Tgrt Haber

Orta Doğu'nun iki uslanmazı: İsrail ve İran arasındaki gerilimden kimler ne kazanıyor?

22 Nisan 2024 11:06 | Güncelleme :22 Nisan 2024 11:18

Bu aralar yatıyoruz, kalkıyoruz; İsrail ve İran'ın atışmalarına tanık oluyoruz. Orta Doğu'da uzun süredir devam eden gerilimlerin odak noktası haline gelen İsrail ve İran arasındaki çatışmalar, sadece bölgenin siyasi dengelerini etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda her iki ülkenin iç ve dış politikalarında güçlenmeyi amaçlayan bir dinamizm sağlıyor.

Bu çatışmalar, sadece askeri alanda değil, ekonomik ve stratejik olarak da önemli sonuçlara yol açıyor.

Özellikle bu iki ülkenin çatışması çok farklı amaçlar barındırıyor!

İçinde ekonomik ve siyasi beklentilerin çok olduğu bir çatışma. Bu köşe yazımda bu iki ülke için ayrı birer analiz yapmak istedim. İki ülkenin çok da masum sayılmayacak amaçlar güttüğünü görüyorum.

Önce İsrail'den başlayalım: Bu işten kazancı ne?

İsrail, tüm Filistin topraklarını işgal etmek dışında bir de İran'ın bölgedeki nüfuzunu sınırlamak için bir dizi strateji izliyor. Bu stratejilerin başında, İran destekli gruplara karşı askeri operasyonlar ve bölgesel müttefiklerle iş birliği geliyor.

Bu çatışmalar, İsrail'in askeri güvenliğini sağlamak adına, hükümetin de iç siyasette güçlenmesine katkı sağlıyor. Netanyahu hükümeti, İran'ı bir tehdit olarak göstererek muhalefeti ve eleştirileri baskılamayı belli oranda başarıyor.

Fakat son zamanlarda çok fazla da eleştiriliyorlardı. Bu eleştiriler İran gerilimi ile azalmaya başladı. Yani İsrail hükümeti bu gerilimden sürekli kârlı çıkıyor.

Ayrıca İran tehdidi kullanılarak, hükümet Batılı ülkelerle ilişkilerde diplomatik destek bulma fırsatları da yakalıyor.

Ekonomik olarak ise silah ve savunma sanayiindeki güçlü konumu, bölgedeki gerilimlerden kazanç elde etmesini sağlıyor.

Peki İran'ın bu çatışmalardan kazancı ne?

İran, bölgedeki çatışmaları kendi lehine kullanarak hem içeride hem de dışarıda güçlenmeyi hedefliyor. İsrail'e karşı bölgesel müttefiklerle iş birliği yaparak, bölgede etkin bir aktör olarak konumunu pekiştiriyor.

Ayrıca, İran'ın yönetimine de, bölgesel güç olarak algılanmalarının verdiği güçle, iç muhalefeti bastırma imkanı doğuyor.

Ekonomik olarak ise gerilimin artması, İran'ın bölgedeki enerji kaynakları üzerindeki etkisini artırmasını, buna bağlı olarak da ekonomisini güçlendirmesini sağlıyor.

Gerilimin petrol ve doğal gaz fiyatlarını "her zaman" artırdığı söylemek mümkün.

Sonuç olarak, İsrail ve İran arasındaki gerilim, sadece bölgesel denklemleri değil, küresel siyaseti de etkileyen önemli bir faktör haline gelmiş durumda. Her iki ülke de bu gerilimden çıkar sağlamaya çalışırken, bölgedeki istikrarsızlık ve çatışma ortamının sürmesi, uluslararası toplum için de ciddi tehdit oluşturuyor; özellikle de Türkiye için.

Bu nedenle Türkiye'nin, içerisine uluslararası toplumu da dahil ederek, bu çatışmaları çözme ve bölgede barışı tesis etme yönünde daha aktif rol üstlenmesi gerekiyor.

Ayrıca Filistin konusuna Türkiye'nin duyarlılığını kaybetmemesi çok önemli!

Haftaya görüşmek dileğiyle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.