Tgrt Haber
16 Kasım 2014 21:37

Arınç açıkladı, 'Tanklarla inanmış milletimize korku salmak istediler'

Başbakan Yardımcısı Arınç, "Sincan'dan büyük bir gürültüyle tankları geçirdiler, namlusunu halka, caminin minaresine yöneltmiş tanklarla inanmış milletimize korku salmak istediler" dedi.

Arınç açıkladı, 'Tanklarla inanmış milletimize korku salmak istediler'
bülent arınç,sincan,açıklama,

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,  "3 ve 4 Şubat günü, burada Sincan’ın caddesinden büyük bir gürültüyle tankları geçirdiler, namlusunu halka, caminin minaresine yöneltmiş tanklarla inanmış milletimize korku salmak istediler" dedi.
Arınç, Sincan Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sincan İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural’ın eşinin cenaze töreninde bulunduğu için ve Yenimahalle kongresine katılanların bu kongreye de gelebilmesi için programa geç geldiğini belirterek katılanlardan özür diledi.
KKTC'de dün cumhuriyetin 31. kuruluş yıl dönümünü kutladıklarını belirten Arınç, burada "74 Harekatını ve Kıbrıs'a yapılan çıkarmayı" hatırladığını, bunun eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın büyük bir başarısı olduğu söyledi. 1963 ve 1967'de Kıbrıslı Türklerin katliama uğradığını ifade eden Arınç, 1974'te küçük ama anlamlı bir koalisyonun kurulduğunu anlattı. 1973 seçimlerinde 48 milletvekili çıkaran Milli Selamet Partisiyle hiçbir parti koalisyon kurmayınca, Cumhuriyet Halk Partisi ile bir koalisyon hükümeti kurduğunu hatırlatan Arınç, bundan 9 ay sonra Kıbrıs’ta bir Rum'un darbe yapmak için silaha davrandığını ancak bu sefer işin farklı olduğunu söyledi.
Arınç, 1963'te, 1967'de cesaret, güven ve bir sorumluluğun bulunmadığını ancak Erbakan ile Kıbrıs’a çıkarma yapıldığına işaret etti.
Ecevit’in başına miğfer giydirildiğini, afişlerinin tüm sokaklara asıldığını, Erbakan’ın ise kötülenmeye çalışıldığını dile getiren Arınç, sonunda birilerinin koalisyonu bozduğunu ve erken seçim kararı almak istediğini fakat Ecevit'in erken seçim kararını alamadığını kaydetti. Arınç, "O günkü bir koalisyon hükümetinde sadece başbakan yardımcısı olarak bulunan ama sözüyle dirayetiyle inancıyla Kıbrıs’a çıkarma harekatını başlatan rahmetlErbakan Hocamızdı. Ona bütün Türkiye ne kadar sahip çıktı bilmiyorum ama Sincan her şeyiyle sahip çıktı" diye konuştu.
1997 yılında yine acı bir olay yaşandığını, 1995’te Refah Partisinin birinci parti olduğunu ve  ANAVATAN ile hükümet kurmak istediklerini ancak kurdurulmadığını ifade eden Arınç, daha sonrasında REFAHYOL hükümetinin kurulduğunu hatırlattı.
İlk 6 ayda hem ekonomik hem siyasi anlamda "muhteşem" işler yapıldığını söyleyen Arınç, kendilerinin başarılı olduğunun görüldüğünü ve bundan korkulduğunu dile getirdi.
REFAHYOL'un sonunu getirmek için bir senaryo ortaya konduğunu ve 30 Ocak’ta Kudüs’ü anma toplantısında Filistin liderlerinin fotoğraflarının bulunması, İran büyükelçisinin de o toplantıya katılması nedeniyle senaryo gereği "korkunç bir hale büründüğünü" yani "İrtica patladı, gerilik hortladı. Bunu yapan da REFAH'tır" denildiğini söyledi.
Herkesin, o günleri ibretle hatırladığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti:"30 Ocak'ta, bu gece yapılınca büyük gürültüler koptu. Biz, bile korktuk. O geceyi tertipleyenler, o gece konuşma yapanların çoğu takibata uğradı. Türkiye'de adeta bir gerici kalkışma var gözüyle iddianameler hazırlandı ve davalar açıldı. Ama  bu senaryonun sadece bir sayfasıydı. İkinci sayfasında da 3 ve 4 Şubat günü, burada Sincan’ın caddesinden büyük bir gürültüyle tankları geçirdiler, namlusunu halka, caminin minaresine yöneltmiş tanklarla inanmış milletimize korku salmak istediler. Takır takır tanklar geçti."
Sorulduğu zaman da bunun bir eğitim geçişi olduğunu, altında bir şey aranmaması gerektiğinin söylendiği aktaran Arınç, ama yıllar sonra tarihi bir gerçek olarak iddianamelere, eğitim geçişi olmadığı, bilinçli ve bu senaryoyu tamamen bir sonuca ulaştırmak için yapılmış bir hadise olduğunun ortaya çıktığını ifade etti.
Arınç, o zamanlar bunları savunan Çevik Bir’i, Hikmet Köksal ve Doğu Aktulga ve diğerlerini ne unutacaklarını ne de affedeceklerini söyledi.
"İşte balans  ayarı bu"
Arınç, 28 Şubat'ta, milletin oylarıyla seçilmiş hükümeti, tank paletleriyle Milli Güvenlik Kurulu toplantılarıyla aczmendi gösterileriyle basit, kötü bir Türk filmine çevirdiklerini, bu senaryonun sonunun Türkiye'de inanan insanlara baskı olarak geldiğini dile getirdi.
Ticari firmaların iflas ettirildiğini, imam hatip liselerinin orta kısımlarının kapatıldığını, Kur'an kurslarının çocuksuz, gençsiz bırakıldığını, insanların kılık ve kıyafetleriyle düşman hale getirildiğini, üniversitelerin karabasan gibi olduğunu, çocukların ruhsal, psikolojik buhranlar geçirdiğini, başörtüsünün hınçla çekilip alındığını ifade eden Arınç, "Bunlar unutulacak şeyler değil. Hamdolsun millet, 2001'de partisini kurdu, 15 ay sonra seçimlere soktu. 15 aylık bir parti hepsinin defterini dürdü, tek başına 2002'de yüzde 36 ile iktidara geldi" diye konuştu.
Seçimi kazandıktan sonra, gazetecilerin sorusu üzerine, "Demokraside balans ayarı topla tüfekle olmaz, seçimle ve sandıkla olur" dediğini anımsatan Arınç, Sincan'ı cezalandıranların gittiğini, "tertemiz" AK Parti'nin iktidara geldiğini belirterek "İşte balans ayarı bu" ifadesini kullandı.Çok şükür 13. yılımıza giriyoruz, öyle sonuçlar alıyoruz ki grafik hep yukarıya doğru. Çok şükür başımız hiç öne eğilmedi, bayrak en yükseklerde dalgalandı. Güzel işler yaptık" diyen Arınç, 28 Şubat sanıklarının mahkeme karşısına çıktığına değindi. 28 Şubat iddianamesinin, Sincan'ın ne kadar masum olduğunu, Türkiye'de birilerinin darbe yapmak için nasıl senaryo hazırladığını gösterdiğini dile getiren Arınç, AK Parti kazandığı için, Sincan'ın, Türkiye'nin, demokrasinin kazandığını belirtti.
Her bakana ve genel başkan yardımcısına 3 kongreye gitmesi için yer verdiklerini bildiren Arınç, geçen hafta Eskişehir Ordupazarı'nda, bugün Sincan'da, haftaya da İstanbul Beyoğlu'nda olacağını kaydetti.
"Yerimizden bile kıpırdatamadılar"
Siyasi hayatı boyunca Türkiye'nin her yerine gittiğini belirten Arınç, siyaseti, fedakarlık yapmayı, Necmettin Erbakan'dan öğrendiklerini söyledi.  
AK Parti'nin 12 senedir iktidar olduğunu hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim 12 seneyi çıkartın. Cumhuriyet 1923'te kuruldu, 91. yılındayız. 12 sene öncesinde kurulan hükümetlerin sayısı 59'dur. 59'u 91'e bölün, şimdi de 12 seneyi ekleyin, ortalama hükümet ömrü 1 yıl 3 aydır. En azı 2 aydır, güvenoyu bile alamamıştır. Hamdolsun öyle güçlü ve inançlı geldik ki bizi yerimizden bile kıpırdatamadılar. Bütün partiler birleşse paçamıza kadar bile değemiyor. Öyle güçlü bir parti kurduk, öyle başarılı işler yaptık."Her ilçenin karnesine baktığını, Sincan'la Türkiye'nin iftihar etmesi gerektiğini belirten Arınç, Sincan'ın 2002'deki seçimde yüzde 53,5, 2007'de yüzde 64,3, 2011'de 64,4 oy verdiği anımsattı. Arınç, "Elinizi öpeyim Sincan sizin, ne mutlu size. Siz, Ankara ortalamasını da yükseltiyorsunuz, Türkiye ortalamasını da yükseltiyorsunuz. Ne mutlu" diye seslendi.
Gelecekte 2015 seçiminin olduğunu hatırlatan Arınç, "Çıta 64,4. İnşallah Sincan'dan ümidimiz var, 70 niye olmasın? Ağanın eli tutulmaz" diye konuştu.
Arınç, Sincan'ın mahalli seçimlerde de referandumlarda da cumhurbaşkanı seçiminde de partilerine Türkiye ortalamasının üzerinde oy verdiğini söyledi.
"Siz kaybettiniz, biz kazandık"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Sincan'da 28 Şubat'ın fitilini ateşleyen işleri yapanlara şunu söylemek istiyorum: Siz kaybettiniz, biz kazandık. Siz kaybettiniz, çünkü batıl ve yanlış taraftaydınız. Biz kazandık, çünkü biz Hakk'ın tarafındaydık. Hak mutlaka kazanacaktır, Hak'tan daha yüce ve yüksek hiç bir şey yoktur" dedi.
Arınç, hedeflerinin, Sincan'ın çok daha başarılı, çok daha güzel günler görmesi olduğunu söyledi."Siz bize, ben AK Parti'ysem, siz de Sincan'sanız vereceğinizin fazlasını vermişsiniz, bize hiçbir borcunuz yok. Daha çok verirseniz, çok memnun oluruz, çok teşekkür ederiz ama bundan sonrası bize kalmış" diyen Arınç, Sincanlıların istediklerini vermelerinin boyunlarının borcu olduğunu kaydetti.
Sincanlıların mutlaka bir devlet hastanesine kavuşmak istediğini belirten Arınç, "Ben söz vermiş olayım da Sağlık Bakanımızın, Başbakanımızın kulağına da üfleyeyim. Sincan'a devlet hastanesi istiyoruz Sayın Başbakanımız diyeyim" diye konuştu.
Sağlık hizmetinde en büyük reformları gerçekleştirmiş bir hükümetin Sincan'da böyle bir ihtiyacı göz ardı edemeyeceğini anlatan Arınç, şunları belirtti:
"Bence Sincan için düşünülen mutlaka bir şehir hastanesi, bir kampüstü. Yatak sayısına bakılırsa bu öngörülmüş olmalı. Ama şehir hastaneleriyle ilgili problemimiz var maalesef. Bu problem yasal çerçevede çözülebilirse en kısa zamanda bunu yaparız. Yok o çözülemezse biz yine Sincan'a Allah'ın izniyle en az 400 yataklı bir hastaneyi kazandırmak mecburiyetindeyiz. Bunun için çalışacağız, söz Sincanlılar, bu bizim size olan borcumuzdur."
"Doğu Türkistan Türklerini unutmayalım"Sincan isminin nereden geldiğini araştırdığını, kelime anlamının "şen ve canlı insanların memleketi" olduğunu bildiren Arınç, bu ismin, Orta Asya'da da pek çok yerleşim merkezinde de olduğunu anlattı.
Çin'deki Doğu Türkistan Uygur bölgesinin kanayan bir yara olduğunu dile getiren Arınç, buradaki "Sincan" bölgesine de atıfta bulunarak şunları söyledi:"Oradakilerin çok neşeli, canlı olduğunu söyleyemem. Çok büyük bir baskı var üzerlerinde, çok büyük katliamlar yaşanıyor. Doğu Türkistan Türklerini unutmayalım. Müslüman kardeşlerimize dua edelim, bu zulümden bir an evvel kurtulsunlar. Hamdolsun Başbakanımız o zaman Tayyip Bey de Dışişleri Bakanımız Davutoğlu da Çin'e gittikleri zaman her türlü itiraza karşılık, 'ben Doğu Türkistan'dan bu seyahatimi başlatacağım' dedi, Urumçi'ye gitti Sincan'ı ziyaret etti. Bu yüzden oradaki kardeşlerimize Sincan'dan dayanışma içinde olduğumuzu gösterelim ve onların daha huzurlu, müreffeh yaşaması için dua edelim."
Hizmete endeksli siyaset yaptıklarını, sağlık, ulaşım, enerji, eğitim, gençlik ve spor hizmetlerinin en güzellerini yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini vurgulayan Arınç, "Bir taraftan da manevi kalkınma... Yani halkımızın ayrımcılıktan kurtulması, kılık kıyafetinden, inancından, mezhebinden, bölgesinden dolayı ayrımcılığa tabi tutulmaması... Yıllarca bunun çilesini çektik. Sincan'da 28 Şubat'ın fitilini ateşleyen işleri yapanlara şunu söylemek istiyorum: Siz kaybettiniz, biz kazandık. Siz kaybettiniz, çünkü batıl ve yanlış taraftaydınız. Biz kazandık, çünkü biz Hakk'ın tarafındaydık. Hak mutlaka kazanacaktır, Hak'tan daha yüce ve yüksek hiçbir şey yoktur" diye konuştu.
"Kılık kıyafetler serbest hale geldi, haberiniz olsun ihtiyarlar"
28 Şubat sürecinde "imam hatiplerin orta kısımları kapatalım, kaynaklarını kurutalım" denildiğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti: "Bak şimdi ne oluyor, görüyor musunuz? Yaşayın da görün. Bütün meslek liseleri dimdik ayakta. Hepsine yeni güzel okullar yapıyoruz. Hepsinin öğrencileri, hamdolsun inanarak mekteplerine gidiyorlar ve hepsinde kılık kıyafetler serbest hale geldi, haberiniz olsun ihtiyarlar. Bugünleri de düşünün."
"28 Şubatçıların üniversitelerde başörtüsü olmayacak" dediğini aktaran Arınç, bütün üniversitelerde bugün başörtüsünde serbestlik bulunduğunu, öğrencilerin kardeşçe okuduklarını, öğretim üyeleriyle herhangi bir kişiyle kavgası bulunmadığını ifade etti.
"Şu anda 6 tane bayan milletvekilimiz başındaki şeref örtüsüyle parlamenterlik yapıyor"-
Başını örten veya örtmeyen herkesin tercihi rahatlıkla kullandığını vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:
"Bak 28 Şubatçılar sizin yüzünüzden 99’da Merve Kavakçı’yı elinde mazbatası olduğu halde ant içirmediniz vatandaşlıktan attınız, parlamentodan kovaladınız, provokatör ismiyle ona hakaret ettiniz. Ey 28 Şubatçılar yaşayın da görün, şu anda parlamentoda 6 tane bayan milletvekilimiz başındaki şeref örtüsüyle parlamenterlik yapıyor. Allah’a hamdolsun hiç düşmanlığımız yok. Sabrettik zafere eriştik. Sizin verdiğiniz oylarla yaptık bunları, bedava değil. Sizler yüzde 64,5 verdi, biz cesaretlendik, bunları yaptık."Hiçbirinin dağa çıkmadığını, eline silah almadığını, yol kesmediğini, eşkıyalığa özenmediğini anlatan Arınç, halka dayandıklarını ve "milli irade bu işleri çözecektir" dediklerini aktardı.
"28 Şubatçılar daha çok şeyler yaptık" ifadesini kullanan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:"Siz, Danıştaya talimat veriyordunuz. Kanun yoktu, YÖK başkanına mektup yazmıştınız, Çevik Bir’in imzasıyla. ‘yasaya gerek yok, üniversiteye başörtüsüyle girişi engelleyeceksiniz’ diye. Yasaya gerek yok, çünkü postallar var, yasaya gerek yok, çünkü Sincan’da postalları yürütmüşsünüz öyle mi? Bak imam hatipler açıldı, ticaret liseleri açıldı, seçmeli dersler konuldu, Hazreti Peygamberin hayatını anlatan ders var kardeşim, siyer dersi var, Arapça dersi var. Bunları yüzde 64,5’la yaptık. Millet bize oy biz de milletimize dayandık. Üniversiteler serbest hale geldi, parlamento serbest hale geldi. Ah 28 Şubatçılar bu kadarla kalsak iyiydik ama biz daha fazlasını yaptık. Sen o zaman Danıştaya talimat vermiştin, Danıştay da karar vermişti. Bir örtülü bayan öğretmen okul kapısından girerken başını açıyor ve öğrencilerine başı açık ders veriyorsa mesele yoktu eskiden. Ama talimat üzerine maalesef Danıştay şöyle bir karar aldı: 'Bir öğretmenin okul kapısından içeri girerken başını açması yeterli değil, öğretmense dışarıda da mutlaka başını açacak.' 28 Şubatçılar haberiniz olsun bir seneden bu yana artık kamuda görev yapan öğretmenler başındaki örtüsüyle derse giriyorlar.

 

Okullarımıza gidin ne kadar güzel bir kardeşlik var. Bütün devlet dairelerinde. Evet şu anda silahlı kuvvetlerde, emniyette ve yargıda yok ama yargıdaki zabıt katiplerinin başında örtüsü var, kimse de ayıp karşılamıyor, yanlış karşılamıyor. Sizin korkularınızla vehimlerinizle Türkiye kaybediyordu AK Parti’nin cesaretiyle Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğü var, fikir ve inanç özgürlüğü var ve  hamdolsun Türkiye daha demokratik bir ülke haline geldi."

 

7 ay sonra 2015 seçimlerinin yapılacağını, başarılı olmaya mecbur olduklarını ifade eden Arınç, "Artık fazla oluyor bunlar" diyerek yine tuzak hazırlayanların bulunduğunu, 2014 mahalli seçimlerinden önce ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce niyet edildiğini ama başaramadıklarını, şimdi başka bir tuzak peşinde olunduğunu söyledi.

 

Söz konusu çevrelerin tuzaklarının bozulacağını vurgulayan Arınç, 2015 seçimlerinde yine büyük bir başarıyla tek başlarına iktidar olacaklarını bildirdi. 

 

"Kanun dediğin böyle olur"

 

Kongreye katılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun iyi bir performans sergilediğini, yurdun dört bir yanını dolaştığını söyledi.

 

Başbakan Davutoğlu'nun gecesi, gündüzü olmadan her türlü çalışmayı yaptığını, arka arkaya kanunların çıkmaya başladığını belirten Gökçek, "Salı günü vandalların Türkiye'deki son günü. Artık bundan sonra anarşistler, ellerini kollarını sallaya sallaya molotof, havai fişek, sapan taşı atamayacak, kafasına maske geçiremeyecek. Bunu yapanlar kolundan tutulup doğru içeri atılacak. İşte kanun dediğin böyle olur" dedi.

 

Başbakan Davutoğlu'nun talimatı doğrultusunda, belediyelere yeni imkanlar, yetkiler verileceğini ifade eden Gökçek, ekonomi konusunda da yeni kararlar alındığını anlattı. Gökçek, şöyle konuştu:

 

"Obama ile baş başa oturup masanın başında son derece güzel sohbetler yaptı. Bu da devletimizin büyüklüğünü, başbakanın başarısını çok net ortaya koyuyor. Aklıma hemen Ecevit geldi. Ya başta Ecevit olsaydı ne olurdu halimiz diye. Hatırlar mısınız resimlerdeki, masum olarak durduğu yerleri.  Ne zaman ki Recep Tayyip Erdoğan geldi, bu gelenek kırıldı. Ve Allah'ın izniyle Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu ile aynen ve süratle devam ediyor. Önümüzde seçim var. Bu seçim son derece önemli. Neden önemli? Artık Anayasa'nın istediğimiz gibi değiştirilmesi lazım. Onun için anayasal çoğunluğu elde etmek için daha çok çalışmamız lazım."

 

"Kılıçdaroğlu'na sahip çıkalım"

 

AK Parti'nin oylarını yüzde 53-55'e çıkarabilmek için, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi ve MHP'nin tabanlarını kıracak ifadeler kullanmamalarını isteyen Gökçek, "CHP'ye atış serbest, dilediğiniz gibi konuşabilirsiniz. Kemal Kılıçdaroğlu'na sahip çıkalım, Allah onu CHP'nin başından eksik etmesin. O, CHP'de olduğu sürece bizim işimiz daha kolay" diye konuştu. 

 

Ankara Büyükşehir Belediyesinin çalışmaları hakkında bilgi veren Gökçek, salondakilerden, Twitter'da kendisine destek vermelerini istedi. 

 

AK Parti'nin çalışmalarının ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hayatının anlatıldığı sinevizyon gösteriminin sunulduğu kongrede, Davutoğlu'nun ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın mesajları okundu.

 

Kongrenin yapıldığı salona, "Kudüs'ün kaderi de Bağdat'ın kaderi de Bişkek'in kaderi de Semarkant'ın kaderi de Saraybosna'nın kaderi de bizim kaderimizdir... Tüm dünya düşman olsa bile Allah bizimledir" yazılı büyük bir pankart asıldı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...