Tgrt Haber
13 Ocak 2014 06:42

Bozdağ, 'İki başlı yapının faydası yok'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 'HSYK'nın yurt dışıyla ilgili görevi yoktur. Uygulama göstermiştir ki iki başlı yapının faydası yoktur' dedi.

Bozdağ, 'İki başlı yapının faydası yok'
adalet bakanı, bekir bozdağ, hsyk, hsyk'nın yurt dışıyla ilgili görevi yoktur,

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakim ve savcıların yurt dışına görevlendirilmesinde yapılan değişikliğin yargıya müdahale anlamı taşımadığını belirterek uygulamanın iki başlı yapının faydası olmadığını gösterdiğini, yurt dışındaki görevlendirmelerin tek elden yürütülmesini sağlamaya dönük olduğunu söyledi. Bozdağ, TBMM Adalet Komisyonu'nda, HSYK ile ilgili yasa teklifinin hakim ve savcıların yurt dışına görevlendirilmesini düzenleyen 2. maddesi görüşülürken, konuyla ilgili bilgi verdi. Hakim ve savcıların ilk defa yurt dışına gönderilmesinin yüksek lisans amacıyla 2004 yılında, dil öğrenmek için 2005 yılında başlatıldığını belirten Bozdağ,  bugüne kadar 71 kişinin yurt dışına gönderildiğini bildirdi.  
Hakim ve savcıların yurt dışına gönderilmesi konusunda Dışişleri Bakanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde adalet müşaviri olarak görevlendirildiğini hatırlatan Bozdağ, bununla amacın hem hakim ve savcıların bilgi ve görgüsünü artırmak, dil öğrenmelerini sağlamak hem de Türkiye'nin yurt dışında olup bitenleri müşavirler kanalıyla doğru şekilde takip etmesini ve ülkeye yansıtmasını sağlamak olduğunu kaydetti. Bozdağ, Bakanlığın yurt dışına sınavla gönderdiğini hatırlatarak şunları kaydetti: "Bugüne kadarki uygulamada  objektif bir sınav yapılıyor, hiç dil bilmeyen kişiler değil, belli seviyede olan ve bunu başarı belgeleriyle ortaya koyan kişiler arasından seçiliyor. Sınavı başaranlar görüşlerine bakılmaksızın bugüne kadar yurt dışına gönderilmiş, bundan sonra da gönderilecektir. Esasında şu anda da Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında, bağlı ve ilgili kuruluşlarında, uluslararası kuruluş veya mahkemelerde ya da geçici yetki ve görevlendirmeyle başka kurum, kurul ve kuruluşlarda görev yapan hakim ve savcılar da Bakanlıkça görevlendirilmektedir. HSYK'nın yurt dışıyla ilgili görevi yoktur. Anayasa'da tanımlanan görevler arasında da böyle bir görevi yoktur. En son çıkan KHK kapsamında esasında Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin bir kısmı HSYK aktarılmıştır. Ancak uygulama göstermiştir ki iki başlı yapının faydası yoktur. Burada tekliği sağlamak, tek elden yurt dışındaki görevlendirmelerin yürütülmesini sağlamak için böyle bir teklifin verildiğini düşünüyoruz. Bakanlık olarak bunun doğru düzenleme olduğunu düşünüyoruz. Bunun yargıya müdahale anlamı taşımadığını hepinizin bilmesi lazım. Zira hakim ve savcıların sınav yapılırken iktidar kim olursa olsun Adalet Bakanlığının komisyonlardaki rolü ortadadır. Hiç kimse  o hakimleri, o dönemin iktidarını kastederek falanın hakimi diye adlandırmamıştır. Bundan sonra da olması mümkün değildir. Bu düzenleme ikiliği ortadan kaldırmaya dönük ve doğru elden yürümesini temine dönük düzenlemedir." Bozdağ, eski CMUK uyarınca Adalet Bakanlığının kamu davası açmak için cumhuriyet savcılarına emir verme yetkisi olduğunu ancak daha sonra yapılan düzenlemelerle yetkinin kaldırıldığını belirterek "Benim Adalet Bakanı olarak böyle bir emir verme yetkim yoktur. Böyle bir yetkim olsa bunu ülkemizin ve insanımızın yararına, hukukun gerekleri çerçevesinde kullanacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalı" dedi.  Adalet Bakanı olarak İstanbul Emniyet Müdürüne hiçbir talimat vermediğini ve vermesinin söz konusu olmadığını ifade eden Bozdağ, haber çıktığında tekzip ettiğini söyledi. Bozdağ, "Ankara'da olduğum bir vakitte, beni İstanbul'da gösterme maharetini gösterdiler. O yüzden ben o haberi tekzip ettim" diye konuştu. MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Bozdağ'ın verdiği bilgilerin doğru olmadığını savunarak kendisinin de 1988 yılında  yurt dışına gönderildiğini söyledi. Bal, teklifi eleştirirken, "Sayın Bakan bu düzenleme bu haliyle çıkarsa sokağa çıkamayacak  hale geleceksiniz, Meclis'e gelecek yüzünüz kalmaz, Allah'ın huzuruna gidecek yüzünüz de kalmaz. 'Yargıda paralel devlet, çete var, bunu düzeltmek için bunu yapıyorum' gerekçe olamaz. Size uluslararası  kumpas kurulmuşsa bunun çaresi yine hukuku işleterek ve hukuk içinde kalarak ne yapılacaksa yapmaktır. Düzenleme daha büyük felaketlere gebedir. MHP olarak sizi aklıselime davet ediyoruz" diye konuştu.   CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, "Yargıçların terfi etmelerini sağlayacak düzenlemenin sadece Bakan tarafından yapılması, yargı bağımsızlığı ile ilgili değil midir? Biz figüran mıyız" diye tepki gösterdi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de düzenlemeyle ilgili Yargıtay temsilcisinin görüşünün alınmasını istedi. Yargıtay Temsilcisi'nin teklifin 1, 11 ve 49. maddeyle  ilgili görüş bildireceklerini, 2. maddeyle ilgili görüş bildirmeyeceklerini söylemesine Köktürk, "Bu maddeler sizi ilgilendirmiyor mu" diyerek tepki gösterdi. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ise teklifle yurt dışında görevlendirmedeki değişiklikle Pensilvanya ile Dubai arasında bir tercih yapıldığını öne sürerek "Eskiden cemaat gönderiyordu şimdiye kadar dışarıya, demek ki bundan sonra AKP, bunları Dubai'ye gönderecek" dedi. Teklifin 2. maddesi  kabul edildi. Teklifin görüşmeleri sürüyor. Daha sonra söz alan Adalet Bakanı Bozdağ, CHP'li Levent Gök'ün 1 Ocak'ta Sincan Cezaevi'nde çocuk mahkumların dövüldüğü iddiasıyla ilgili açıklama yaptı.
Bozdağ, Sincan Cezaevi'nde çocuk mahkumların dövüldüğü iddiasıyla ilgili idari ve adli soruşturma başlattıklarını belirterek, "Cezaevlerinde bulunan gerek çocuklar olsun gerek gençler gerekse diğer yaşlardaki insanlar olsun hepsi bizim insanlarımız. Bize emanet. Milletimizin evlatları. Bunları korumak da devletimizin görevidir. Burada yanlış yapan birisi olduğu zaman bizim bu yanlışı himaye etmemiz asla mümkün değildir" dedi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesindeki Cezaevi Komisyonu'nun Başkanı Ayşe Türkmenoğlu'nun konuya ilişkin yaptığı açıklamadan bir bölüm okuyan Bozdağ, Türkmenoğlu'nun görüntüleri incelediğinde iddiaların doğru olmadığını gördüğünü açıklamasında belirttiğini vurguladı. Bozdağ, CHP'li Gök'ün arzu ederse görüntüleri izleyebileceğini anlatarak, şunları söyledi: "Bizzat bakanlık olarak biz idari soruşturma başlattık, ayrıca idari tahkikat da başlatıldı. Bunlar doğru olmayabilir de ama bizim elde ettiğimiz verilerle şu anda bakanlığın incelemeleri çerçevesinde bu yönde olan verilerdir. Cezaevlerinde bulunan gerek çocuklar olsun gerek gençler gerekse diğer yaşlardaki insanlar olsun hepsi bizim insanlarımız. Bize emanet. Milletimizin evlatları. Bunları korumak da devletimizin görevidir. Burada yanlış yapan birisi olduğu zaman bizim bu yanlışı himaye etmemiz asla mümkün değildir. Bunu tespit ettiğimizde gereğini mutlaka yaparız. Siz de takip edin. Bu konuda ben ayrıca bundan sonraki kısmının da takipçisi olacağım."
Bozdağ, Siemens firmasının Türkiye'de rüşvet verdiği iddialarıyla ilgili sorulara da yanıt verdi. Bakan Bozdağ, şunları ifade etti: "Siemens ile ilgili konuda bir şey ifade etmem lazım, ben Adalet Bakanıyım, soruşturmayı yürüten makam değilim. Soruşturmayı cumhuriyet savcılıkları yürütüyor. Bunlarla ilgili kararları da onlar veriyor. Cumhuriyet savcılarının takipsizlik kararları itiraza da tabi. İtiraz sonunda bir karar da veriliyor. Ama bu karar verilmiş olsa dahi yeni veriler, yeni durumlar ortaya çıktığı zaman yeniden soruşturmanın açılması, devamı mümkündür. Benim Adalet Bakanı olarak yapmam gerekip de yapmadığım zaman o zaman elbette ki 'bunu niye yapmadınız, niye eksik bıraktınız?' denebilir. Soruşturmaları yürüten yargıdaki savcılardır ve onların kararlarının niteliği ve kesinleşmesi bellidir. Bu da yeni deliller ortaya çıktığında anlaşılabilir." MHP'li Faruk Bal'ın hakim ve savcıların yurtdışına çıkışlarının yeni düzenleme ile Adalet Bakanı'nın kararına bağlanmasını eleştiren sözlerine de yanıt veren Bozdağ, "Hakim ve savcıların dış temsilciliklerde uluslararası mahkeme veya kuruluşlarda görevlendirilmesi zaten Adalet Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Bunun için de HSYK'nın iznine ihtiyaç yoktur" dedi. Görevlendirmenin tek elden yapılmasının doğru bir uygulama olduğuna işaret eden Bozdağ, bunun yargısal bir faaliyet değil, idari tasarruf olduğuna dikkati çekti. Bozdağ, "Biz burada yargıyı etkilemek, hakimleri, savcıları emrimizde göstermek, 'bizim dediğimizi yapsınlar' düşüncesi ile yapmıyoruz. Kesinlikle bununla bir irtibatı yoktur. Şu anda hakim, savcı adayları sınavla alınıyor. Bakanlık da bu sınavları bugüne kadar yaptı ama hiçbir dönemde 'bunlar bakanlığın hakimleri' denmedi. Hepsi bu milletin hakimleri, savcılarıdır. Bundan sonra da öyle olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. Konuşmaların ardından teklifin 3. maddesi kabul edilerek, diğer maddeler üzerindeki görüşmelere geçildi. Adalet Bakanı Bozdağ, "Biz de hata yaptık. Soruşturma veya kovuşturmanın muhatapları farklı olduğu zaman sesimizi gür çıkarmamız lazımdı. İdeolojik yapılanmadan herkes şikayetçi oldu. Yasayı koyduk, yürürlüğe girdi. Amacımız bir oy kullansın, Kurul'da her renk olsun, uzlaşma olsun istedik. Ama ortaya çıkan durum, bir mensubiyetten başka bir mensubiyete intikal oldu. Bir ideolojiden başka bir ideolojiye geçti" dedi. Bozdağ, TBMM Adalet Komisyonu'nda milletvekillerinin HSYK teklifiyle ilgili soru ve eleştirilerini yanıtladı. Muhalefet milletvekillerinin "Türkiye Adalet Akademisi'nde odanız var mı" sorusuna karşılık Bozdağ, Adalet Bakanlığı görevinin şerefli bir görev olduğunu, bunu layıkıyla taşımanın boynunun borcu olduğunu söyledi. Henüz bakanlığı tam tanıyamadığını, Adalet  Akademisi'ne gitme fırsatı bulamadığını ifade eden Bozdağ, bakanlık yetkililerinin orada odası olmadığını kendisine söylediklerini kaydetti. Milletvekillerinin zaman zaman Yüce Divan ile ilgili ifadeler kullandığını anlatan Bozdağ, bunları üzüntüyle karşıladığını vurguladı. Yasama faaliyeti yaptıklarını, bu yetkinin Meclis'e ait olduğunu belirten Bozdağ, şunları söyledi: "Kanun koymak ve değiştirmek TBMM'nin görevleri arasındadır. Teklifin görüşülmesi yasama yetkisi çerçevesindedir. Türkiye'nin tarihinde Meclis'ten çıkarılan kanundan dolayı Yüce Divan'da yargılanmış birini hatırlamıyorum. Biz doğru bir iş yapıyoruz. Doğru işleri de her yerde savunuruz. Eğer birileri Yüce Divan'da yargılama gibi bir şey yaparsa ona da açığız. Ondan da hiç korkumuz, çekincemiz yok. Yaptığımız işlerin hesabını çok rahat veririz. Bekir Bozdağ olarak hem halka hem Allah'a hem de mahkemelere veremeyecek hiçbir hesabım yok. Yüce Divan'a çıkmaktan da bir çekincem yok." MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Bozdağ'a aşırı yük ve yetki verildiğini dile getirerek, "Yapacağınız yanlışlarla elbette bakan sıfatıyla ve müşterek mesuliyetle bütün Bakanlar Kurulu olarak Yüce Divan'a gidebilirsiniz. Size bakan olarak değil, apoletlerine yıldız takılan orgeneral gibi yetki veriliyor. Galip gelirseniz partinizin mareşali, mağlup olursanız yaptıklarınızın hukuk devletinde karşılığı olacak" görüşünü savundu.  Bozdağ, Bal'ın bu sözlerine, "Kehanet olarak görüyorum. Olmamış olayları olacakmış gibi değerlendirip yorum yapmak bize yakışmaz. Biz ne yaparsak milletin gözü önünde yapacağız. Yanlış yaptığımıza dair bir şey olduğunda Meclis'in, partilerin, kamuoyunun denetim yetkisi var. Her türlü denetime açığız. Yaptıklarımızı görmeden değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum" değerlendirmesinde bulundu.  Bal, 2010 yılında TBMM Genel Kurulu'nda anayasa değişikliği yaparken yaptığı konuşmada bugün yaşananları isimlendirmeden tarif ettiğini, "inşallah 2-3 yıl sonra aynı sorunlar karşınıza çıkmaz" demesi üzerine Bozdağ, "Ben bir sene sonra yokum. Biliyorsunuz üç dönem var. Onun için çok rahatım. O zaman herkes benim hakkımda daha rahat karar verir" ifadesini kullandı. MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün "Anayasa değişikliği yaparken öve öve bitiremiyorsunuz. HSYK size, memlekete ne yapmış haberimiz yok. Allah rızası için bunu açıklayın, biz de öğrenelim" demesi üzerine Bozdağ, anayasa değişikliği ve kanun tasarısının görüşmeleri sırasında söylediklerini inanarak ifade ettiğini söyledi.  Türkiye'de yargının bağımsız ve tarafsız olmasını her Türk vatandaşı gibi kendisinin gönülden istediğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'de yargı her zaman tartışıldı, savcılarıyla tartışıldı. Dün baktığınızda başka savcılar vardı isimleri yukarıda, şimdi başkaları var. İsimler değişiyor ama tartışmalar değişmiyor. Geçmişte de oldu. Biz de hata yaptık. Soruşturma veya kovuşturmanın muhatapları farklı olduğunda sesimizi biraz daha gür çıkarmamız lazımdı. Bunu kendi adıma da bir eksiklik olduğunu söylüyorum. Keşke biraz daha Bekir Bozdağ olarak bu noktalarda, bugünden o gün daha gür sesle yapılanlar karşısında sesimizi çıkarsaydık diye kendi kendime söylüyorum. Bu yasayı çıkarırken o dönemde, üst Kurul'un yaptıkları birtakım sıkıntılar doğdu, tartışıldı, hakikaten ideolojik yapılanmadan herkes şikayetçi oldu. O dönemde biz yargı ideolojilerin esiri olmasın, bir grubun, mensubiyetin, inancın veya ideoloji ne olursa olsun. O düşünceyle getirdik. Getirdik yasayı koyduk, yürürlüğe girdi. Yasaya, herkesin bir oy kullanmasını koymuştuk. Amacımız da bir oy kullansın, herkes bu Kurul'da olsun, her renk olsun, ekipleşme olmasın, uzlaşma olsun. Bizim niyetimiz bu ama ortaya çıkan durum; bir mensubiyetten başka bir mensubiyete intikal oldu. Bir ideolojiden başka bir ideolojiye geçti. Biz bu yapıyı gördük. Dün bunu yaptık diye, 3 yıl önce yaptık diye bugün ısrar etmenin Türkiye'ye faydası yok. Burada toplantı ve karar yeter sayısında düzenleme var. Toplantı yeter sayısını artırıyoruz. Genel Kurul'da uzlaşmayı zorlayacak ve kim çoğunluk olursa olsun sonuçta uzlaşmanın olduğu bir yapı çıksın diye arzu ediyoruz. Bir tarafın çoğunluk oluşturup 'bizim dediğimiz olsun' noktasını ortadan kaldıran bir şey var. Toplantı yeter sayısı 17'ye çıkıyor. Onun ana nedeni de uzlaşmayı zorlayalım. O zaman eminim silme aynı yapı çıkmayacak, uzlaşarak çıkacaktır. "  Bozdağ, çağrısını yinelediğini belirterek, "Biz bu durumdan rahatsızız. Yasa  değişikliğiyle yapılabileceklerin asgari olduğunu biliyoruz. Bu değişikliklerin bu yapıyı tümden değiştirmeyeceğini de biliyoruz. Çünkü anayasanın koymuş olduğu sınırları aşmak mümkün değil. Anayasa uygun bir düzenleme yapılacaktır. Siyasi parti grupları anayasa değişikliğinde mutabakat ortaya koyarlarsa, belki bir araya gelip yeni bir çalışma yapılırsa, Türkiye için daha hayırlı olur. Bunu açık yüreklilikle söylüyorum" diye konuştu. CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, "17 Aralık'a kadar bunu anlamadınız, yanlış yaptınız" derken, MHP'li Celal Adan ise "Bu ideoloji kim? Bunu açıklamazsanız sıkıntıda kalırsınız" diye sordu. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise basın mensuplarının salondan çıkarılarak bakanın kendilerine bu ideoloji grubunun kim olduğu konusunda bilgi vermesini istedi. CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ise ayağa kalkarak, "Ben hiç konuşmadım, şimdi konuşmak istiyorum. Bugüne kadar olanların hesabını kim verecek? Şu anda zindanda bir sürü insan işkence içinde. Benim 4 yıl 4 ayımın hesabını kim verecek?" dedi. Batum da bunun üzerine, "Bekir Bozdağ verecek. 7 yılın hesabını da verecek" ifadesini kullandı. Tekrar söz alan MHP'li Celal Adan, millet iradesini gasbeden ideoloji grubunun ismini vereceksiniz. Kim bunlar, hangi ideoloji?" diye sordu. Adan'ın, bakanın bu ideolojinin kim olduğunu açıklaması konusundaki ısrarı üzerine AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, "Herkes kanaatini söyler ama kimseyi zorlayamazsınız" derken CHP'li Batum ise "Yasanın özü bu... Söyleyin" diyerek itiraz etti. Bakan Bozdağ ise "Ne söylediğimi burada herkesin çok iyi anladığını ben biliyorum. Malumun ilanına gerek yok" diye konuştu. Batum ise Bozdağ'ın sözlerine, "Hiç kimse anlamadı. Bir mensubiyetten, bir mensubiyete geçiyoruz. Ne yaptığımızı da söylemiyoruz. Yüce Divan'a  gideceksin" diyerek karşılık verdi. Bozdağ'ın, "Sen de kına yakacaksın" sözüne karşılık, Batum ise "4 yıl, 7 yıl yatanlardan sonra sen yakmışsın" ifadesini kullandı. Bozdağ, sözlerinin çarpıtılmamasını isteyerek, "Mahkeme kararlarında ben yanlış bir şey olduğunu söylemedim. Sakın ha... Benim söylediğim ortada, lütfen çarpıtmayın" dedi. TBMM Adalet Komisyonu'nda, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili yasa teklifinin 10 maddesi kabul edildi. Kabul edilen maddelere göre, Yargıtay Birinci Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı seçilebilmek için gerekli olan 4 yıllık Yargıtay üyeliği şartı 8 yıla çıkarılıyor. Yargıtay Daire Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili olabilmek için gereken üyelik süresi ise 3 yıldan 6 yıla yükseltiliyor. Meslekleriyle ilgili staj ve araştırma yapacak, kurs, eğitim ve öğrenim görecek, iç veya dış burstan yararlanan hakim ve savcılar, Adalet Bakanlığı tarafından yurtdışına gönderilecek.
HSYK'nın, Adalet Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatında, bağlı ve ilgili kuruluşlarında, uluslararası kuruluş veya mahkemelerde ya da geçici yetki veya görevlendirmeyle başka kurum, kurul veya kuruluşlarda görev yapanlar dışındaki hakim ve savcıları yutdışına gönderme yetkisi de kaldırılacak. HSYK'nın, yurtdışına gitmek için şahsi olarak özel burs sağlayan hakim ve savcılara aylıksız izin verme yetkisi olmayacak.  Hakim ve savcıların, dış temsilciliklerde, uluslararası mahkeme veya kuruluşlarda muvafakatleri alınarak görevlendirilmesi Adalet Bakanlığı tarafından yapılacak. Hakim ve savcıların hak ve ödevi olan meslek içi eğitimleri de bundan böyle HSYK yerine Türkiye Adalet Akademisi'nce yaptırılacak. Bu eğitimin usul ve esasları, HSYK'nın görüşü alınarak Türkiye Adalet Akademisi'nce hazırlanan yönetmelikte belirlenecek. Türkiye Adalet Akademisi'nde Genel Sekreterlik pozisyonu kaldırılacak. Adalet Akademisi Başkanlığı, başkan ile üç başkan yardımcısından oluşacak. Adalet Akademisi Başkanı ile başkan yardımcılarının seçiminde ayrı esaslar uygulanacak. Başkanlık için 3 adayı Türkiye Adalet Akademisi Yönetim Kurulu yerine Adalet Bakanı gösterecek. Başkan, yürürlükteki kanunda olduğu gibi Bakanlar Kurulu tarafından görevlendirilecek ya da atanacak. Yürürlükteki kanun uyarınca başkanla aynı kriterlerin geçerli olduğu başkan yardımcıları ise Adalet Bakanı tarafından görevlendirilecek ya da atanacak. Süresi biten başkan ve yardımcılarının 2 dönem daha göreve devam etme imkanı bir dönemle sınırlandırılacak. Türkiye Adalet Akademisi'nde kaldırılacak genel sekreterlik yerine çeşitli daire başkanlıkları kurularak hizmet birimleri oluşturulacak. Daire başkanlıklarına Adalet Bakanı tarafından atama yapılacak. AK Parti milletvekillerinin önergesi ile teklifte, Adalet Akademisi'nin yapısına ilişkin 10. madde de değişiklik yapıldı. Değişiklik ile Akademi Başkanlığına bağlı yeni hizmet birimleri oluşturuldu. Böylece mali hizmetlere ilişkin görevlerin insan kaynakları ile ilgili görevleri yerine getiren birimden ayrılarak, "Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı" tarafından yürütülmesi sağlandı. AK Parti'li milletvekillerinin önergeleriyle teklifteki iki madde metinden çıkarıldı.  
Buna göre, adalet komisyonlarındaki yetkiyi HSYK yerine Adalet Bakanlığı'na veren madde ile herhangi bir nedenle görevine gelemeyen hakimin yerine, HSYK'nın önceden belirlediği hakim veya mahkeme başkanının görevlendirme yapmasını düzenleyen madde metinden çıkarıldı. Bu konularda mevcut durum korundu. 

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...