Tgrt Haber
03 Şubat 2014 22:56

Tayanç Ayaydın, 'Tarık beni dengeliyor'

Tayanç Ayaydın, 'Zeytin Tepesi' dizisinde, seyirciyi ters köşeye yatıracak, bugüne kadarki olanlardan çok farklı bir rolle karşımıza çıkacak.

Tayanç Ayaydın, 'Tarık beni dengeliyor'
tayanç ayaydın, röportaj, söyleşi, zeytin tepesi, tarık

Zeytin Tepesi”nde başroldesiniz. Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? Şimdiye kadar hep hikayenin iyi tarafında duran, ortalık karıştığında sakinleştiren karakterleri oynamıştım. Bu kez durum farklı; ilk defa ortalığı karıştıran adam ben olacağım. Ama çok haklı sebeplerle... Seyirci de zamanla bunu fark edecek. Yer alacağınız projeler konusunda çok seçici davrandığınızı biliyorum. Bu projede sizi etkileyen, “evet” dedirten neydi? - Öncelikle Faruk Bayhan’ın olması... Ayrıca ekibin projeye olan inancı... Senaryonun kuvveti, Barış Yöş’ün varlığı ve başrolü Aslıhan Gürbüz’le paylaşacak olmak da etkiliydi. Aslıhan çok beğendiğim bir oyuncu, Barış’la da yıldızlarımız ilk tanıştığımız anda uyuştu.
Çekimler nasıl gidiyor?
- Ayvalık’ta, çok keyifli bir mekanda yapıyoruz çekimleri. Mekan güzel, ekip arkadaşlarımız mükemmel. Genelde her projenin başında böyle söylenir biliyorum ama hakikaten çok içten söylüyorum bunları, samimiyetime inan lütfen (gülüyor).
Az önce söylediğiniz gibi sizi hep “iyi adam” olarak izlemiştik. Bu kez izleyiciyi ters köşeye mi yatırmak istediniz?
- Oynadığım Tarık karakterinin özellikleri beni çok çekti ama onu tamamen kötü bir adam olarak da değerlendiremeyiz. Dediğim gibi içsel sebepleri çok... Seyirci bu karakterle empati kurduğunda “Böyle bir durum olsa ben de Tarık gibi davranırdım” diyecek. Dolayısıyla salt kötü bir karakter görmeyeceğiz. Hikayenin sekiz yıl öncesi ve sekiz yıl sonrası var. Önce Tarık’ın o saf ve temiz halini gösterecek, sonra sekiz yılda nasıl o nefret dolu, hırs dolu adama dönüştüğünü anlatacağız. Kimi zaman nefretle, kinli dolu bakan bir karakteri oynamak da ilgimi çekmedi değil.
Romantik bir insan olarak biliniyorsunuz. Duygularını gizleyen, ketum ve sert birini canlandırmak sizi zorluyor mu?
- Zorlamıyor, aksine beni dengeliyor. Tarık’tan faydalanacağım bu anlamda (gülüyor). Böyle bir karaktere çalışmak benim özel hayatta da biraz daha dengeli olmamı sağlıyor.
TIRAŞ OLMAKTAN ÇOK SIKILDIM
Dizi için mi sakal bıraktınız?
- Açıkçası dört yıldır yer aldığı projeler gereği tıraş olmaktan çok sıkılmıştım. Bu nedenle bu diziye başlamadan önce bir süre tıraş olmayı bıraktım. “Zeytin Tepesi”ni konuşmak için bir araya geldiğimizde bu halimi Barış çok beğendi. Ayrıca seyirci de uzun zamandır beni böyle görmemişti. Bu yüzden sakalı kesmedim. Karaktere de çok uydu, dolayısıyla doğru bir tercih oldu.
Tarık çok hırslı ve gözü kara bir karakter, siz gerçekte öyle misinizdir?
- Hırslı bir adam değilim ama benim de gözü kara bir yanım var, o yönden benziyoruz. Hırs doğru kullanılmazsa insana zarar verebilir. O yüzden çok korkarım hırstan.
Tarık intikam uğruna gözünü kırpmadan sevdiği kişiye zarar verebiliyor, siz böyle bir şey yapar mıydınız?
- Yapamam. Zaten intikamcı bir adam değilimdir. Ne olursa olsun sevdiğim kişiye zarar veremem. Ben biraz daha olanları kabullenen bir adamım galiba...
BOŞANMAK EVLİLİĞE DAİR DÜŞÜNCEMİ DEĞİŞTİRMEDİ
Başınızdan çok kısa bir evlilik geçti, bu sizi etkiledi mi, evlilikle ilgili düşünceleriniz değişti mi?
- Hayır, hiç değişmedi. Çünkü her şey kişiden kişiye değişir. Böyle büyük kararları da kişisel başarısızlıklara veya deneyimlere bağlamak doğru değil bana kalırsa.
Bir ilişkide nelere tahammül edemezsiniz?
- Fazla kontrol edilmeye... Ben çok kontrol etmem, bana da yapılmasını sevmem. Yalan, dolana asla tahammül edemem. Aslında herkesin nefret ettiği şeylerdir bunlar. Bunun dışında özel nefretlerim ya da özel tepkilerim yok. Yani insanlar bir ilişkide genelde ne arıyorsa ben de onu arıyorum. Bulamadığımda da sıtkım sıyrılıyor.
İlişkide “güven” sizin için ne ifade ediyor? Zor mu güvenirsiniz?
- Kolay güvenirim ama güvenim sarsılsa da sarsılmasa da şoke olmam. İlişkiyi güven üzerine kurmak çok önemli, ama güven de karşılıklı olmalı. Tek başına işlemeyen bir kavram, iki taraflı işleyen bir durum bu bence; açıklık, dürüstlük, hiçbir şey saklamamak... Küçükken annem ya da babamdan hiçbir şey saklamadım. Büyüyünce arkadaşlarımdan, dostlarımdan saklamadım. Bu yüzden karımdan da saklamadım. Neysem o şekilde kabul görmek istedim. Aynı şekilde ben de aynı dürüstlüğü ve açıklığı bekliyorum. Onun üzerine kurulan her ilişki biçimi güvenilirliği de beraberinde getiriyor.
KORKULARLA YAŞAYAN BİR ADAM DEĞİLİM
Hayattaki en büyük korkunuz nedir?
- Korkularla yaşayan bir adam olmadığım için herhangi bir korkumu da büyütmüyorum, hayatımın merkezine koymuyorum. Bu demek değil ki çok cesur bir adamım ama korkularımla yaşadığımı da söyleyemem. Yani buna cevap vermek çok zor benim için.
En sevmediğiniz özelliğiniz ne peki?
- Sevmediğim özelliğim yok da batıl inançlarım var.
Mesela?
- Kendime göre bir takım batıl inançlarım... Onları biraz yumuşatmaya çalışıyorum çünkü hayatımı zorlaştırıyor bazen. Hayalini kurduğum veya planını yaptığım bir şeyin gerçekleşmesi için totem yaparım; şunu yaparsam bu iş kesin olacak gibi. Bunlar çok saçma şeyler de olabiliyor.
Ne gibi?
- “Buz gibi suya atlarsan şu hayal ettiğin kesin olacak” gibi saçma şeyler işte... Kendime zorlayıcı görevler veriyorum. Bazen çok büyük hayaller için çok büyük totemler kurduğum oluyor ama yaş ilerledikçe azaldı bu tür şeyler.
SPOR HAYATIMIN VAZGEÇİLMEZİ
Eskiden sadece kadınlar güzel vücutlu olmak zorunda hissederlerdi, şimdi aynı durum erkekler için de geçerli... Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Spor yapıyor musunuz?
- Spora biraz geç başladım ancak son iki senedir hayatımın vazgeçilmezi haline geldi. Güzel görünmektense sağlıklı olmak çok daha önemli bence. Parlayan ve sağlıklı görünen insan daha kabul görür her açıdan. Kendine, çevresine ve hayatına olan saygısını görünümünden anlayabilirsiniz. Geç kaldığım için o arayı kapatmaya çalışıyorum, başkalarını teşvik etmek için de elimden geleni yapıyorum. Sporu hayatınızın merkezine koyunca hayat kalitesi ve huzuru inanılmaz derecede artıyor. Yeme alışkanlıklarımı değiştirmeye başladığımda yakın arkadaşlarım, “Ne zaman bitecek bu durum?” diyorlardı. “Bitmeyecek, bundan sonra yeme alışkanlığım böyle olacak, bu rejim değil” şeklinde cevap veriyordum. Sözümden dönmedim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...