Tgrt Haber
18 Ocak 2014 07:50

'İnsanlığın vicdanına seslenmeye devam edeceğiz'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cenevre-2 Konferansı’nın başarılı olması için ellerinden gelen her türlü desteği vereceklerini söyledi.

'İnsanlığın vicdanına seslenmeye devam edeceğiz'
dışişleri bakanı, ahmet davutoğlu, cenevre-2 konferansı, davutoğlu, her türlü desteği vereceğiz,

Harran Konteyner Kent’te düzenlenen “Suriye'ye Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları Toplantısı” sona erdi. Katılımcılar, toplantının ardından değerlendirmede bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 3 yıldır Suriye'de büyük bir insanlık trajedisi yaşandığını ve uluslararası toplumun bunu dindirecek adımlar atamadığını söyledi. Harran'da 100 binin üzerinde mülteci ağırlayan komşu ülkeler bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, Cenevre toplantısının hemen öncesinde böyle bir toplantıyı mülteci kampında yapıyor olmanın başlı başına bir çağrı niteliği taşıdığını vurguladı.  
Herkesin ulusal çıkarları farklı olsa da insani konular olduğunda bu çıkarların ve görüş ayrılıklarının ortadan kalkması gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, bugün daha dün doğmuş bir çocuk gördüklerini ve bu çocuklara sahip çıkmak gerektiğini ifade etti. Suriye'nin üzerine çöken karanlığa artık dur demek gerektiğini kaydeden Davutoğlu, yaklaşık 9 milyon Suriyelinin evini kaybetmiş durumda olduğuna ve BM bu çağrılara kulak tıkamışken, küçük siyasi hesaplar içine girmişken bu sorunları aşmanın zor olduğuna vurgu yaptı. Komşu ülkeler toplantısının devamını önce Ürdün'de sonra da Irak'ta yapacaklarını ifade eden Davutoğlu, "Herkes kulağını tıkasa da biz her toplantıda haykırmaya ve insanlığın vicdanına seslenmeye devam edeceğiz" diye konuştu. Bir gazetecinin, İstanbul’da Suriye muhalefetinin yaptığı toplantıya ilişkin sorusu üzerine Davutoğlu, konuya ilişkin olarak yoğun bir diplomatik trafiğin sürdüğünü söyledi. Suriye rejiminin, hem Cenevre-2’ye katılacağını açıklayıp hem de yeni şartlar öne sürmesinin fiilen orada olsalar bile toplantıya katılmayacakları anlamına geldiğini ifade eden Davutoğlu, rejimin bir taraftan da insafsızca yöntemleri devam ettirmesinin Suriye muhalefetinde bir haklı tepki doğurduğunu belirtti. Toplantı gündeminin esasının Cenevre-1’de alınan tam yetkiye sahip ve eli kana bulaşmamış olanlardan oluşan bir geçiş yönetimi kurmak kararları olduğunu hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: “Zaten şu anda içerideki terör tehdidiyle Suriye muhalefeti savaşıyor. Suriye rejimi ise aksine teröre destek veriyor. Rejim ve Muallim’in (Suriye Dışişleri Bakanı) açıklamaları samimiyse öncelikle bu toplantıya gündemi belli olacak şekilde katılmak esastır. O da bir geçiş yönetimi kurulmasıdır. Suriye muhalefeti de tek bir çatı altında toplantıya katılmalı. Bunun için yoğun bir çaba sarf ediliyor. Fakat ümit ederiz ki haklı talepleri bir an önce karşılanır. Cenevre-2 Konferansı’nın başarılı olması için elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Fakat uluslararası toplum da bilmelidir ki bir toplantıyla bu mesele tam anlamıyla çözüme kavuşturulmaz.” Bu yıl uluslararası toplum tarafından verilen yardım sözlerinin sorulması üzerine, Suriye içindeki ve dışındaki mülteciler için 2,4 milyar dolarlık bir insani yardım sözü verildiğini belirten Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres de bu sene bu miktarın belli bir ölçüde büyümesinin beklendiğini ifade etti. Guterres, krizin boyutu nedeniyle hiçbir yardımın yetmeyecek gibi göründüğünü vurguladı. Türkiye tarafından 2 milyar dolara yakın bir bütçe ayrıldığının söylendiğini aktaran Guterres, uluslararası toplumdan da çok daha büyük bir yardım beklediklerini kaydetti. Davutoğlu da böyle bir trajediye ne kadar sessiz kalınırsa kalınsın, kendilerinin her gün her saat bu trajediyi hatırlatmakla yükümlü olduklarını dile getirdi. Uluslararası toplumun performansına bakıldığında ümitli olmanın zor olduğunu belirten Davutoğlu, bu savaşın esasına dönük kimyasal silahlar konusu dışında henüz tek bir karar alınmadığına işaret etti. Bakan Davutoğlu, “Ümit ederiz bu kez buradan yaptığımız çağrı karşılık bulur. En azından açlıktan kırılan bölgelere insani yardım ulaşır, küçük hesaplar bırakılır ve bu vicdani sese kulak verilir” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de Suriye’de akan kanın durması için sağlanacak tüm katkılara açık olmak gerektiğini kaydetti. İran ile yaptıkları tüm görüşmelerde hep bunun için devreye girmeleri talebinde bulunduklarını söyleyen Davutoğlu, bu meselenin sadece doğrudan mülteci alan ülkelerin meselesi olmadığını anlattı. Bütün ülkelerin devrede olması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, nasıl bir mekanizmayla çözülebileceği konusunda ise sorumluluğun, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) sorumluluğunda olduğunu hatırlattı. "Biz elimizden geleni yapmakta yükümlüyüz ve yaptık" diyen Davutoğlu ancak nihayetinde meselenin çözümünde BMGK’nin üzerine düşeni yapmasının önemine dikkati çekti. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ise tüm tarafların siyasi çözümü benimsediğine dikkati çekti. Askeri  müdahale olamayacağı konusunda da mutabık olduklarını ifade eden Zebari, "Çatışmanın askerileştirilmesi maalesef Suriye ile yetinmeyip tüm bölge ülkelerini de çatışmanın ortasına sürüklemiş ve istikrarı bozmuştur” dedi.
Zebari, Suriye’deki durumun artık sadece o ülkeyle sınırlı kalmayacağının ortaya çıktığının altını çizerek, krizin Suriye topraklarından bütün bölgeye sirayet edeceğini söyledi. Hoşyar Zebari, şöyle devam etti: “Biz tabi ki de Cenevre’deki görüşmelerden bir sihirli değnek çıkmasını beklemiyoruz ama başka da bir çözüm varmış gibi görünmüyor. Suriye muhalefetine bir çağrıda bulunuyoruz; Hiçbir şart öne sürmeksizin Cenevre-2 şansını yakalayın. Başka türlü bu konferans gerçekleşemez. Geçici çözümler, geçiş hükümetinin kurulması, ara çözümlerin çeşitlendirilmesi Cenevre-2 masasının etrafında gerçekleştirilecektir. Dolayısıyla umut ettiklerimizle yapabileceklerimizin arasında farklar olduğunu biliyoruz. Şundan da emin olun ki gerçekçi çözümler üretilmezse bu kriz daha uzun yıllar sürebilir. Çatışmanın beraberinde gelen bir başka kriz daha var, o da aşırıcılık ve mezhepçilik. Bölgedeki her ülke bunlardan zarar görecektir eğer bir çözüm imkanı doğmazsa. Özellikle komşu ülkeler arasında bir dayanışma tesis edilmeli ki ön cephede bulunan bizler olarak hem Suriyelilere yardım etmeye devam etmeli hem de bu krizin ülkemize sirayet etmesine engel olmalıyız. Çünkü, bu ateş düştüğü yeri yakmakla yetinmeyecek, tüm diğer ülkelere de yayılacak.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...