Stockholm Sendromu nedir? Nedenleri, belirtileri, tedavisi, testi

Stockholm sendromu, bir kişinin, genellikle bir rehine olarak tutulduğu durumda, kurtuluşunu sağlamak için kullanabileceği tüm fırsatlara rağmen, rehinecilerine veya kaçıranlarına karşı olumlu duygular beslemesi ve bu kişilerin yanında kalmak istemesi durumudur.

Stockholm sendromunun en iyi anlaşılabileceği yapım bir Netflix yapımı olan Clarck dizisidir. Dizi, 1973 yılında Stockholm'de gerçekleşen Norrmalmstorg soygununu temel almaktadır. Soygun sırasında, soyguncular dört banka çalışanını rehin almıştır. Ancak rehineler, soygunculara karşı güçlü bir bağlılık ve sempati duygusu geliştirmişlerdir. Olayın sonunda, rehineler kurtarıldığında, rehineler ve soyguncular arasındaki ilişkiyi anlatan ifade Stockholm sendromu olarak bilinir hale gelmiştir.

STOCKHOLM SENDROMUNUN NEDENLERİ NELERDİR?

Stockholm sendromunun nedenleri tam olarak bilinmese de bazı uzmanlar saldırganların kurbanları üzerinde güç veya kontrol sağlama arzusunun bir sonucu olduğunu düşünmektedirler. Ayrıca, rehine veya mağdurların, saldırganların kendilerine yönelik tehditlerinden korunmak için bir savunma mekanizması olarak, saldırganların eylemlerini normalleştirmeye veya meşrulaştırmaya çalıştıkları düşünülmektedir.

Stockholm sendromu, genellikle saldırganlarla olan uzun süreli bir temasın sonucunda gelişir. Saldırganlar, mağdurların hareket özgürlüklerini sınırlandırarak, onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar. Bu, mağdurların saldırganlarına bağımlı hale gelmelerine, onlara karşı bir bağlılık veya sevgi hissetmelerine yol açabilir.

STOCKHOLM SENDROMU BELİRTİLERİ NELERDİR?

Stockholm sendromunun belirtileri daha çok zihinsel belirtiler olarak tanımlanır. Bu semptomlar arasında kaçırılma veya rehine durumundaki kişiye karşı sempati duyma yer alır. Stockholm sendromu, rehine ile kaçırıcı arasındaki zaman içinde gelişebilir ve rehinenin kaçırıcıya bağlanması, sempati duyması, onunla ortak amaçlar ve düşmanlar yaratması gibi belirtiler gösterir.

Rehinenin kaçırıcısına karşı bir tür duygusal bağlılık hissetmesi, bazen kaçırıcının taleplerine uygun bir şekilde davranması, kaçırıcının tehditleri konusunda korkuya kapılması, rehineyi serbest bırakmak için çaba sarf etmesi ve kaçırıcının yakalanmasını önlemek için ona yardım etmeye çalışması gibi davranışlar da görülebilir. Bununla birlikte, bu semptomlar her zaman Stockholm sendromunu göstermez ve birçok insan, kaçırılma veya rehine durumundan kurtulduktan sonra, psikolojik sorunlar yaşamadan normale dönebilir.

STOCKHOLM SENDROMU TESTİ NASIL YAPILIR?

Stockholm sendromunun testi olarak net bir test yoktur. Ancak, psikologlar tarafından değerlendirme yapılarak teşhis edilebilir. Değerlendirme süreci genellikle bir dizi görüşme, gözlem ve değerlendirme aracı kullanımını içerir.

Öncelikle, psikologlar genellikle mağdurun yaşadığı deneyimi anlamak ve ilişkili semptomları belirlemek için ayrıntılı bir görüşme yaparlar. Bu süreçte, mağdurun kaçırılma ve rehine durumu hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğu, hissettikleri, rehine tutanların davranışları ve eylemleri hakkında ne düşündükleri gibi konular ele alınır. Ayrıca, mağdurun olaylara nasıl tepki verdiği, rehine tutanlarla ilişkisi ve sonuçta serbest bırakılması hakkında ne düşündüğü gibi konular da değerlendirilir.

Psikologlar ayrıca, mağdurların günlük hayatlarına ve ilişkilerine nasıl devam ettikleri, stres veya kaygı semptomlarının olup olmadığı gibi faktörleri de dikkate alarak Stockholm sendromu teşhisi koyarlar.

STOCKHOLM SENDROMU TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Stockholm sendromunun tedavisi bireysel farklılıklar, semptomların ciddiyeti ve süresine göre değişebilir. Genellikle, tedavide psikoterapi yöntemleri kullanılır. Terapinin amacı, kişinin travmatik deneyimlerini işlemesine yardımcı olmak, olası travma sonrası stres bozukluğu semptomlarını hafifletmek, özgüveni yeniden kazandırmak ve sağlıklı davranış modellerini öğrenmelerine yardımcı olmaktır.

Terapi seansları sırasında, kişi ile terapist arasında güvenli bir bağ kurulması önemlidir. Terapi sürecinde, kişinin zihinsel ve duygusal durumu, yaşadığı deneyimler ve semptomları ele alınır. Terapist, kişinin deneyimlerini anlamasına, kendi duygularını ifade etmesine ve sorunlarını çözmeye yardımcı olmak için çeşitli teknikler kullanabilir. Bununla birlikte, Stockholm sendromunun tedavisinde, bireylerin destekleyici bir çevreye sahip olmaları da son derece önemlidir. Bireyler, aileleri, arkadaşları ve yakınları tarafından desteklenmelidir. Bazı durumlarda, ilaç tedavisi de kullanılabilir, ancak tedavi yaklaşımı bireysel duruma göre değişebilir.