Rakibiniz ile başa baş gidiyorsunuz. Her maçınızı kazanıyorsunuz.
Rakibiniz tarihinin en pahalı kadrosunu kurmasına rağmen Avrupa’dan elenmiş, siz devam ediyorsunuz.
Ama sürekli rakibinizin teknik direktörü övülürken, siz haksız eleştirilere uğruyorsunuz. Hak ettiğiniz övgüleri alamıyorsunuz. 25 tane yüksek kaliteli oyuncudan kurduğunuz takım, "O kadro ile herkes bunları başarır" sığlığı ile yeriliyor.
Siz, deplasmanda üst üste kazanma rekoru kırıyorsunuz, kimse konuşmuyor.
Siz, gol rekoru kırıyorsunuz, kimse konuşmuyor.
Siz, hakem skandalları ile karşılaşmanıza rağmen hiç başarınızdan taviz vermiyorsunuz, kimse konuşmuyor.
Sizin arkanızda medya yok, kulisiniz yok.
Adınız İsmail Kartal!
Ekrana çıkan kibirli adamlar sizi sürekli küçümsüyor. Yaptıklarınızı değil, yapmadıklarınızı anlatıyor…
Siz, kötü giden bir devrenin ardından maçı çevirdiğinizde, "ilk devreyi çöpe atan adam" oluyorsunuz.
Rakibinizin hocası, kötü giden ilk devre sonunda maçı kazanınca, "ikinci devre sihirli dokunuşları ile maçı çeviren adam" oluyor…
Siz, Batshuayi gibi bir karakteri yedekliğe ikna ediyorsunuz; siz, Bonucci gibi bir yıldızı yardımcınız gibi davranmaya ikna ediyorsunuz, siz türlü haksızlıklara karşı takımı birlikte olmaya ikna ediyorsunuz ama siz, “Ya hu bu İsmail Kartal, niye bu kadar gergin?” diye eleştiriliyorsunuz.
Evet, İsmail Kartal gergin.
Çünkü İsmail Kartal ayrımcılığa uğruyor. Youtube’un kibirli ve dolgun maaşlı yorumcuları ona hakkını vermiyor. Tribüne gelen taraftar ona destek oluyor ama sosyal medyada kaloriferci İsmail diye aşağılanıyor.
Bir kanalda maç yayını sırasında; ki Fenerbahçe mağlupken, aşağılamak için görüntü İsmail Kartal’a geldiğinde kalorifer firması reklamı konuluyor.
Sizin oğlunuz Trabzon’da tartaklanınca "Akreditasyonu yok" yalanı ile olayı yumuşatıyorlar, rakip takımın teknik direktörünün oğluna sosyal medyada biri hoş olmayan bir şey söyledi diye ülkede neredeyse seferberlik ilan ediliyor.
Evet İsmail Kartal gergin… İsmail Kartal’ın arkasında bir cemaat, bir medya, bir sosyal medya yok. Trolleri yok. Kendisi için sosyal medyada editler yapılmıyor. İsmail Kartal şov yapmayı beceremiyor. Sosyal medyasından özlü sözler yazmıyor. Biliyor ki ilk puan kaybında, bütün sezon başardıkları yok sayılacak. Aşağılanacak, hakarete uğrayacak.
Ne hakem hataları hatırlanacak ne Mehmet Büyükekşi’nin yaptıkları hatırlanacak ne de Fenerbahçe’nin bütün sezon yaptıkları hatırlanacak. Tek konuşulacak konu, İsmail Kartal olacak.
Bir insanın hata yapmama şansı yoktur. Ama İsmail Kartal’ın hata yapması demek çarmıha gerilmesi anlamına geliyor.
Sonra diyorlar ki İsmail Kartal gergin… Sonra diyorlar ki İsmail Kartal kendisini neden anlatma gereği duyuyor.
Sizin yüzünüzden beyler, sizin yüzünüzden!
Siz, İsmail Kartal’ı bu hale getirdiniz.
Fenerbahçe tarihi günlerden geçiyor. Başkan Ali Koç alıştığımız liderliklerden farklı bir model ile ilerliyor. Ben dedim oldu modeli ile değil tüm camianın sesini duyacağı şekilde bir politika ile toplantıdan toplantıya koşuyor. Fenerbahçe’nin her kesiminin sesini dinliyor ve ortak akıla ulaşmaya çalışıyor.
Tüm bunlar olurken TFF’de en ufak bir kıpırdanma yok. Hala PR işlerini yapan çalışanları belirli gazetecilere Fenerbahçeli oyuncuların ne kadar ceza alacağını sızdırarak kamuoyunu hazırlamaya çalışıyor.
Fenerbahçe’nin olmazsa olmaz koşulu olan yabancı hakem için bir girişim şu ana kadar duyulmadı. Böyle giderse Fenerbahçe ilk eylemi olarak yabancı hakem istediği Galatasaray maçında bu talebi gerçekleşmezse maça ya çıkmayacak ya da U19 takımı ile çıkacak. Mehmet Büyükekşi Türk futbolunun gelmiş geçmiş en kötü TFF Başkanı olmak ve böyle tarihe geçme konusunda kararlı görünüyor…
Göreve geldiğinden beri neler olmadı ki?
Galatasaray lehine ofsaytımsı skandalı,
3 MHK değişimi,
Lale Orta’ya edilen küfürler sonrası temsilci raporlarının hasıraltı edilip Galatasaray’ın cezalandırılmaması,
Hakemlere kurulan aşırı baskı sonucu işlerin her gün kötü gitmesi,
Galatasaray’ın kaybettiği maçlardan sonra TFF’de tüm MHK üyelerinin azarlanması,
Çarpıcı PFDK ve Tahkim kararları (Icardi’nin tedbirsiz sevki, itirafına rağmen Beşiktaş maçında oynaması için hızlı bir şekilde cezasının verilmesi)
Verilecek cezaların Galatasaray’a sızdırılması (Erden Timur daha geçen gün Fenerbahçe’den ceza verilecek oyuncu sayısı 3’e düştü dedi)
Dursun Özbek ile bir haftada 2 kez gizlice buluşma.
Kendisini ziyaret edene kulüp başkanlarına Ali Koç aleyhine konuşmalar.
Ali Koç’un yanında Ali Koç’u övüp Dursun Özbek’e sallamalar.
Yine Ali Koç’a hakem toplantısı olmadı demesi ve çıkan görüntülerle bu toplantının olduğunun ortaya çıkması ve daha da kötüsü kendisinin de katıldığının ortaya çıkması.
O toplantıda Abdulkadir Bitigen’in VAR’dan verdiği penaltının doğru olmadığını itiraf etmesi, VAR hakemi Özgür Yankaya’nın oyuncular itiraz edince verdim demesi…
Geçen sezon Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamasında kupayı verip gitmesi beklenirken 1 saat kutlamalarda kalması… En az Galatasaraylı yöneticiler kadar mutlu olması.
Riyad’da ertelenen süper kupa sonrası Ankara’ya Ali Koç’u şikayet etmesi. Fenerbahçe’yi işaret etmesi. Ali Koç bunu kendisine sorduğunda ve ilk açıklamanın Galatasaray tarafından geldiğini söylediğinde bundan haberininin olmadığı yalanını söylemesi…
Kısacası dostlar bu adam neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Bu adam Türk futbolunun en karanlık iki yılının en büyük aktörü…Bu adam Türk futbolunu 2 yılda 20 yıl geriye götüren, kardeşi kardeşe düşman eden, hakemlerin tamamen bitmesine neden olan, bir kulübü beceriksiz bir aleniyetle koruyan çok farklı biri…
Bu adam Türk futbolunun katlini gerçekleştiren tersten bir başarı hikayesi yazan biri…
Ve bu adam 20 kulübün 19’unun istemediği ancak ne tesadüftür ki sadece resmi sitesinden istifasını isteyen Galatasaray’ın desteklediği bir TFF Başkanı.
Bir takımı kollamayı o kadar yüzüne gözüne bulaştırdı ki o takım bile dikkatleri üzerinden kaçırmak için kendisini istifaya davet etti.
Ve bu adam son icraatını yaparak Türk Futbol’unu toprağa gömerek ayrılacak. FIFA Başkanı, Uluslararası futbolcular birliği Fenerbahçeli futbolculara yapılan saldırıyı kınarken ve faillerin en kısa zamanda cezalandırılmasını isterken olayı gerçekleştirenlerden çok Fenerbahçeli futbolculara ceza verdirerek Türk futbolunu infilak ettirip TFF’den gidecek. Ancak o gidince yerine FIFA’nın normalleştirme komitesi gelirse hiç şaşırmayın. FIFA futbolumuzu mercek altına almış durumda ve Trabzon’daki olaylar sadece Fenerbahçe’nin değil FIFA’nın da bardağının taşmasına neden olabilir.
Tarihe geçecek bir federasyonun basiretsizliği anarşiyi de beraberinde getiriyor. Fenerbahçe’nin Trabzon’da yaşadıklarını öncesi ile değerlendirmek en doğru olanı. Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe, Pendikspor ile oynarken felaket bir hakem yönetimi vardı. Toplam 115 dakika oynanan maçta top oyunda 67 dakika kalmıştı.
Hakem ve Pendikspor maçın oynanmaması için her şeyi yapmıştı. O günün sonrasında bazı Galatasaraylı yorumcular, bazı Trabzonlu gazeteciler ortamı germeye başladılar. Pendikspor teknik direktörü İbrahim Üzülmez 'Bu hareketleri Trabzon’da yapsınlar da görelim' diyerek hiç haddi olmayan bir işe girdi. Yetmedi Tümer Metin ortamı gerecek şeyler söyledi…Türkiye’de bunları yapıp yanınıza kar kalınca provokasyona devam ediyorsunuz.
FENERBAHÇELİ OYUNCULARIN CEZA ALMASI İÇİN HER ŞEYİ YAPIYORLAR
Şimdi aynı isimler dün olan olaylardan sonra Fenerbahçeli oyuncuların ceza alması için her şeyi yapıyorlar. Türkiye’de spor medyası bir beka sorunu haline gelmiştir. Özellikle Haluk Yürekli ve Gökhan Dinç’in Youtube kanallarında hadlerini aşacak şekilde Fenerbahçe’nin tüm değerlerine hakaret etmeleri, istediklerini yapıp yanlarına kar kaldığını düşünmeleri işi bambaşka boyutlara taşıdı. Arkalarında ise hukuki anlamda medyatik kişiliği ile gücünü bunlar lehine kullanan Rezan Epözdemir var. Onun bazı ilişkileri şu ana kadar bu kişilerin bir ceza almasının önüne geçti. Ancak ok yaydan çıktı. Bu iş ülke için bir beka sorunu haline gelmeden mutlaka çözülmeli, çözülecek de…
Trabzon’da Fenerbahçeli oyuncuları kutlamak istiyorum. Maç boyunca kendilerine atılan maddelere karşı ortamı hiç germediler. Bıçaklı olduğu iddia edilen bir saldırganı etkisiz hale getirdikleri için suçlanmaları ise yukarıda anlattığım kişilerin marifeti yine. Fenerbahçeli oyuncuların yanı sıra Trabzonlu başta Eren Elmalı olmak üzere bazı oyuncuların Fenerbahçeli oyuncuları koruması ise takdire şayan. Yine başta Trabzon başkanı Ertuğrul Doğan olmak Trabzon yöneticilerinin Fenerbahçe’ye gösterdikleri misafirperverlik, Fenerbahçe oradan ayrılana kadar onları yalnız bırakmaması da övgüye değer.
MEHMET BÜYÜKEKŞİ DERHAL ELİNİ TÜRK FUTBOLUNDAN ÇEKMELİ
Bu işi nasıl çözeceğimizi artık devletimiz belirleyecek. Öncelikle Mehmet Büyükekşi’nin Türk futbolundan bir an önce elini çekmesi gerekiyor. Bu adamın adaletsiz uygulamaları, Galatasaray sevdası işleri her geçen gün biraz daha geriyor. Maça atanan Halil Umut Meler’in daha önce şiddet mağduru olmasına rağmen Fenerbahçeli oyunculara maç boyu uygulanan şiddete göz yumması ise skandaldan da öte. Neredeyse maçın 99. dakikasında Livakoviç’in çenesi yarılıp kanı dökülmesine rağmen oyunu devam ettirmesi ve 104. dakikaya kadar devam ettirmesi yaşanan şiddetin en büyük nedenlerinden bir tanesi.
Dün yaşananların iki ayağı vardı. Bir tanesi TFF diğer tarafı ise medya ve eski oyuncular. Bu adamlar bu işten sıyrılırsa bu olaylar sürekli olarak devam eder. Artık devletimizin ülkemizi ayrıştıran bu adamlara karşı tepki koyma zamanı geldi de geçiyor.
