürkuş uçağını, Kirpi zırhlı araçlarını, Göktürk gözlem uydusunu da kendilerinin hayata geçirdiğini söyledi. Kendilerinden önce savunma sanayinde şirketlerin kapısına kilit vurulduğunu anlatan Akdoğan, 2016'ya kadar savunma sanayinde 8 milyar dolar ciro hedeflediklerini bildirdi. Savunma sanayi yatırımlarının 6 milyar dolarının Ankara'da yapılacağını müjdeleyen Akdoğan, "Lafla milliyetçilik olmuyor, işte bunları biz yaptık" dedi.
Akdoğan, üzerilerinde büyük bir sorumluluk olduğunu yinelerken, 2015 genel seçimlerini işaret etti.  Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, 2023 hedeflerine doğru koşar adım ilerleyecek. Ama 2015 seçimlerinde Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu başkanlığında, AK Parti’nin işte o yüzde 50 çıtasını aşması çok büyük önem taşıyor. Anketlere göre de hamdolsun AK Parti gerçekten bu pozisyonunu koruyor" açıklamasını yaptı. AK Parti'de bu değişimler olurken fitne çıkması için türlü türlü oyunlar ortaya konulduğunu ancak tutmadığını belirten Akdoğan, bunun için "AK Parti'nin her bir neferine tek tek teşekkür" etti. Akdoğan, "Eğer AK Parti geçiş sürecini başarıyla tamamladıysa, bu Tayyip Erdoğan'ın liderlik başarısıdır. Bugün de hamdolsun genel başkanımızla yedi yirmi dört esasına göre çalışıyoruz" diye konuştu. İlçe Başkanı Hilmi Özer de bir konuşma yaptı. Kongreye, Ankara Milletvekilleri Tülay Selamoğlu, Fatih Şahin, Ülker Güzel ile İl Başkanı Mustafa Nedim Yamalı, ilçe başkanları ve çok sayıda partili katıldı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...