'Uyuyan Güzel' masalı gerçek oldu: Diş ağrısıyla uyuduğu uykusundan 32 yıl sonra uyandı
Henüz 14 yaşındayken diş ağrısı nedeniyle odasına çekilip uykuya dalan Karolina Olsson'ın başına daha önce örneğine rastlanmayan bir olay geldi. Genç kadın ağrısı geçsin diye uyuduğu uykusundan 32 yıl sonra uyandı.
Karolina Olsson, 29 Ekim 1861 tarihinde İsveç'te hayata gözlerini açtı. Oldukça sıradan bir hayatı olan küçük kızın başına öyle bir şey geldi ki dünya tıp literatürüne girdi.
18 Şubat 1876'da donmuş göl üzerinde yürürken düşüp kafasını vuran küçük kız, eve gittiğinde inanılmaz bir baş ve diş ağrısıyla kıvrandı. Karolina Olsson ne yaptıysa ağrısı geçmedi. Uyuyunca ağrısının geçeceğini düşünen küçük kız, çarpmanın etkisiyle nadir görülen nörolojik-psikiyatrik rahatsızlık olan Kleine-Levin sendromuna yakalandı.
O gece uykuya dalan 14 yaşındaki küçük kız uyandığında 46 yaşındaydı. Ailesinin büyük şok yaşadığı Olsson'ın hastalığına doktorlar ne bir teşhis ne de çözüm bulabildi.
Annesi ise kızını yıllarca şekerli su ile besledi. Bu vakayla ilgili ilginç olan şey, bedensel durumuna rağmen, çevreye tepki verebildiği için zihninin hâlâ aktif olmasıydı.
Takvimler 3 Nisan 1908'i gösterdiğinde evde bulunan hizmetçi Olsson'ın yerde süründüğünü fark etti. Tam 32 yıl sonra uyanan kadın oldukça zayıf, solgun ve bitkindi. Daha garip olan ise genç kadının uyuduğu zaman diliminde olduğunu sanmasıydı. Ona göre hala dişinin ağrıdığı gece uyumuş ve ertesi sabah uyanmıştı.
Stockholm’de psikiyatrik testlere tabi tutuldu ve uyumadan önce sahip olduğu tüm yetenekleri koruduğu tespit edildi. Karolina'nın eşsiz hikâyesi onun "Oknö'nün Uyuyan Güzeli" anılmasına sebep oldu.
KLEİNE-LEVİN (KLS) SENDROMU NEDİR?
Kleine-Levin sendromu (KLS), rekurren, ani başlangıçlı, şiddetli hipersomni ataklarına sıklıkla eşlik eden hiperfaji, hiperseksüalite, bilişsel, psikiyatrik ve davranışsal bozukluklar ile karakterize oldukça seyrek görülen bir uyku bozukluğudur. Erkeklerde daha sık gözlenen sendromda, prevalans bilinmemektedir. 16-20 yaş aralığında sıklığının arttığı ve şiddetinin 30’lu yaşlarda azaldığı bildirilmektedir. Birkaç gün ile birkaç hafta arasında sürebilen ataklar genellikle viral enfeksiyon, kafa travması veya psikojenik stresi takiben ortaya çıkar. Alkol ve madde kullanımı, menstruasyon, laktasyon, anestezi uygulamaları da atakları tetikleyebilmektedir. Ataklar arası dönemde fiziksel ve mental olarak sağlıklı olan hastalarda genellikle normal uyku paterni gözlenmektedir.
