Tgrt Haber

AK Parti: Renovasyon şart! 

8 Nisan 2024 11:47 | Güncelleme :8 Nisan 2024 12:52

Aylardır konuştuğumuz, üzerine kafa yorduğumuz yerel seçimlerin ardından bir hafta geride kaldı. 

AK Parti, kurulduğu 2001 yılından bu yana katıldığı seçimlerde ilk kez oy sayısı ve oranı açısından liderliği kaptırdı ve ikinci sıraya indi.

Sebepler arasında; enflasyon, pahalılık, emeklilerin ve çalışanların geçim sıkıntısı, bankaların insanların borç batağına sürüklenmesi noktasındaki etkileri, kademeli emeklilik bekleyenler, indirimli haliyle 5000 liraya varan en düşük primi ödeyemeyen ev kadınları ve anneler, Bağkur primleri bir türlü düşürülmeyen esnaf, staj ve çıraklık mağdurları, mülakatsız atama bekleyen öğretmenler, özlük haklarında düzenleme bekleyen uzman çavuşlar, subaylar,  askerlik borçlanması mağduru asker, polis ve memurlar,  alım gücü çok düşen ve maaşlarının büyük bölümünü kiraya vermek durumunda kalan vatandaşlar var.  

Ayrıca; sokak köpekleri sorununun ötelenmesi, taksi sorununun ısrarla çözülmemesi, neredeyse tüm dünya ülkelerinde kullanılan paylaşımlı uygulamaların önünün açılmaması, konut fiyatlarının uçuşa geçerek ev sahibi olmanın özellikle ücretli çalışanlar için imkansız hale gelmesi, kiraların aile bütçesini anormal zorlaması, etkenlerden biri olan yabancıya ev alma karşılığı vatandaşlık verilmeye devam edilmesi, gıda fiyatlarının yüksek enflasyondan da daha yüksek artması, süresiz nafaka sorununun çözülmeyip rafa kaldırılması gibi geniş kitleleri etkileyen sebepler de şu an aklıma gelenler.

Bunların neredeyse tamamı ekonomik açıdan vatandaşı doğrudan etkileyen faktörler.

Milletin bir kısmını direkt değilse de genel olarak rahatsız eden başlıklar ise şöyle:

Kamuda tasarrufa gidilmemesi, makam araçlarında Mercedes ve AUDI gibi lüks araçlardan vazgeçilmemesi, yerli ve milli otomobil TOGG’a geçilmemesi, siyasetçilerin ve bürokratların büyük bir kısmının halktan kopması, vatandaşın CİMER dışında derdini anlatabileceği makamlara ulaşmakta zorlanması, siyasetin içinde ya da bağlantılı olan kişilerde gözle görülür zenginleşmeler, adayların zengin insanlardan seçilmesi, bürokrasinin hantallığını ortadan kaldıran başkanlık sisteminde düzeltilmesi gereken bazı noktaların yol açtığı problemler, Cumhurbaşkanı ile fotoğraf çekilmek dışında bir yakınlığı olmayanların dahi diğer vatandaşlara ve hatta emniyet güçlerine büyüklük taslaması, “Ben kimim biliyor musun” diye soranların ya da küçücük bir makamda oturanları tanıyıp kibirlenenlerin sayısının artması, mevki makam sahibi insanların tanıdıklarını, dostlarını kayırması, imtiyazlı insanların sayısının artması, çakarlı araç sayısındaki patlama, tüm büyük operasyonlara rağmen uzun yıllardır konuşulan uyuşturucu sorunun sürmesi, liyakat probleminin devam etmesi, futbolun iyi yönetilmemesi ve taraftarların tepkisi…

Saydıkça aklıma pek çok mesele geliyor. Bunların bir kısmı MYK’da masaya yatırılmış. Varsa ele alınmayan sorunlar çin bu listeden de faydalanılabilir.

Anlık durum tespiti için yazdığım bu maddelerin dışında son olarak; Anayasa Mahkemesi’nin yok sayılması, Adliyelerdeki yoğunlukla baş edilememesi ve davaların uzun yıllar çözülememesi, Adalet kurumunun bağımsız olmadığı ve müdahale edilebilir olduğu izlenimi, güçlü, imtiyazlı ve zengin olanın cezalandırılmaktan kurtulabildiği düşüncesi, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını sağlayacak adil bir vergi sistemini getirecek reformun yapılmaması, siyasette gençlerin önünün açılmaması, uzun yıllardır gördüğümüz isimlerin bir görevden el çektirilseler bile başka bir göreve atanıp siyaseti bir meslek gibi devam ettirmeleri, Merkez Bankası'nın uzun yıllar sonra yeni yeni bağımsız olmaya çalışabildiği imajı, sıkıntı çeken kesimlerin sosyal medya başta olmak üzere şikayetlerini ve taleplerini dile getirmesine rağmen geçiştirici açıklamalarla ve kimi zaman yerine getirilmeyen vaatlerle küstürülmesi, asıl beklentiler ve talepler yerine sosyal yardım açıklamalarının ters teperek kızdırılmaları da tüm bu sorunların üzerine tuz biber oldu.

Halbuki; emeklileri örnek verecek olursak ikna edici açıklamalar yapılabilirdi. “Emekli vatandaşlarımız; size seyyanen zam tüm zorluklara rağmen yapabiliriz ama dizginlemeye çalıştığımız ve 2-3 ay sonra çok daha ciddi bir şekilde rayına oturacak olan enflasyonu yeniden patlatırız. Bütçe dengelerimizi alt-üst edecek 5000 lira seyyanen zammı  yapsak dahi bu kez yeniden hortlayan enflasyonla aldığınız o 5000 lira seyyanen zam da hızla buhar olur. Bir faydasını görmezsiniz. O yüzden sizden biraz daha sabır rica ediyoruz. 2-3 ay sonra haziran sonu temmuz başında enflasyon farkı ve refah payı ile sizleri rahatlatacağımıza söz veriyoruz” gibi ifadeler bir nebze de olsa öfkeyi azaltabilirdi.

Bu arada AK Parti’nin 23 yıllık iktidarında Türkiye’ye kazandırdıklarını saymaya kalksam onların da yukarıdaki listeden daha uzun bir yer kaplayacağına şüphem yok. Ama bu seçimde odaklanılan nokta sorunlar ve hatalar.

AK Parti’nin son seçim sonuçlarında yaşadığı bu erimede muhalefetin izlediği yol da etkili oldu ama buna sonraki yazılarda değiniriz.

Peki bundan sonra Ak Parti’yi neler bekliyor?

Bu sorunun cevabı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı yeni hamlelerde saklı. Türk siyasi hayatına baktığımızda düşüşe geçen bir partinin eski günlerine dönmesi neredeyse imkansız gibi. Bu imkansızlığın üstesinden yine Erdoğan gibi usta bir siyasetçi kolay olmasa da gelebilir.

Bir sonraki genel seçimlere kalan 4 yıllık süre bir avantaj.

Yukarıdaki tüm problemlerin, talep eden kitlelerin büyüklüğüne ve dengeleri nasıl etkilediğine bakılarak bir öncelik sıralamasıyla ilgili bakanlıklara dağıtılarak, tik ata ata halledilmesi, olmazsa olmaz.

Ama en büyük öncelik; makro ekonomik göstergelerin normalleştirilmesi, enflasyon hedeflerinin tutturulması, vatandaşı panikleten ve döviz ile altına yönelten psikolojik ve karamsar havanın ortadan kaldırılması gibi bazı alt başlıklarla özetleyebileceğimiz ekonomik normalleşme olmalı.

Bu hedefin tutturulmasında yurt dışından doğrudan ve dolaylı yatırım çekmenin ve Türkiye’yi her anlamda bir cazibe merkezi haline getirmenin önemi de herkesin malumu. Bunu yapabilmek için de hukukun ve adaletin üstünlüğü ile ilgili endişelerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu mesele de daha iyi bir ekonomi ile ve daha refah bir Türkiye ile doğrudan bağlantılı. Kalkınmanın olması için her alanda Adalet gerekiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi bu isimle kurularak o dönem yaşanan bu eksikliğe dikkat çekmişti. Şimdi de öyle olmalı.

Sonuç olarak; ne olursa olsun ekonomi mutlaka düzeltilecek, hemen ardından bu yeni durum vatandaşın tenceresine, cebine yansıtılacak; bunu engelleyecek etmenler ortadan kaldırılacak ve sırasıyla halkın rahatsız olduğu konularda çözümlere ulaşılacak.

Bunlar olursa belki Ak Parti güçlü günlerine döner, olmazsa ANAP’ın yaşadığı gibi bir sonla karşı karşıya kalır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.