Tgrt Haber
07 Mart 2014 18:53

Siyasilerden dinlemelere sert tepki

Bakanlar ve siyasi parti temsilcileri, 509 bin 516 kişinin dinlendiğinin belirlenmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Siyasilerden dinlemelere sert tepki
yasa dışı dinlemelere tepkiler, telekulak skandalı, siyasilerden tepkiler, dinlemele tepkiler,

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, dinlemelere ilişkin, "Gerçekten çok büyük bir tehdit. Milli güvenliği tehdit eden bir sorunla karşı karşıyayız. Hakikaten Türkiye böyle büyük bir çeteyle ve örgütle mücadele etmek durumunda. Bundan dolayı Milli Güvenlik Kurulu'nda almış olduğumuz karar ve yapılan açıklamada hakikaten ülkemizin milli güvenliğini bu yapının ciddi manada tehdit ettiğini göstermektedir" diye konuştu. Sayının çok yüksek olduğunu belirten İşler, ilginç olanın, dinlemelerin tamamının hakim kararıyla yapılması olduğunu söyledi.
Mahkeme kararıyla dinleme sayısının 509 bine ulaşmasının nasıl bir örgütlü yapıyla karşı karşıya bulunulduğunu göstermesi bakımından son derece manidar olduğunu bildiren İşler, "Bildiğiniz gibi biz son yaptığımız yasal düzenlemeyle artık 3 hakimin ortak karar alması şartını getirdik. Böylece keyfi dinlemeler de önlenmiş olacak" dedi.
İşler, açıklamalarında bu yapıyla mücadele edeceklerini defalarca ifade ettiklerini vurgulayarak, "İnşallah bu yapıyla mücadelemizi şu an güçlü bir şekilde sürdürüyoruz. 30 Mart'tan sonra da zaten daha güçlü bir şekilde bu mücadeleyi halkımızdan aldığımız destekle de inşallah devam ettireceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, mahkemelerin çok sorumsuzca karar verdiğini, mahkemelerden gerekçelendirilmemiş fazla delillendirilmemiş şekilde kararlar istendiğini ve onların da karar verdiğini belirterek, "Benim kendi kanaatim özellikle bu dinlemeler son 3 yıl içerisinde yoğunlaşmış, son 3 yıl içinde dinlemelerin bu verilen sayının da üzerinde olabileceğini tahmin ediyorum. Bazı bilgilerim var o konuda çünkü" dedi.
Son zamanlarda bu kurumda epeyce sorunların olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Başbakan Yardımcısı Atalay, "Zaten biz de hep şundan toplum olarak hepimiz şikayetçiyiz, yani bu adli dinlemelerin sayısının çok farklı olduğu. Geçenlerde hatırlarsanız, İstanbul’da yine bir şey oldu, bir ismi de tuhaf, tuhaf dosyalar oluşturarak, uydurma dosyalar, işte ‘Selam’ gibi vesaire örgüt isimleri koyarak, dinleme kararları alınmış, yüzlerce kişinin, sonra bunlar binlere ulaşıyor falan. Tabi bunun hepsi TİB’in sayısı içinde" dedi.
Bu kapsamda bütün dosyaların ele alındığını, değerlendirildiğini, hem adliyelerde hem emniyette ve TİB’de neler yapıldığını iyice tespit ettiklerini vurgulayan Atalay, "Bunların hepsi açığa çıkacak ve burada sorumlular bunun hesabını verecek. Ben doğrusu TİB’in açıkladığı bu sayı benim için hiç sürpriz olmadı. Yani bunun ötesine de gidebilir bu sayılar. Ve doğrusu bugün çıkan yasayı çok önemli görüyorum. Bundan önce sulh ceza hakimi, tek hakim dinleme ile ilgili savcının getirdiği talebi karara bağlıyordu hatta eğer gecikme olacaksa, savcı kendisi dinleme kararını veriyordu. Şimdi biz çok önemli bir düzenleme yaptık. Artık dinleme kararları ağır ceza mahkemesinde ve ittifakla verilecek. Yani 3 hakimle verilecek ve bu dinleme kararları öyle kolay verilemeyecek. Bu konuda atılan bu adımın bundan sonra bu konuyu düzene sokacağına inanıyorum” diye konuştu.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan da "Bu rakamlar doğru rakamlar. Vatandaşlarımız Türkiye'de ne kadar kişinin dinlendiğini görmüş oldu. Yanlış rakamlar değil. Yani Anadolu Ajansı'nın vermiş olduğu rakamlar doğru" dedi.
Elvan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu tabii ki ülkemizin bir ayıbı. Bunu ifade etmem gerekiyor ama bununla ilgi olarak biliyorsunuz hem Başbakanlık Teftiş Kurulumuz hem de Devlet Denetleme Kurulu ve diğer ilgili kurumların çalışmaları devam ediyor. Müfettişler, gerekli incelemeyi yapıyorlar. Hatta HSYK'nın bu yönde bir açıklaması oldu. Bununla ilgili onların da bir çalışma yapacağı fark edildi. Dolayısıyla bu konular detaylı olarak araştırılacak. Ama şunu ifade edeyim. Bu kadar yüksek rakamlar, yani yılda 200-250 bin kişinin dinlenmesinin doğru olduğunu düşünmüyorum. Çok daha yüksek rakamların olduğunu düşünüyorum."
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, soruşturmayla ilgili, "Tabi dinlemelerin çok olması fevkalade üzücü. Hukuk devleti bakımından bence bu kadar dinleme yapılması, gerekçesi ne olursa olsun izahı mümkün olmayan bir husustur" dedi. Bozdağ, şöyle konuştu:
"Biz Ceza Muhakemesi Kanunu'nu (CMK) değiştirirken Türkiye'de hukuk soruşturmasında yeni bir usulü getirdik. O da delilden şüpheliye, delilden sanığa giden bir yol olsun. Bizim usulümüz olsun istedik. İnsanlar bir suçla suçlanıyorlarsa mutlaka somut deliller üzerinden olsun, usul de öyle gitsin, işlesin en son şüpheli olan kişinin ifadesine başvurulsun veya en son yapılacak işlemler nelerse onlar işin en sonunda deliller toplandıktan sonra yapılsın istedik. Dinlemelerle ilgili de bir düzen kurduk. Bu düzeni kurarken esasında açıklamalar gösteriyor ki dinlemeler keyfilikten çıksın. Hukuk içinde olsun ama son çare olarak uygulansın. Yani bir suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe olacak. Hiçbir delil bulamamış olacak. Son çare mahkeme karar vererek bunu yapsın. Biz böyle bir düzen kurduk ama ortaya çıkan son kayıtlar, haberler, bu açıklamalar gösteriyor ki yasa koyucunun ancak istisnai olarak sadece belli suçlar için son çare olarak öngördüğü dinleme olayının neredeyse o katalogda yer alan suçların tamamı için ilk uygulanan işlem olduğunu görüyoruz."  Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, bu yapılanmanın Türkiye'nin kurumlarından temizlenmesi gerektiğini belirterek, "Ne kadar tehlikeli boyutta olduğunu hergün çıkan belgelerle görüyoruz. Dinlemişler, kaydetmişler, sonra da delilleri oradan almışlar, silmişler ve de öyle bırakmışlar, gitmişler. Maalesef Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bu" dedi.
"Yargının içine giriyorlar, yargıyı başkalarına şantaj olarak kullanıyorlar, polisin içinde yapılanıyorlar. Bunu insanların, siyasetçilerin ve halkın üzerinde bir baskı olarak kullanmaya çalışıyorlar. TÜBİTAK'ın içine giriyorlar, buradaki bilimi ve tüm araştırmayı, teknolojiyi yine insanları dinlemekte, hatta devleti dinlemekte yine iş adamlarını dinleyerek, iş adamlarının üzerinde şantaj ve baskı unsuru olarak kullanıyorlar. TİB'in içine girmişler, aynı şekilde TİB'de insanların iletişim güvenliğini sağlamak iken görevi, bizzat kendileri herkesi dinlemişler. Dolayısıyla bu tehlikeli yapılanmanın vahametini bir kere daha ortaya koyuyor."
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, iletişimin güvenliğinden sorumlu bir kurumun bir şekilde örgütün eline geçmiş olması ve yarım milyon insanın özel konuşmalarının dinlenmesinin, dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük siyasi skandallardan birisi olduğunu kaydetti.
İslam, "Doğru olmamasını temenni ederim ama eğer doğruysa iletişimin güvenliğinden sorumlu bir kurumun bir şekilde örgütün eline geçmiş olması ve yarım milyon insanın özel konuşmalarının dinlenmesi, zannediyorum dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük siyasi skandallardan biridir. Dolayısıyla çok önemli ve vahimdir" diye konuştu. İslam, aralık ayından bu yana içinde bulundukları durum ve mücadele etmeye çalıştıkları antidemokratik girişimin, uzun zaman önce planlandığının anlaşıldığını ifade etti.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, iki yılda 509 bin kişiye ulaşan yasadışı dinleme olaylarını büyük bir şaşkınlıkla izlediklerini belirterek, bu ülkenin Başbakanının, bakanının, milletvekilinin dinlenmesinin, ajanlık ve vatana ihanet suçlamalarıyla değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Zeybekci, "Hakikaten 509 bin kişinin dinlenmesinin altında hiçbir gerekçe olamaz. Hiçbir hukuki zemini olamaz. Normal bir şey olduğunu söylemek veya bununla ilgili bir gerekçe uydurmaya çalışmak, herhangi bir hukuki gerekçe bulmaya çalışmak tabiat kurallarını zorlamak demektir. Aklı zorlamak demektir" ifadelerini kullandı.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, dünyada nüfusu 76 milyon dolayındaki ülkeler ile Türkiye'deki dinlemelerin karşılaştırılması gerektiğini belirterek, "Bunu vatandaşın vicdanına bırakıyorum. Bu sayı, makul bir sayı değil. Bizde bir ölçü kaçmış. Dolayısıyla bu ölçü inşallah önümüzdeki dönemde rayına oturur diye düşünüyoruz" ifadesini kullandı.
Her adımda demokrasi çıtasını yükseltmek istediklerini vurgulayan Yılmaz, bu dinlemelerin birçoğunun istihbarat amaçlı, kimisinin de suç örgütü kapsamında yapıldığını söyledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bu dinlemeleri yapanların hukuk önünde mutlaka hesap vermeleri gerektiğini söyledi.
Demokrasilerde ülkeyi kimin yöneteceğinin millet tarafından belirlendiğini aktaran Çelik, "Halk; idarecilerini, yöneticilerini, ülkeyi idare edecek olan partileri ve siyasi görüşleri iktidara getiriyor. Tüm bu çalışmalar 'onlar idare etsinler' diye yapılıyor. Şu anda da bir seçim atmosferindeyiz. Eğer seçimi gereksiz kılacaksa, demokrasiyi anlamsız kılacaksa, milleti anlamsız kılacak bir yapılanmalar varsa bu, sistemi de tartışır hale getirir" dedi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Bu iş artık tadını kaçırdı. Yani biz iş peşindeyiz, hizmet peşindeyiz. Birileri de dinleme ve tuzak peşinde ama o tuzakların da dinlemelerin de herhangi bir şeyi olmayacak. Toplum onların bu tuzaklarına kendilerini düşürecek" diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, da milletten aldıkları yetkiyi kullanmaya çalışanlara müsaade etmeyeceklerini aktararak, şunları kaydetti:
"Üzüm yemek isteyen varsa gelsin beraberce üzüm yiyelim ama bağcı dövmek isteyen varsa biz buna müsaade etmeyeceğiz. Böyle bir toplumsal paranoya olmaz ve her 100 kişiden 1 tanesinin dinlendiği topluma dünyanın hiç bir yerinde rastlanmaz. Bunları dinleyin ne yapacaksınız? Başka ülkede mi kullanacaksınız? Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji Bakanı'nı 2,5 yıl bir 'terör örgütüne mensuptur' diye diye dinleyip benim aldığım bilgileri başkasıyla mı paylaşacaksınız? Bu yalnızca Taner'in, Ahmet'in, Mehmet'in bilgisi değil o zaman casusluğa giriyor bu. Böyle bir şey kabul edilemez arkadaşlar. Soruyorum, hangi gerekçeyle ve nasıl o terör örgütüne üye olunuyor?  Benim bilgim yok ve şimdi burada hesabını soruyorum. Yalnızca 'o örgüte üye oldu' diyerek resmi bir karar çıkartıp da hukukilik sağlanmış olmaz. Bu hukukun üstünlüğü de olmaz. Hukukun tam tersi adaletsizliğe doğru götüren bir yapıya gelirsiniz. Hukukçular, siyasetçiler, yasama ve yürütme organlarının temsilcileri kaos oluşturmak için uğraşmazlar. Bütün bu saydığım insanlar ve yapılar ancak bulundukları görevi layıkıyla yapmak üzere bulunurlar."
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu,  dinlemelerin çok büyük ahlaksızlığın ötesinde bir casusluk olduğunu kaydetti.Devletin bazı sırlarının bulunduğuna değinen Eroğlu, şöyle konuştu:
"Biz konuşurken bazı devlet sırlarını paylaşıyoruz. Bunları dinlemek aynı zamanda casusluktur. Devlet bunun hesabını sorar, hükümetimiz sorar. Dolayısıyla bunun hesabını kesinlikle sorarız. Hiç kimsenin buna hakkı yok. Kimse kusura bakmasın. Bir takım paralel devlet kurma hayaliyle bunlara teşebbüs etmek son derece yanlıştır. Onlar gereken cezayı muhakkak görecektir. Zaten deşifre oldular. Bundan sonra artık böyle bir şey olamaz. Herkesin yatak odasına kadar dinleyip, özel, kendisine has konuları dahi dinlemek, bunları şantaj maksadıyla sunmak, montaj kasetler yaparak, bunları sunmak en büyük vatan ihanetlerinden birisidir diye düşünüyorum."  
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda (TİB) yürütülen soruşturma çerçevesinde son iki yılda 509 bin 516 kişinin dinlenmesine şaşırdığını belirterek, bunun, muazzam bir rakam olduğunu söyledi.
Dinlenen kişi sayısını "muazzam" olarak nitelendiren Şentop, bu sayıya çok şaşırdığını, bu kadar fazla olabileceğini tahmin etmediğini kaydetti.
Şentop, çıkardıkları yeni kanunla, dinlemeleri biraz daha zorlaştırdıklarını anımsatarak, kanunda dinleme yoluyla suçlu takibinin olmadığını ifade etti. Şentop, başka deliller yoksa, elde edilemiyorsa o zaman dinleme yoluna gidildiğini ancak bunun da istisna olduğunu belirtti. 


Polis ve savcıya, teknik takip ve dinlemenin daha kolay geldiğini ifade eden Şentop, "Bir sene içinde kimi dinlersen bir şey çıkar, bir söz, bir laf... Başka deliller üzerinden de suç ve suçlu takibi yapılması lazım. Dinleme istisnai bir yol. Ama polisin de savcıların da kolayına geliyor, hazır oturup, masa başında. Bir sene dinlersin, bir sene içinde bir şey çıkarsa çıkar. Buradaki, kanunla verilen yetkinin suistimali, kötüye kullanılması" diye konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin,  2 yılda 509 bin 516 kişinin dinlendiğinin belirlenmesine ilişkin "Türkiye’de devlet içerisinde devlet olarak ikinci bir devlet yapısı oluşturmaya çalışan odaklarca yapılmışsa bu, çok daha üzüntü vericidir.Çünkü hiçbir devlet kendisine devlet içerisinde rakip bir devlet kurulmasına izin vermez ve buna müsaade de etmez"
Hiçkimsenin artık telefonla konuştuğunda dinlenmediğinden emin olmadığını dile getiren Şahin, "Bunu kimler yapmışsa, nasıl yapmışsa, hangi amaçla yapmışsa, bunun tespit edilerek, faillerinin yakalanarak kamuoyunun ve kamu vicdanının rahatlatılması ihtiyacının olduğu düşüncesindeyim" diye konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dinlemelere  ilişkin, "Türkiye’nin üzerinde odaklanması gereken çok vahim meselelerden birisidir bu. Yani Türkiye'de 2 yıl içinde 509 bin kişinin mahkeme kararıyla dinlenmiş olması son derece vahim bir durumdur.Bu bize şunu hatırlatıyor, Stalin zamanında Rusya'da herkes dinleniyordu. Herkes KGB'nin çemberi altındaydı. McCarthy döneminde Amerika'da herkes dinleniyor, fişleniyordu. Maalesef öyle anlaşılıyor ki birileri Türkiye’de korku imparatorluğu oluşturmak istiyor. Bu haberler çıktıkça da vatandaşlarımız şöyle bir haleti ruhiye içerisine girecekler; ‘Eyvah, hepimizi dinlemişler, hepimiz dinleniyormuşuz'. Bir korku atmosferi oluşturulmak isteniyor. Bu, Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülüktür.  " dedi.           AK Parti Kadın Kolları Genel Başkan Yardımcısı Sevde Bayazıt Kaçar, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığında (TİB) yürütülen soruşturma çerçevesinde 2 yılda 509 bin 516 kişinin dinlendiğinin belirlenmesine ilişkin, "Bizi iyi dinlesinler, iyi anlasınlar. Bizi de iyi anlatsınlar, yanlış ve yalan anlatmasınlar" dedi.  Eski TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, iki yılda yaklaşık 510 bin kişinin dinlenmesine ilişkin, "Bu gerçekse rezalet. Ama TİB'in böyle bir imkanı, donanımı var" dedi. 

Komisyonun hazırladığı raporda, "topluma mal olmuş insanları ilgilendiren dinlemelerin yüzde 99'unun kamu imkanlarını elinde bulunduran kurumların suistimalleriyle yapıldığı" yönünde muhalefet şerhleri bulunduğunu belirten Aksünger, şunları söyledi:
"Bu ne demektir? TİB, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Emniyet İstihbarat, MİT gibi kurumlar olduğunu açık açık ortaya koymuştuk. Bu kadar kişinin telefonu dinlenebilir mi? Dinlenebilir. Biz denetim yapılması gerektiğini söyledik. 'Bu denetimler yapılmazsa çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkacaktır' dedik. Bunlar devletin kurumunun içerisinde  dinleme yapanların suistimalinden kaynaklanan dinlemelerdir. Yasal olmayan, bir mahkeme kararına tabi olmayan dinlemelerdir bunların hepsi. Bir yılda 250 bin kişiyle ilgilidinleme talebi mi olurmuş. Böyle mantıksız bir iş olur mu?"
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün,  Anadolu Ajansı'nın haberinin doğru olması durumunda yarım milyondan fazla kişinin, değişik sebeplerle dinlendiğinin gözüktüğünü belirten Üstün, "Demokratik bir ülkede, bu rakamın çok çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu dinlemelerin önemli bir kısmının mahkeme kararı olmadan olabileceği söylenmekte ki bu çok daha vahim bir iddiadır. Mahkeme kararı olmadan birilerinin dinleme yapmış olması, tam bir skandal olur" diye konuştu.
"Türkiye'de çok şikayet edilen bir konunun AA tarafından gündeme getirilmesi ve bu haberin doğru olması durumunda, yeniden belki bir sistem kurmak icap edecektir" diyen Üstün, şöyle devam etti:
"Çünkü yasa dışı dinlemelerden herkes muzdarip. Hatta bazı yasal kılıf altında gayri hukuki dinlemeler de yapılmış. Yasaya belki uygun ama hukuka uygun değil. Birtakım uydurma gerekçelerle dinleme kararı alınmış, bunların da hukuki olmadığı kanaatindeyim. Bu açıdan 'tam bir skandal' diyebiliriz bu duruma ama bekleyip görmek lazım."
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise partisince Diyarbakır'ın Lice ilçesinde düzenlenen mitinge katıldıktan sonra seçim otobüsünde AA muhabirine yaptığı açıklamada,  dinlemelerin tespit edilebilen rakamlar olduğunu, araştırma komisyonunun ulaşabildiği rakamların açıklandığını kaydetti.
Gerçek sayının bunun 3-4 katı olduğunu düşündüklerini bildiren Demirtaş, şöyle konuştu:
"Gayriresmi, hukuk dışı, kurumlararası birbirinden habersiz dinlemeler tüm bunlar bir araya getirildiğinde rakam bunun 3-4 katıdır. Bu süre zarfında 2 milyon kişinin dinlendiğini düşünüyoruz. Türkiye'de neredeyse dinlenmeyen kalmamış durumda. Dinleme o kadar ahlaksızca, alçakça seviyelere inmiş ki artık insanların mahremine, yatak odalarına, evine, barkına, iş yerine tecavüze varıncaya kadar dinleme, izleme olayları yaşanıyor. Bütün bunların kalıcı bir şekilde tedbirinin alınabilmesi gerekiyor."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...