'Kampanya CHP'nin ayarlarını da bozuyor'

Bakan Kurtulmuş, Medya Derneği üyeleri ve çeşitli medya kuruluşlarının temsilcileri ve yazarlarıyla iftarda bir araya geldi.

Burada konuşan Kurtulmuş, AK Parti'nin seçim çalışmalarında her geçen gün ileriye gittiğini söyledi.

Kampanya sürecinde önemli gördüğü hususlara değinen Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bunlardan bir tanesi muhalefet aday ve partilerinin Türkiye'yi yeniden eski parlamenter sisteme geri döndürme çabasıdır. 'Eğer iktidar olursak, parlamentoda çoğunluğu sağlarsak tekrar eski sisteme geri döneceğiz’ diyorlar. Bunu gerçekten anlamanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Türkiye siyaseti hayatında, sadece çok partili siyasi hayatımızda değil, Tanzimat, Meşrutiyet, 1. Meclis ve tek parti dönemi ve sonraki dönemlerin tamamında Türkiye siyaseti hiçbir zaman geriye gitmemiştir. Muhalefetin bu çabasının beyhude ve anlamsız ve kendi seçim faaliyetlerine de hiçbir katkı sunmayacağını görüyorum. Türkiye için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir fantezi olsun diye geçilmiş bir sistem değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş, daha doğrusu eski sistemin yüklerinden kurtulma, Türkiye’nin daha hızlı hareket edeceği bir karar mekanizmasına kavuşması, bir yönetim modeline kavuşması zarurettir."

Bakan Kurtulmuş, Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçmesinden bu yana çok ağır bedeller ödediğini vurguladı. Güneş Motel ile 28 Şubat'ta milletvekillerinin istifa ederek yeni bir partiye geçmesini örnek veren Kurtulmuş, CHP’den 15 milletvekilinin istifa ederek İYİ Parti'ye geçmesini eski Türkiye alışkanlığı olarak niteledi.

"Çok açıktır ki millet kazanmıştır"

Türkiye'nin ANAP ve AK Parti döneminin uzun hükümetlerine rağmen çok partili siyasi hayata geçtiği günden bu yana hükümet ortalamasının 19 ay olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Yönetimde nasıl istikrarsızlıkların ortaya çıktığını biliyoruz. Yönetim zafiyetlerinin ortadan kaldırılması, istikrarlı bir karar mekanizmasının oluşabilmesi için yönetim sisteminde bir değişikliğe ihtiyaç vardı. En temel sebeplerden birisi buydu. Cumhurbaşkanı adayına dahi kapalı kapılar ardında birtakım locaların, birtakım elinde silah tutan etkili çevrelerin karar vereceği bir Türkiye'den cumhurbaşkanının doğrudan milletin oylarıyla seçildiği Cumhurbaşkanlığı seçimine geldik. Şimdi 2018'de bir adım daha atıyoruz. Doğrudan doğruya partilerin değil halkın aday gösterebileceği bir Cumhurbaşkanlığı seçimi oluyor. Bu süre içerisinde 'kim kazandı' sorusunun cevabını sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden bile söylemek mümkündür. Çok açıktır ki millet kazanmıştır. Millet istikametinde siyaset yapan iradeler kazanmıştır. Millete rağmen ‘milleti biz istediğimiz gibi yönetiriz' diyenler kaybetmiştir." şeklinde konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, birbiriyle iki ortak sözü olmayan partilerin bir araya gelerek Erdoğan karşıtlığı üzerinden kampanya yürütüyor olmasını çelişki olarak niteleyerek, "İnsanlar karşıtlıklar üzerinden kendilerini tanımlamazlar, ne oldukları üzerinden tanımlarlar. Diyelim ki X partisinin cumhurbaşkanı adayı konuşuyor; ‘Kardeşim ne istiyorsun, ne getireceksin?', 'Erdoğan gitsin de ne geliyorsa gelsin' diyor. Bu, Erdoğan karşıtlığı Türkiye'ye hayır getirmez, Türkiye siyasetine de olumlu bir katkıda bulunmaz. Milletimiz bu anlamsız, siyaseten hiçbir söz söylemeyen bu karşıtlık üzerinden geliştirilen propagandayı da dikkate almayacaktır." ifadelerini kullandı.

Seçim sürecinde önemli olan bir hususun da yapanlarla yaptırmak istemeyenler arasında geçen mücadele olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bir tarafta Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AK Parti ve Erdoğan şimdiye kadar yapılanları anlatıp referans vererek yapılacak olan yeni şeyleri anlatmaya gayret ediyor. Diğer taraftan da iktidara geldiklerinde yaptırmayacak olduklarını söyleyen bir kampanya yürütüyorlar. Birisi 'Otomobil yaptırmayacağız' diyor. Tamam da senin feriştahın bu memlekette otomobil yaptırmadı. 1940'lı yıllarda Türkiye uçağını yapacakken aynı kafa, aynı zihniyet Nuri Demirağ'a uçak yaptırmadı. 1961'de Devrim arabalarını Türkiye yapacakken, belki onu yapmış olsaydı bugün hiç abartısız söylüyorum, dünya çapında arabalarımızın olması mümkünken onlara müsaade edilmedi. 1978'de Türk Uçak Sanayi Anonim Şirketi'nin (TUSAŞ) İtalyanlarla yapacağı savaş uçağı anlaşması çok az bilinir. Bir masanın etrafında İtalyanlar oturdu, bizim taraf oturacakken karanlık odadan bir telefon geldi 'Sakın ha o anlaşmayı yapmayın' Eğer Türkiye 1978'lerde uçaklarını yapmış olsaydı bugün kendi yerli uçak sanayisinde çok önemli bir merhale katetmiş olacak ve rekabet etmiş olacaktı."

"Her alanda Türkiye büyük atılım yapıyor"

24 Haziran'da gerçekleştirilecek seçimin Türkiye için yeni bir başlangıç olacağını vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye son yıllarda önemli bir atılım içerisinde ama henüz dünyanın süper liginde değil. Futbol tavrıyla konuşursak play-off oynuyoruz. Play-off'ta biz dünyanın süper ligine çıkmak için, yani ilk 10 ekonomiden birisi olmak, dünyada sözleriyle ve görüşleriyle Türkiye'nin itibarını ve gücünü arttıracak bir yapıya kavuşmak için önümüzde birkaç yıl, güçlü siyasi ve ekonomik istikrarı sürdürebileceğimiz bir süreye ihtiyaç var." dedi.

Bakan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Her alanda Türkiye büyük atılım yapıyor. İşte insansız hava araçları, onu da beğenmeyenler var. İnsansız hava araçlarından da memnun olmayanlar var. Türkiye biliyorsunuz çelik endüstrisinde çok iyi bir noktada ama tank motoru yapamadığımız için daha ileriye gidemiyoruz. Burada o işi aşmamız gerekiyor. Türkiye'nin yüksek teknolojilerde kendi üretimini yapabilecek bir seviyeye gelmesi lazım. Bunun için birkaç yıla ihtiyacımız var. Böylece birileri Türkiye'yi aşağı doğru bastırmaya gayret ederken bizler de Türkiye'yi play-off'ta yukarıya çıkarıp, süper lige taşımak için kararlı bir şekilde mücadele ediyoruz."

"Bu seçimler hayati bir süreç"

Türkiye'nin geldiği noktada uluslararası alandaki duruşunun da son derece önemli olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Belli bir noktaya gelmiştir. Örnek olsun diye söylüyorum; Gazze katliamının yapıldığı gün Londra'daydık. Cumhurbaşkanımız hemen ilgili arkadaşları topladı, müzakere yapıldı, bir eylem planı çıkarıldı ve Allah'a çok şükür üç gün içerisinde İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri burada bir araya geldik. Son derece başarılı, son derece dikkatli hazırlanmış ve son derece güçlü bir siyasi metin olarak bir karar imzalandı. Burada bulunan arkadaşlarımız şöyle bir 10 yıl öncesine giderse böyle bir karar metninin 10 yıl önce İİT tarafından imzalanabilmesi hayal dahi edilemezdi. Bu, Türkiye'nin kararlılığı, Allah razı olsun, Cumhurbaşkanımızın kararlılığı sayesinde ortaya çıkmıştır. Büyük bir kazanımdır. 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek dünyaya, bir şekilde egemenlere meydan okumak, onun üzerinden söz söylemek önemli bir iştir. Ama şunu da unutmayın. Bugün 11 bin dolarlar seviyesine gelmiş olan bir Türkiye'den bahsediyoruz. Eğer 3 bin dolar seviyesinde bir Türkiye olarak 'Dünya 5'ten büyüktür' deseydik bunun çok fazla etkisi olmazdı. Şimdi bunun bir etkisi var. Allah nasip eder bu istikrar kararlı bir şekilde sürdürülür ve Türkiye 20-25 bin dolar kişisel milli gelirler seviyesine çıkarsa ondan sonra 'Dünya 5'ten büyüktür' sözünün karşılığı olacak ve bunun sonuçlarını almaya başlayacağız. Onun için bu seçimlerin hayati bir değer süreç olduğunu düşünüyoruz."

Kurtulmuş, "AK Parti'nin Türkiye siyasetindeki önemli hususiyetlerinden biri reformcu ve kapsayıcı bir siyasi parti olmasıdır. AK Parti, 24 Haziran'dan sonra reformlara kaldığı yerden devam edecek. Olağanüstü Hal'in vermiş olduğu bütün bu Türkiye'nin üzerindeki ağır yükleri daha da hafifletmiş olarak reform istikametinde inşallah devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.

"Kılıçdaroğlu, adaylarından rolü geri almaya çalışıyor"

Bakan Kurtulmuş, bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Millet Bahçeleri" ve diğer bazı projelerin kendi projeleri arasında olduğu yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

"Böyle bir projeleri varsa bunu seçim beyannamelerinde ifade ederlerdi. CHP’nin seçim beyannamesi ve kampanyasında ‘Nasılsa bu millet bize iktidarı vermez’ şeklinde bir mahcubiyeti seziyorum. ‘Zaten biz yapacaktık’, yapsaydın, söyleseydin. Buna mani olan bir şey yok. İlk birkaç gün Sayın Kılıçdaroğlu susmayı tercih etti ki, adayları biraz öne çıksın. Fakat anladığım kadarıyla adayları biraz fazla öne çıktı. Onun için tekrar Kılıçdaroğlu, adaylarından rolü geri almaya çalışıyor. En son söylediği vecizesi de ‘İnce’nin oyları çok arttı. Yüzde 28-30 civarına çıktı.’ Anlaşılan kampanya CHP’nin ayarlarını da bozuyor. Herhalde Sayın Kılıçdaroğlu, bir taraftan 'Yüzde 65-70’lere çıkacağız' diyordu. Herhalde o zaman düşündükleri aday başka birisiydi. Sayın İnce’nin yüzde 28’lere çıkıyor olmasından rahatsız ki, yüzde 50 artı 1 gerektiğini unutmuş. Zaten seçimi kazanamayacağını şimdiden söylüyor. Kampanya CHP seçmenini konsolide etmek ve CHP içerisinde belki ortaya çıkacak ihtilafları kontrol etmek üzerine yürütülen bir kampanya gibi görünüyor."

Programa Medya Derneği Başkanı Ekrem Kızıltaş, Başkan Yardımcısı Nuh Albayrak, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar ve çeşitli medya kuruluşlarından yönetici ve yazarlar katıldı.