Tgrt Haber
Ramazan Vuslat
Ramazan Vuslat
01 Mart 2022 09:43 - Güncelleme : 01 Mart 2022 09:53

Tansu Çiller: 28 Şubat’ta ailemle tehdit edildim, MGK FETÖ ile uğraşmadı

28 Şubat döneminde Başbakan Yardımcısı olan Tansu Çiller yaşadıklarını anlattı. O dönemde darbe projesinin hedefinin Refah Partisi olduğunu ancak DYP’nin de fiili hedef olduğunu söyleyen Çiller, “Hükümetten ayrılmam için ailemle tehdit edildim. ‘Ailenizden şu gider, bu gider’ dediler. İki evladım ve eşim üzerinden tehdit edildim" ifadelerini kullandı. O dönemde yapılan MGK toplantısında FETÖ'nün de konuşulduğunu söyleyen Çiller, kurulun tehlikenin farkında olmalarına rağmen koalisyonla uğraşmayı tercih ettiğini söyledi.

Tansu Çiller: 28 Şubat’ta ailemle tehdit edildim, MGK FETÖ ile uğraşmadı

Demokrasinin kara günlerinden biri olan 28 Şubat postmodern darbesini o dönemin tanıklarından olan eski Başbakan Tansu Çiller yaşadıklarını anlattı. 28 Şubat sürecinde Başbakan Yardımcısı olan Çiller, darbeye giden süreçten aldığı tehditlere, Batı Çalışma Grubu’ndan DYP’nin parçalanmasına ve 28 Şubat MGK’sında yaşananlara kadar tarihi açıklamalarda bulundu.

Yeni Şafak gazetesine konuşan o dönemin en önemli isimlerinden olan Çiller’in anlattıklarından satır başları;

“REFAHYOL” DEDİK DARBE SÜRECİ BAŞLADI"

28 Şubat’ı anlamak için önce 1995 seçimlerine ve dönemin Meclis’ine bakmak lazım. Seçimden Refah Partisi 158 vekille birinci, Doğru Yol Partisi 135 vekille ikinci, seçime Büyük Birlik Partisi ile birlikte giren Anavatan Partisi ise 132 milletvekili ile üçüncü çıktı. Milletin verdiği mesaja göre birinci ve ikinci partinin hükümeti kurması gerekiyordu. Ama biz, ilk olarak geleneksel olan bir merkez sağ hükümeti kurmak istedik. Millete söz vermiştik gereğini yaparak ANAYOL’U denemek istedik. Vekil sayımız fazla olmasına rağmen başbakanlığı Anavatan’a verdim. Ancak azınlık hükümeti olduk, kısa sürede de düşürüldük. Yeni hükümet arayışları başlayınca “Geçerli olan milletin dediğidir. Birinci ve ikinci parti olarak REFAHYOL hükümetini kuracağız” dedim. Biz bu yola girince bu darbe projesi ortaya konuldu.

ÇOCUKLARIM VE EŞİMLE TEHDİT ETTİLER

Darbe projesinin hedefi Refah Partisi idi ancak Doğru Yol Partisi de fiili hedef oldu. Refah Partisi ile koalisyon kurmamamız için baskılar yapıldı. 28 Şubat’a gelmeden önce de hükümetten ayrılmam için tehditler aldım. Bize sadece “Partiniz parçalanır” demediler. “Böyle giderseniz eğer ailenizden şu gider, bu gider” dediler. O zaman “İpim cebimde! Ne yapacaksanız bana yapın” dedim. İki evladım ve eşim üzerinden tehdit edildim. Bunlar demokrasiyle bağdaşır şeyler değildi.

“ORDU MENSUPLARINI FİŞLEDİLER”

Batı Çalışma Grubu’nu (BÇG) ilk ordudaki bazı askerlerden duyduğunu kaydeden Çiller, bunu hükümetin çözmesini istediğini ancak konuyu Demirel’in askeri kanada verdiğini belirtti: Ben başbakanlığım dönemimde terörle mücadelede başarılar elde ettiğim için asker içinde beni kendisine yakın görenler vardı. Batı Çalışma Grubu’nu ilk bu asker arkadaşlardan duydum. Ordu içinde bir çalışma grubu kurulduğunu, birtakım askerlerin camilere, imam hatip okullarına ve yurtlara gönderildiğini, burada fişleme yaptıklarını duydum. “Bu çok ciddi bir olay, demokrasiyle bağdaşmaz. Bu atlanacak bir şey değil, kanıt lazım. Bunu demokrasi süreci içinde halledelim. Önce İçişleri Bakanlığı’na, sonra Başbakan’a götürelim” dedim. Emniyet istihbarattan arkadaşlarla da konuştum, onlar da bunları teyit etti. Sonra bu Onbaşı Sarımsak adında birinin eliyle ortaya çıkarıldı. Ama bu aslında bilinçli bir harekattı.

DEMİREL KONUYU ASKERE TAŞIDI

Olay ortaya çıktıktan sonra Erbakan’la bu konuyu istişare ettik. Erbakan’a “Bu işe hükümet el koymalıdır. Cumhurbaşkanı’na götürmek doğru olmaz” dedim. Cumhurbaşkanı’nın bunu askeri kanata aktaracağını biliyordum. Erbakan ise bizim atacağımız bir adımın toplumu böleceğini belirterek konuyu Sayın Demirel’e götürdü. Ama Cumhurbaşkanı tahmin ettiğim gibi bunu askeri kanada verdi. Askeri kanat da bunu yapanları araştırmak ve önlemek yerine bunu ortaya çıkaranları adeta cezalandırma süreci başlattı. Netice itibariyle bu projeyi tasfiye ettik. Ama demokrasi tarihinin bir ayıbı olarak hala hatırlanmakta.

“YAZIN BAKALIM”

Tansu Çiller, 28 Şubat 1997’deki MGK’da Demirel’in, bürokratların seçilmiş siyasilere hakimiyet kurmasına müsaade ettiğini anlattı: 28 Şubat 1997’de gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sadece sözle değil, vücut diliyle idare edilen bir toplantıydı. Erbakan’a kelimelerle olmasa, vücut hareketleriyle saygısızlık yapıldı. Milletin seçtiği değil, atanan kadronun hakimiyetiyle devam etti. Cumhurbaşkanımız da o bürokratik grubun siyasilere karşı çıkışlarına müsaade etti. “Ne varsa burada konuşsunlar” şeklinde bir yaklaşım sergiledi. Toplantı sertleşti ve daha sonra “Yazın bakalım”, “Yazılsın bakalım” şeklinde üsluba dönüşmeye başladı. Ama biz “Yazın bakalım” dedikleri şeyleri karara çevirecek imzayı atmadık.

KOMUTANLARI EMEKLİ EDELİM

MGK’dan çıkıp önceki darbe süreçlerini yaşamış tecrübeli arkadaşlarımı topladım. Ne yapacağımızı tartıştık. Bütün Kuvvet Komutanlarını ve Jandarma Genel Komutanı’nı derhal emekli etmemiz gerektiği kararını aldık. Bunu Sayın Erbakan’a teklif ettim. Ancak Erbakan uzlaşarak bu işin içinden çıkmamız gerektiği görüşündeydi. Erbakan, “Cumhurbaşkanı bunu imzalamaz” dedi, haklıydı. “Seçime gidelim” dedim. “Bu Meclis’ten seçim kararı çıkmaz” dedi. “Çıkmasın, millet görür” dedim. Nitekim bir sonuç alamadık.

O MGK’DA FETÖ DE KONUŞULDU

O MGK’da FETÖ’nün ayrıca ele alındığını aktaran Çiller, kurulun tehlikenin farkında olmalarına rağmen koalisyonla uğraşmayı tercih ettiğini bildirdi: FETÖ, hiçbir zaman Refah Partisi, Selamet Partisi çizgisinde olan muhafazakâr çizgideki partilere yakınlık göstermedi. Daha çok merkez sağa ve ilginçtir Ecevit’e yakınlık gösterdi. Ben bunu yaşayarak gördüm. FETÖ hiç Erbakan’la birlikte yürümedi. Hatta 28 Şubat’a gelinen süreçte korku oluşturmayı hedefleyen algı operasyonlarının yapıcılarından biri de FETÖ oldu. O günkü manşetlere bakarsanız, REFAHYOL’u hedef gösterdiklerini görürsünüz. O MGK’da FETÖ ayrı olarak ele alındı. Bunun bir tehdit olacağı söylendi. Cemaatler içinde FETÖ’nün en fazla güçlenen, siyasileşen, eğitim kurumlarıyla tüm dünyada yayılmaya çalışan, Türkiye’ye sıkıntı verecek bir yapı olduğunun farkındaydı MGK. Ama bütün bunlara rağmen MGK’dakiler, FETÖ’den çok bizim koalisyonumuza karşıydılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...