Tgrt Haber
24 Mart 2014 15:47

Başbakan Erdoğan Trabzon'da halka seslendi

Başbakan Erdoğan, partisinin Trabzon Atatürk Alanı'nda düzenlediği mitinginde halka seslendi.

Başbakan Erdoğan Trabzon'da halka seslendi
Başbakan Erdoğan, erdoğan trabzon'da konuştu,erdoğan halka seslendi,erdoğan halka hitap etti,trabzon mitingi

Tüm Trabzon ve çevresini selamlayan Erdoğan, "Fatih'i Fatih Sultan Mehmet olan, valisi Yavuz Sultan selim olan, Kanuni Sultan Süleyman'ın doğduğu, nice alimin, nice sanatçının, nice siyasetçinin şehridir Trabzon. Ali Şükrü Bey'in şehridir Trabzon. Seni kalpten selamlıyorum" dedi. Erdoğan, bugün Trabzon'un Karadeniz gibi coşkulu olduğunu belirterek, "Rabbim Trabzon'unu korusun. Rabbim, huzurumuzu, kardeşliğimizi, yol arkadaşlığımızı muhafaza etsin. Artık 31 Mart'ta büyükşehir olan Trabzon'umuz için hayırlı olsun" diye konuştu. Dün Kocaeli ve İstanbul mitinglerini yorumlayan Erdoğan, her iki mitinge olan katılımın çok fazla olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: "İki milyonu aşkın Türkiye adeta İstanbul'da toplanmıştı. Biliyorsunuz İstanbul'da Trabzonlusu, Ordulu'su, Türkiye'nin neresinden istersen hepsi İstanbul'da var. Orada, İstanbul bir tarih yazdı. Şimdi, buradan zaten Trabzon dediğin zaman akla İstanbul, İstanbul denilince de akla Trabzon gelir.
Buradan, Trabzon'un komşusu şehirleri de muhabbetle selamlıyorum. Geçen seçimlerde ilk olarak Bayburt ve Gümüşhane'ye gitmiştim. Bu seçimlerde yoğun program nedeniyle gidemedim, arkadaşlar gidiyor. Bayburt ve Gümüşhane'ye selamlar gönderiyorum. Yine Giresun'u da selamlıyorum. Orada muhteşem bir mitingimiz oldu, inanıyorum ki Giresun da gereken cevabı 30 Mart'ta sandıkta verecektir. Gittiğimiz her ilde, Trabzon'da olduğu gibi büyük bir coşku, heyecan var."
Bugün Trabzon'da Türkiye'de ne yapılmak istendiğini açıkça anlatmak istediğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Trabzonlu bir yiğit, bir şehit üzerinden Türkiye'de oynanan oyunu sizlere anlatmak istiyorum. Gençler, bunu bilmeyebilir, istiyorum ki onlar da bunu öğrensinler. Ali Şükrü Bey. Trabzon'un Meclis'teki ilk mebusuydu. 23 Nisan 1920'de Meclis açılırken, Trabzon'u temsil etmek üzere oradaydı. Ali Şükrü Bey, Osmanlı'nın kahraman bir subayı olduğu kadar en yürekli vekillerden biriydi. Her türlü haksızlığa karşı çıkıyordu. Cesarete, korkaklığa, geri adım atmaya asla tahammülü yoktu. Meclis kürsüsüne çıkıyor, kalbinde olan neyse onu söylüyor, hakkı haykırıyordu.  Ne yaptılar biliyor musunuz? Bu kahraman Trabzonluyu bir gece, tam 91 yıl önce 27 Mart gecesi Ankara'da alçakça şehit ettiler. Kardeşlerim, Ali Şükrü Bey'in katledilmesinin çok önemli bir manası var. Katiller, Ali Şükrü Bey'e suikast düzenlerken, aslında Meclis'teki her vekile korku salıyor, 'ayağınızı denk almazsanız, sonunuz Ali Şükrü Bey gibi olur' diyorlar. İnanın, 1950 yılına kadar, demokrasiye kadar hemen her vekilin üzerinde Trabzonlu Ali Şükrü Bey'in akıbeti, bir tehdit olarak sallanmıştır."
"1950'de merhum Menderes, bu korkuya karşı geldi' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "O korkmadı, çekinmedi, sinmedi, cesaretle ortaya çıktı. Milletin sevgisini kazandı ve tek başına iktidara geldi. Ancak, 27 Mayıs ile birlikte Menderes'i milletinden kopartmak istediler. Aldılar, Yassıada'ya götürdüler, sonra da İmralı'da iki bakanı ile birlikte idam ettiler. Onlar, şehit oldular. Orada da bir mesaj var. Orada da sonraki tüm milletvekillerine, bakanlara ve Başbakanlara bir mesaj veriyorlardı. 'Eğer bizim istediklerimizi yapmazsanız, bizim istikametimizde yürümezseniz, işte sizin de sonunuz Menderes gibi olur.' Siyasete de, bu noktada hükümetlere korku salıyorlardı. Kardeşlerim, merhum Trabzonlu Ali Şükrü Bey'e, merhum Başbakanımız Adnan Menderes'e yapılmak istenen ne ise işte bugün bize de yapılmak istenen aynı."
"Anamuhalefetin genel başkanı bana küfür ediyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı, benim Trabzonlu hemşehrime el kaldırıyor" diyen Erdoğan, vatandaşlara bunları görüp görmediklerini sordu. Erdoğan, "Bunlar anarşist. Sen nasıl olur da benim bir vatandaşıma yumruk sallarsın. Bunlarda edep, adap yok. Ben diyorum ki, gerçek yumruğu benim hemşehrilerim, Trabzonlu kardeşlerim, sandıkta bunlara vursun. İnşallah, Karadeniz'in dalgaları, çok daha farklı bir şekilde boğsun" şeklinde konuştu.
Erdoğan, şöyle konuştu: "Pensilvanya, CHP, MHP'yi kiraladı, BDP'yi de kiraladı, bir kısım medyayı da kiraladı. Onlarla birlikte bazı işveren çevrelerini de şantajlarla emir komutası altına aldı. Şimdi bizi yıpratmak için gayret içindeler. Fakat, diyorum ki, 'Bak, benim abdestimden, namazımdan şüphem yok. Sen, abdestinden şüphesi olanlarla uğraş. Ama sen, şu anda ülkenin milli güvenliğini tehdit eden çalışmalar içerisindesin. Başbakanı dinleyemezsin, Cumhurbaşkanını, Meclis Başkanı ve bakanları dinleyemezsin. Hiçbir hakim bununla ilgili bir karar veremez. Ama bunlar, maalesef casusluk örgütü olduğu için, bizi dinlemeye varıncaya kadar bu yollara başvurdular. Adeta, düşünebiliyor musunuz, ülkeyi yönetenlerin haremine giriyorlar. Bunu, bir tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. Ne yaparsanız yapın, elinizden ne gelirse gelsin, ininize gireceğiz, ininize. Eğer veya geç bunun şakası yok. Bu ülkeyi biz sokakta bulmadık, bu devleti sokakta bulmadık, gereği neyse onun hesabını soracağız."
Trabzon'un kahramanların, yiğitlerin, mert ve dürüst insanların, aynı zamanda da alimlerin şehri olduğunu, nice gönül insanları ile hocaları yetiştirdiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"1998'de, 28 Şubat'ın hemen ardından bu Pensilvanya'daki zat Mehmet Ali Birand'a konuşuyor. Çok enteresan. 28 Şubat darbesini var gücüyle destekliyor o zaman, Pensilvanya. 12 Eylül'ü de zaten desteklemişti. Mehmet Ali Birand'a ne diyor biliyor musunuz? 'Ben şu andaki Türkiye'yi çok iyi görüyorum' diyor. 'Benim hali hazırdaki Türkiye'den hiçbir şikayetim yok' diyor. Düşünebiliyor musunuz? Neler olmuş, adam diyor ki 'ben halden memnunum.' Başörtüsü yasaklanmış, imam hatiplerin orta kısımları, meslek liseleri kapatılmış, milletin kutsal değerleri ayaklar altına alınmış, insanlar işlerinden atılmış, kepenkler kapatılmış, ama Pensilvanya hayatından memnun. Hale bak.  Sadece memnun olmakla da kalmıyor, 28 Şubatçılara ödül veriyor. Ve o dönemin hükümetine, yani merhum Erbakan'ın ve ortağı Çiller ile birlikte 'beceremediniz, artık bırakın' diyor. 'Başörtüsü füruattır' diyor. Oflu kardeşlerim böyle hoca olur mu? Trabzonlu kardeşlerim böyle alim olur mu? İnsanların telefonlarını dinleyenden, kaydedenden, bunları yayınlayıp şantaj yapandan alim olur mu? İnsanların yatak odalarına kadar girenden, her işe burnunu sokandan alim olur mu?"
Şehirlerde rekor katılımlarla mitingler yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnanın bu mitingi Pensilvanya'daki zattan gizlemişlerdir. Çünkü tansiyonu fırlar. Onun için göstermemişlerdir yada 'montaj' demişlerdir. Onu kandırmak kolay. Ne olacak, cekedinin üzerinden tansiyon ölçüyorlar. Hapları verişleri bile bir değişik. Ama dün İstanbul'u gördüyse inanın dizlerinin bağı çözülmüştür. İnanın tir tir titreyip, 'yanlış yaptık' demeye başlamıştır. CHP'nin genel müdürü önceden güya solcuydu, sonra CHP genel müdürü olunca ulusalcı oldu, şimdilerde bozkurt işareti yapıyor. Herhalde MHP'li oldu. Artık çekinmiyor, doğrudan Pensilvanya'nın avukatlığına da başladı. Ergenekon'un avukatıydı, şimdi de yeni Ergenekon'un avukatı oldu. Birdenbire 180 derece döndü, çark etti. Pensilvanya'nın müridi oldu. Zaten kendisine 'çark Kemal' derler. Namı maruftur. Dün 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diye meydanlara çıkıyordu, bugün Pensilvanya'nın askeri oldu. Şimdi bir şey daha duydum; Türkçe Olimpiyatlarına katılacakmış. Katılsın. Yanına Tunceli milletvekillerini alsın öyle gitsin. Yanına üniversitelerde ikna odalarının ustası olan benim başörtülü bacılarıma, kızlarıma oralarda zulmeden vekilini alsın öyle gitsin. Silivri'den çıkan vekillerini de alsın, öyle gitsin. Hep birlikte Türkçe Olimpiyatlarına katılsınlar. 'Pensilvanya'nın askerleriyiz, hocam izindeyiz' diye orada da tezahürat yapsınlar. Yakışır, çarkçı Kemal'e bu yakışır."
MHP'nin de Pensilvanya'dan çok çektiğini, milletvekili adaylarının kasetlerini, onların ortaya döktüğünü ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti. "MHP'ye ahlaksızca saldırdılar. Ama bu MHP şimdi Pensilvanya'nın vagonu oldu, onun arkasına takıldı. O da yeni bir hezimete emin adımlarla ilerliyor. Ne yaparlarsa yapsınlar demokrasi mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, onlar küfretsinler, biz sabredeceğiz. Onlar hakaret etsinler, biz sabredeceğiz. Kardeşlerim, biz sizinle beraberiz. Biz gücümüzü sizden alıyoruz. Siz bizim yanımızda, arkamızda olduğunuz sürece, Allah'ın izniyle biz hele hele Kılıçdaroğlu gibi, Bahçeli gibi parti genel başkanları olduğu sürece Allah'ın izniyle AK Parti, bu yürüyüşüne devam edecektir." Kılıçdaroğlu'nun da "Rabia" işareti yapmayı öğrendiğini ancak içeriğini farklı doldurduğunu dile getiren Erdoğan, "Varsın farklı doldursun, daha sonra doğrusunu da öğrenecek. Çünkü bu taklitçidir, taklitçi" diye konuştu.
Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet vurgusu yapan Erdoğan, "Şırnak, Iğdır, Kars, Ağrı 10 yıl önce, 'burada havalimanı yapılacak' dense kim inanırdı? Kimse inanmazdı. Ama bunlar kendilerine bu hizmeti verenlere, verse de vermese de oyunu bizi yine de hizmeti götürüyoruz, götüreceğiz. Çünkü onlar şu partili, bu partili değil benim vatandaşım. Hakkari'ye... Bizim orada milletvekilimiz yok, ama biz orada havaalanı yapıyoruz. Hastaneler, okullar yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Yollar yapacağız, yapıyoruz. Niye orası Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarıdır. Ayrım yok. Biz buyuz" dedi.
Erdoğan, ''Bunların dersanelerinden yavrularınızı alın, kardeşlerim hiç çekinmeyin. Haftasonlarında cumartesi pazar "takviye kursları" adı altında Milli Eğitim Bakanlığımız ücretsiz olarak yavrularımıza eğitim-öğretim vereceğiz. Bunlar söğüşlediler. Bunların okullarından da çocuklarınızı alın. Devletin okulları bize yeter babalar, devletin okulları bize yeter. Dünyanın parasını alıyorlar, ondan sonra bir de napıyorlar, bir de kursa git. Yetti ya. Bunlar sülük gibi emdiler sülük ama sülük faziletli, sülük zararlı kanı emiyor, bunlar faydalı kanı emdiler'' diye konuştu.
"Biz milletimizin desteğiyle tuzakları bozacağız, geleceğe tehdit değil, şantaj değil milletin zaferini emanet bırakacağız" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunların tuzaklarına karşı bunların bilmediği bir şey var, milletimin de tuzağı var ama hepsinden öte Rabbimin tuzağı var. Mesele bu, bu mücadeleden vazgeçersek eğer boyun eğersek geleceğin hükümetlerine ne derler biliyor musunuz? 'Milletin değil bizim istikametimizde yürüyeceksiniz' derler. 'Milletin değil, bizim çıkarımız için çalışacaksınız, Türkiye'nin değil belli bir zümrenin, medyanın, belli işverenlerin kazancı için çalışacaksın' derler.  Eğer bu mücadeleden zaferle çıkmazsak, bu istiklal mücadelesini kazanmazsak, geleceğin hükümetlerine  şunu söyleyecekler, 'Sonun Ali Şükrü Bey gibi olur,  sonun Demokrat Parti gibi, sonun Turgut Özal gibi, sonun AK Parti gibi olur' diyecekler. İşte bizim mücadelemiz bu. Biz bu denilmesin,  bu tehdit gelecekte siyasete, hükümetlere yapılmasın diye dik duruyoruz, cesur duruyoruz. Biz, bizden sonrakilere  korkuyu, şantajı miras olarak bırakmak istemiyoruz. Bizden sonrakilerin kasetlerle montajlarla dublajlarla yıptarılmasını, tehdit edilmesini istemiyoruz. Bu ülkede vesayetlere son verdik, gelecek nesillerin vesayet altında kalmasını istemiyoruz. Çetelerle mafyayla biz mücadele ettik. Çetelerle mücadele ederek biz bu ülkede enerji kaybedilmesin istiyoruz."
Kadınlardan kapı kapı dolaşmalarını, bildiklerini bilmeyenlerle paylaşmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunların bir de abileri varmış, size geldiler mi? Ne yaptınız? İşte bizim abilerimiz de burada. Abiler, 5 gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bunlarda yalan çok. Bazı yerlerde ne yapıyorlar biliyor musunuz? Bizim müşahitlerimiz var ya onları arıyorlar. Bunlar sahtekar, 'AK Parti'nin genel merkezinden arıyoruz sizi, sizin sandıklarınız değişti, siz şuradasınız' gibi yalan yanlış şeyler söylüyorlar. Şeytanın aklına gelmeyen bunların aklına gelir. Çünkü bunlar müfteri herşeyi yaparlar onun için sakın bunlara aldanmayın, bu oyunlara gelmeyin. Biz miletin, ülkemizin, bayrağımızın çıkarlarını kutsal bir emanet olarak omzumuzda taşıyor, onu yere düşürmemenin mücadelesini veriyoruz . Evet, bu bir istikbal ve istiklal mücadelesidir. 'Bu bir istikbal mücadelesidir' derken bu mücadele Türkiye'nin geleceğini, istikbalini ve istiklalini belirleyecek bir mücadeledir. Şöyle bir karar vereceğiz, gelecekte Türkiye'yi ya kasetler, montajlar, tehditler, şantajlar yönetecek ya da Türkiye'yi siz yöneteceksiniz, çocuklarımız, millet yönetecek. Gelecekte Türkiye'yi ya şantaja boyun eğen, Pensilvanya iradelerini kiralayan CHP, MHP gibi partiler yönetecek ya da milletin partisi olan AK Parti yönetecek. Farkımız bu. Şimdi ne diyoruz ya vesayet ya siyaset. Olay bu. İşte 30 Mart'ta Türkiye'de vesayet bir kez daha kaybedecek inşallah siyaset kazanacak."
Alandakilere AK Parti'nin Türk bayrağını içeren reklamını beğenip beğenmediklerini soran Erdoğan, olumlu yanıt almasının ardından, "Yargı taktı ona kafayı, dedi ki 'Olmaz, böyle bir reklam yapamazsınız.' Bu bayrak, yeter ki CHP'de MHP'de böyle reklam yapsın ama onların aklına gelmedi. Onların aklında başka şey vardı. Biz de ne dedik, bu millet eğilmez, Türkiye yenilmez" diye konuştu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...