Tgrt Haber
12 Ocak 2015 12:28

Çavuşoğlu, 'Hamas, İsrail devletini tanıyacaktı'

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 'Hamas'ı bir çözüm olduğu zaman bağımsız bir İsrail devletini tanıma noktasına dahi ikna etmiştik' dedi.

Çavuşoğlu, 'Hamas, İsrail devletini tanıyacaktı'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, hamas, israil,

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile Hamas arasındaki ilişkilerin ABD tarafından eleştirilmesine yönelik olarak, "Hamas’ın daha önceki ile şimdiki çizgisi arasında ne kadar fark var herkes görüyor. Buna en çok katkı sağlayan ülke Türkiye. Hamas'ı bir çözüm olduğu zaman bağımsız bir İsrail devletini tanıma noktasına dahi ikna etmiştik" dedi.
AA Editör Masası'na konuk olan Çavuşoğlu, Hamas liderinin Türkiye’ye ilk geldiğinde gösterilen tepkileri hatırlattı. Ancak daha sonra Türkiye’nin yapmak istediğinin ne olduğunun herkes tarafından anlaşıldığını dile getiren Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Türkiye Ortadoğu'daki barış için katkı sağlamak istiyor ve katkı sağlayacak herkesle diyalog kuruyor. Herkesi ikna etmeye çalışıyor. Hamas'ın daha önceki ile şimdiki çizgisi arasında ne kadar fark var herkes görüyor. Buna en çok katkı sağlayan ülke Türkiye. Bir çözüm olduğu zaman Hamas'ı bağımsız bir İsrail devletini tanıma noktasına dahi ikna etmiştik. Bizim Hamas ile olan diyaloğumuz aslında barış ve diyalog için önemlidir. Bunu anlamalarına rağmen hala 'Hamas liderinin Türkiye’ye gelmesine karşıyız' diyenleri anlamıyoruz, kusura bakmasınlar. Türkiye'ye gelen insanlar, kim olursa olsun, nereden gelirse gelsin uluslararası hukuk ve Türkiye kanunları üzerinden girerler, çıkarlar. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Dolayısıyla kimin gireceği, ne kadar kalacağı kanunlarla bellidir. Bir de uluslararası hukuk da var tabi. Dolayısıyla bu açıklamaları doğru bulmuyoruz. Türkiye'ye kimin gireceğine ilişkin kararları kanunlar verir. Üçüncü ülkelerin siyasetçilerinin karar vermemesi lazım. Hepimizin bu konuda dikkatli davranmamız lazım. Nezaket kuralları var. Buna da riayet etmemiz lazım. Başka bir ülkeye kim giriyor, kim çıkıyor, onlara biz karışmayız. Terör amaçlıysa giremez ama kanunlar çerçevesinde vizeyle mi vizesiz mi kimin girip çıkacağı bellidir. Buna da herkesin saygı göstermesi lazım."

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Filistin'de ulusal birlik hükümetinin kurulmasında da öncü bir rol oynadığını ifade etti. Bu hükümetin kurulmasını, bağımsız Filistin devletinin önemli bir sinyali olması nedeniyle İsrail'in istemediğini anlatan Çavuşoğlu, "Onun dışında Filistin'in birlik ve beraberliğine itiraz eden var mı? Varsa o zaman bizim Hamas ve El Fetih nezdinde yaptığımız çalışmalara karşı olabilir ama Filistin'in birliğini isteyen herkesin Hamas ile bu anlamdaki görüşmelerimize karşı çıkmaması lazım" ifadelerini kullandı.

Hamas'a karşı çıkanların bile, kalıcı barış ve çözüm için "Hamas'ın mutlaka masada olması lazım" dediklerini aktaran Çavuşoğlu, "O zaman Türkiye'nin Hamas ile bu anlamdaki diyaloğuna neden karşı çıkıyorsunuz. Zamanında ilişkilerimiz bozulmasaydı, Hamas da iki devletli bir çözüm durumunda İsrail devletini tanıyacaktı. Çözüm süreci maalesef aksadı gitti. Bizim söylemeye çalıştığımız oynadığımız yapıcı rol" dedi.

"Dünyada terörle mücadelede maalesef bir kararlılık yok"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa'da düzenlenen son terör saldırılarına ilişkin, "Dünyada terörle mücadelede maalesef bir kararlılık yok" dedi.

Bakan Çavuşoğlu, Fransa'da bir süpermarkete saldırı düzenleyen Amedy Coulibaly'nin eşi Hayat Boumedienne'nin 2 Ocak'ta Madrid üzerinden Türkiye'ye geldiğinin ve 8 Ocak'ta Suriye'ye geçtiğinin tespit edildiğini söyleyerek "2 Ocak'ta Madrid üzerinden Türkiye'ye gelmiş. Havaalanında görüntüleri var. Daha sonra beraberinde başka bir insanla Kadıköy'de bir otelde kalmış, sonra 8 Ocak'ta da Suriye'ye geçmiş. O da telefon kayıtlarından belli oluyor" dedi.

Yabancı savaşçılar konusunun Türkiye için ciddi bir mesele olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Daha Fransa sormadan, biz bu bilgeleri elde eder etmez paylaştık. 'Bakın aradığınız şahıs gelmiş, burada kalmış ve Suriye'ye kaçak bir şekilde geçmiş' dedik" ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, 911 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırının korunmasının, Türkiye'ye gelen her şahsın terör şüphesiyle tutulmasının ya da takip edilmesinin mümkün olmadığını ancak uyarı geldiğinde hemen gereğinin yapıldığını söyledi. Böylece bugüne kadar yaklaşık 7 bin 250 kişinin Türkiye'ye giriş yasağı listesine konulduğunu, bin 100'e yakın kişinin de yakalanıp sınır dışı edildiğini ifade eden Çavuşoğlu, sınır dışı edilenlerin belli bir süre sonra üçüncü ülkeler gibi farklı yollardan tekrar sınıra gelebildiğini ancak sınırda tespit edildiğini vurguladı.

Bu konu hakkında ilgili ülkelerdeki muhataplarıyla görüştüklerini belirten Çavuşoğlu, bazı suçlardan dolayı arananların tutuklandığı ancak bu kişilerin çoğunun yakından takip edildiği bilgisinin kendilerine verildiğini söyledi. Bakan Çavuşoğlu, bu kişilerin tam anlamıyla kontrol altında tutulamadığını, özellikle Schengen ülkelerinde giriş-çıkış için sadece pasaport göstermenin yeterli olduğunu ifade etti. 

Türkiye'nin, yabancı savaşçıların kaynağı olan ülkelerin birçoğuyla çok yakın işbirliği yaptığını ancak bu ülkelerin özellikle kendi sınırlarında kontrolü daha iyi sağlamaları gerektiğini ifade etti. Çavuşoğlu, bu konuda hassasiyetle çalışıldığını, ülke içinde de toplu taşımanın yapıldığı yerlerde ve sınır bölgelerinde tedbirlerin artırıldığını ancak mücadele edebilmek için işbirliğinin sıkılaştırılması ve söz konusu ülkelerin tedbirlerini artırması gerektiğinin altını çizdi.

Terörle mücadele 

Suriye ve Irak'ta teröristler arasında tercih yapılmaması gerektiğini sürekli söylediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, "Dünyada terörle mücadelede maalesef bir kararlılık yok. Terörün uluslararası alanda kabul edilmiş bir tanımı bile yok" diye konuştu. 

Çavuşoğlu, terörü tetikleyen unsurların değişik coğrafyalarda farklılık arz ettiğini, Nijerya, Somali ve Afrika'da da terör saldırılarının devam ettiğini ve bu ülkelerin iç çatışmaya kadar sürüklendiğini ifade ederek "Bizim verdiğimiz mesaj her zaman aynıdır, her zaman ilkelidir. Terör nereden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın, hangi iddiayla ya da inançla yola çıkarsa çıksın biz hepsine karşıyız ve hepsiyle de kararlı bir şekilde mücadele etmemiz gerekiyor. Bizim verdiğimiz mesaj budur" ifadesini kullandı.

Daha önce de terörü kınadıklarını ve lanetlediklerini belirten Çavuşoğlu, kendisine, Avrupa'daki ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamofobi ve her türlü ayrımcılığın terörü tetikleyip tetiklemediğine ilişkin soru geldiğini söyledi. İkisinin de birbirini tetiklediğini ifade eden Çavuşoğlu, şu anda Avrupa'da insanları, ülkeleri, toplumları ve Avrupa'nın değerlerini tehdit eden iki ana unsurun bulunduğunu, bunlardan birinin terör, diğerinin ise artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamofobi ve antisemitizm olduğunu kaydetti. İkisinin de hem insanları hem de Avrupa'yı birleştiren temel değerleri ortadan kaldırdığını vurgulayan Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği'nin bir daha çatışma yaşanmaması için kurulduğunu söyledi. Bu amacı tehdit eden gelişmeler olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bunlardan biri terör, biri bu ayrımcılık, nefret, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı. İkisiyle de mücadele etmemiz ve her zamankinden daha kararlı olmamız gerekiyor. Özellikle bölgemizde ve Avrupa'da bu akımlara karşı hepimizin birleşmesi lazım. İslam dünyası da Batı da Hristiyan dünyası da yani tüm insanlığın kararlı bir şekilde mücadele etmek için bir strateji etrafında birleşmesi lazım."

Bakan Çavuşoğlu, terör saldırısı olan her yerde, özellikle Suriye ve Irak'ta terör örgütlerine katılan ve bir kısmı Türkiye üzerinden geçen yabancı savaşçılardan dolayı incelemelerin ve bilgi paylaşımının yapıldığını ifade etti.

Son zamanlarda Avrupa ve Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada terör saldırılarının arttığını belirten Çavuşoğlu, İstanbul'da iki terör saldırısı düzenlendiğini hatırlattı. Saldırıda hayatını kaybeden iki polis için rahmet dileyen Çavuşoğlu, Suudi Arabistan ve Yemen'de de terör saldırıları düzenlendiğine işaret etti. 

Çavuşoğlu, Paris'te önce bir karikatür dergisine saldırı düzenlendiğini, daha sonra da bunun devamı niteliğinde saldırılar olduğunu ifade ederek "Terörden çok çekmiş bir ülke olarak, 30 yıldır yaklaşık 40 bin insanını kaybetmiş bir ülke olarak terörle etkili mücadele edilmediğine inanıyoruz. Terörün her türlüsünü kınadığımızı her zaman vurguluyoruz" dedi.

Almanya'da PEGIDA tehdidi

Bakan Çavuşoğlu, Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGIDA) hareketine ilişkin bir soru üzerine, "Almanya ve Avrupa'da ırkçılığın, yabancı düşmanlığının arttığını söyleyince oradaki dostlarımız alınıyor. Ama maalesef bu bir gerçek" dedi. 

Sadece PEGIDA'nın değil, birçok siyasi partinin de buna ön ayak olduğunu, son zamanlarda merkez partilerin bile o popülist, aşırı partilerin söylemlerine ve eylemlerine tevessül ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Bu, endişelerimizi maalesef haklı çıkarıyor. Yıllardır bu uyarıları yapıyorduk. Avrupa'da artan ırkçılık var, yabancı düşmanlığı var. Bunun değişik sebepleri olabilir. Ekonomik kriz, işsizlik, bir bakıyorsunuz göçmen. Göçmen sayısına baktığınızda, en çok Müslüman göçmen var. 'Bizim işimizi elimizden alan bunlardır' diye gazetelerde haberler çıktığı zaman ya da bazı radikal partiler bu söylemler içine girdiği zaman ister istemez halklar da etkileniyor. 'Bizim ekmeğimizi, işimizi elimizden alan göçmenler, Müslümanlar. Diğer taraftan maalesef retorik her yerde artıyor. Son zamanlarda Avrupa'da artan ırkçılık var. Geçenlerde bir Avrupalı bakan bana 'Avrupa'daki artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve islamofobiye karşı nasıl mücadele edebiliriz' diye sordu. Ben bunun içine antisemitizmi de koyuyorum. Çünkü antisemitizm her ne kadar yasalarla koruma altına alınsa da Avrupa'daki antisemitizmin ne kadar yüksek olduğunu siz de orada yaşayan arkadaşlarımız olarak biliyorsunuz. Ama hepsi insanlık suçudur. Dedim ki her şeyden önce sizlerin mensup olduğu sağda veya solda merkez partiler her zamankinden daha güçlü durabilmeli. Avrupa'nın değerlerini savunmada ve bu tür akımlara karşı mücadelede güçlü durabiliyor musunuz? Hayır, duramıyorsunuz. Sizin partiniz de yalpalıyor, halk tabiriyle söyleyeyim ve o yollara tevessül ediyor ve o oyları geri almaya çalışıyor. O yüzden sizinki bir taklit. O partiler ona inanmış, o yola çıkmış. Siz o yollarla o desteği geri alamazsınız ama Avrupa'nın değerlerini yok edersiniz. Buradaki esas sorun, merkezdeki siyasi partilerin ve siyasetçilerin daha da oy kaybederim diye bu konuda zayıf durması. Belki bugün oy kaybedebilirsin, meclisteki veya Avrupa Parlamentosu'nda sandalye sayın azalabilir ama Avrupa halklarının geleceğini kurtarırsın. Maalesef tüm bu sebeplerden dolayı Avrupa'da islamofobi, ırkçılık, ayrımcılık ve nefret artmaktadır ve geleceğimizi tehdit etmektedir."

"DEAŞ'ın, sadece Suriye ve Irak için değil, herkes için tehdit olduğunu tüm dünya anladı"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, DEAŞ'la mücadelede herkesin samimi olduğuna inandığını söyleyerek, "DEAŞ'ın, sadece Suriye ve Irak için değil, herkes için tehdit olduğunu tüm dünya anladı" dedi.

Paralel yapının, bulunduğu her yerde Türkiye’yi karalamak, küçük düşürmek ve Türkiye'ye zarar vermek için tüm imkanlarını seferber ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Paralel yapı, Ermeni meselesinde bile Türkiye'nin aleyhine çalışıyor. 2015 olayları (Ermeni olaylarının 100. yıl dönümü), diğer olaylar... Türkiye’nin aleyhine ne kadar unsur varsa onlarla işbirliğine giriyorlar" değerlendirmesinde bulundu. 

Rusya'nın Suriye'de muhalefet ve rejimle temasları konusuna değinen Çavuşoğlu, "Moskova'nın muhalefeti bir araya getirmesi, toplantı yapması önemli, biz bunu önemsiyoruz. Kendileriyle ve muhalefetle de görüşme halindeyiz. Bu anlamda çaba sarf eden her ülkenin girişimlerine destek oluruz. İran da yapsa, Rusya da yapsa, Batı ülkeleri de yapsa destek oluruz" dedi. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 1 Aralık'taki Türkiye ziyareti sırasında konunun ayrıntılı bir biçimde ale alındığını anımsatan Çavuşoğlu, Suriye Ulusal Konseyi'nin (SUK) 114 ülke tarafından desteklendiğini ve meşru kabul edildiğini söyledi. Esed'in yerini alacak muhalefetin güçlü ve birlik içinde olması gerektiğini ve buna katkıda bulunan her çabayı Türkiye'nin de destekleyeceğini kaydeden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:  

"Putin'in illa Esed kalsın demediğini, ancak sonrasında ne olacağına dair endişe duyduğunu gördük. Biz de detaylı olarak anlattık, herkesi kapsayan bir yönetim olsun, neticede Suriye halkına güvenildiği zaman ve herkesi kapsayan bir yönetim olduğu zaman işler yoluna girebilir. DEAŞ'la mücadelede birlikte çalışalım önerisini cumhurbaşkanımız açıkça yaptı."

IŞİD'le mücadele 

Çavuşoğlu, DEAŞ'la mücadelede herkesin samimi olduğuna inandığını söyleyerek,  "DEAŞ'ın, sadece Suriye ve Irak için değil, herkes için tehdit olduğunu tüm dünya anladı. DEAŞ'la mücadelede Körfez ülkeleri de, Türkiye de, Rusya da, İran da samimi" dedi. 

DEAŞ'la mücadelede herkesin farklı kaygıları olabileceğini ifade eden Çavuşoğlu, "Kimisi rejime karşı tehdit olarak görebilir, kimisi mezhepçi bakabilir, ama Batı da DEAŞ'ın ne kadar tehdit olduğunu görüyor" değerlendirmesinde bulundu. Yabancı savaşçılar konusunun önemli olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, Suriye'de kaos devam ettikçe ülkede radikalleşmenin her zaman olacağını, radikal unsurların güçleneceğini ve bunun sadece bir din olgusu olmadığını vurguladı. Ukrayna'daki gelişmelerden örnek veren Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Ukrayna'ya bakınca bugün doğusunda 35 bin yabancı savaşçı var. Çatışma varsa başka bölgelerdeki çatışmalara da bakıyoruz. Yabancı savaşçılar hangi dinden olursa olsun, hemen oraya gidiyor çatışmaya başlıyor. DEAŞ'ın içinde de Müslüman olmayan unsurlar var. Yabancı savaşçılar da o ülkeleri tehdit ediyor. Döndükten sonra ne olacak, endişe bu."

DEAŞ'ın kendisini bir İslam devleti olarak kabul ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti: 

"Biz, bunlar insan bile olmaz diyoruz. Bunlar, İslam'ı temsil edemez, devlet de değildir diyoruz. DEAŞ'la mücadelede bir samimiyet, arzu var ama problem, kararlılık ve kapsamlı strateji yok. Bir terör örgütü istemiyorsunuz fakat nasıl mücadele edelim, kim mücadele edecek, hava saldırıları DEAŞ'ı durdurabilir mi, 'hayır'. Kara operasyonu lazım mı, bazıları 'evet' diyor, bazıları 'evet ama biz yapmayız' diyor, bazıları 'gerek yok' diyor. Biz de başından beri nasıl mücadele edilmesi gerektiğine dair düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Kararlılık ve kapsamlı strateji yok, o nedenle de hala gücünü koruyor." 

Paralel yapıyla mücadele 

Paralel yapıyla mücadele konusunda ise Çavuşoğlu, "Paralel yapı, Ermeni meselesinde bile Türkiye'nin aleyhine çalışıyor. 2015 olayları, diğer olaylar... Türkiye’nin aleyhine ne kadar unsur varsa onlarla işbirliğine giriyorlar" dedi.

Paralel yapının, bulunduğu her yerde Türkiye'yi karalamak, küçük düşürmek ve Türkiye'ye zarar vermek için tüm imkanlarını seferber ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, şunları söyledi: 

"Bu kişiler 'biz Türküz' diyor ama bu ülkeyi zayıflatmak için her türlü şeyi yapıyor. TUSKON ve diğerleri, Afrika'ya gidiyorlar, Türkiye aleyhinde propaganda yapıyorlar, Avrupa'da Türkiye karşıtı makale yazdırma gayreti içindeler. ABD'de Türkiye aleyhinde karar aldırmak için yoğun çaba sarf ediyorlar. İşte 'Türkiye terörü destekliyor'... O gün işte ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü'ne sordukları soruya bakın. Arzularını aslında soruyorlar ama cevabını aldılar, gönüllerinden geçen bu."

Paralel yapının her yerde çalıştığını ve çok para harcadıklarını söyleyen Çavuşoğlu, "Bunları biliyoruz, her yerde çalışmalar yapıyorlar. Senatolar, Kongre üyeleri, belediye başkanları, yerel yöneticiler....Çok para harcıyorlar, yani o paralar nereden geliyor bilmiyorum. Artık onun değerlendirmesi size ait ama bu kadar parayı nasıl harcadıklarını görüyoruz" dedi. Paralel yapının Ermeni meselesinde bile Türkiye aleyhinde çalıştıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye aleyhine ne kadar unsur varsa onlarla işbirliği yapıldığını kaydetti. Çavuşoğlu, Türk halkının, bugüne kadar yapılanların hangi amaçla niçin yapıldığını da artık gördüğünü ifade ederek, şöyle devam etti: 

"Biz de gelenlere anlatıyoruz, tüyleri diken diken oluyor. Özellikle kendi ülkelerinde bu yapının olduğunu bilen ya da kendi ülkelerinde bu yapıyı görenler, bize 'neden böyle oldu' diye soruyorlar. Bunları anlatınca tüyleri diken diken oluyor, 'bizim de tedbir almamız lazım o zaman' diyorlar. Bu işe bakış farklıydı. Sanki Türkiye'de bir çekişme, yolsuzluk operasyonuyla ilgili bir şey olduğunu .... ama yavaş yavaş olayın sıcaklığından sonra merak etmeye başladılar: Bu kimdir, ne yapmaya çalışıyor, ne oluyor, eskiden birlik içindeydi bu grup AK Parti ile şimdi ne oldu? Normal insanlar bunu soruyor ve cevap bulmaya çalışıyor. Bunların foyası artık ortaya çıktı, biz de çalışmalarımızı yapıyoruz, biz de gerekli çalışmaları yapıyoruz. Ülkemizin menfaatini korumamız lazım, ülkemize zarar vermeye çalışan tüm unsurları, ister Ermeni diasporası olsun, ister başka unsurlar olsun, isterse paralel yapı olsun, biz bu ülkenin menfaatlerini korumak zorundayız."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...