Tgrt Haber
15 Şubat 2014 15:57

Arınç, 'Allah böyle muhalefeti başka ülkeye vermesin'

Arınç, 'Allah böyle bir muhalefeti başka bir ülkeye vermesin, ülkemizde de aklı başında bir muhalefeti parlamentoya getiriversin' diye konuştu.

Arınç, 'Allah böyle muhalefeti başka ülkeye vermesin'
Bülent arın'tan muhafelete eleştiri, arınç'tan eleştiri, arınç'tan hsyk açıklaması,

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Genel Kurulu'ndaki kavgaya ilişkin, "HSYK sizin için en büyük kırmızı çizgiyse o zaman bütün milletvekillerinizle parlamentoda olup her birinizin buna 'hayır' oyu vermesi gerekirdi. Oysa siz yüzde 90 'hayır' oyu vermediniz, parlamentoda yoktunuz, sadece bağırıp çağıracak 10 kişiyi getirdiniz, onlarla da kavga çıkardınız" dedi. Arınç, Orhangazi ilçesinde, partisinin seçim irtibat bürosunun açılış töreninde yaptığı konuşmada, Belediye Başkan adayı Neşet Çağlayan'a destek istedi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısında değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinde yaşanan kavgayı hatırlatan Arınç, bir milletvekilinin burnunun kanadığını, bazılarının yere yuvarlandığını hatta kimi bakanların kavganın içinde kaldığını söyledi.
Başka çalışmaları nedeniyle bu oturuma katılamadığını dile getiren Arınç, "5 dönemdir parlamentodayım. Bu tür tartışmalı toplantıları bilirim. Bu parlamentoda maalesef kendini bilmez 3-5 kişi hakaretler yapınca edepsizlik yapınca bunun karşılığını vermek isteyenler olur ve hiç hoşa gitmeyen manzaralar yaşanır" ifadesini kullandı. Arınç, muhalefetin, teklifi baştan reddettiğini, bunun hukuk devleti ilkelerine, anayasaya aykırı olduğunu hatta kendileri için Türkiye'de diktatörlük kuracaklarını söylediğini aktardı. Muhalefetin bu konuda ağzına gelen her şeyi söylediğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Bu söylediklerinin yüzde 1'i doğruysa yüzde 99'u gerçek değildi. Sadece politika yapıyorlardı. Sadece hükümeti yıpratmak istiyorlardı. Anayasaya aykırılığı falan da tartışılacak bir konuydu ama kavga edilecek bir konu değildi. Bu kanunun çıkarılmasında fayda gördük, hükümet olarak destekledik. Muhalefet de tam aksine burunları kırılacak, kanları akacak kadar muhalefet gösterdiğine göre kendi söylediklerinin doğruluğuna inandı. Bu tür tartışmaların sonunda ortaya bir sonuç çıkıyor. O sonuca bakarak kimin haklı veya kimin haksız, kimin doğru söyleyip kimin yalanın peşinde koştuğunu da görebilirsiniz."
Sabah saatlerinde teklif kabul edilirken "kabul" oylarının sayısının 220 olduğunu anlatan Arınç, bunun tamamının AK Partili milletvekillerine ait olduğunu bildirdi.
Değişikliğe "hayır" oyu verenlerin sayısına değinen Arınç, şunları kaydetti:"Hayır oyu verenlerin sayısı kaç? Yani 'Kabul etmiyorum' diyenlerin, kavga edenlerin, kürsüyü işgal edenlerin, Meclis Başkanı'na hakaret edenlerin, kadın erkek demeden ağza alınmayacak sözlerle bu kanunu güya çıkarmamaya çalışanların verdikleri ret oyu ne? Sadece 28. Bu saçmalığı, bu yanlışlığı Orhangazi'den ilan etmek için şunu söylüyorum; CHP'nin 150'den biraz fazla milletvekili var, MHP'nin 50'den biraz fazla milletvekili var, BDP'nin 25-26 milletvekili var. Bunların 3'ü de karşı olduğuna göre toplam milletvekilleri sayısı 220 civarında. Peki 'hayır' diyenlerin sayısı bunun sadece 10'da biri. Yani yüzde 10'u 'hayır' diyor. Yüzde 90'ı ortalıkta yok. 'Evet' dememek için mi yoksa 'Bizim muhalefetimiz zaten sahteydi canım. Bakmayın bağırdığımıza çağırdığımıza aslında bu kanun faydalı ama muhalefet etmek için böyle tiyatro oynuyoruz' anlamına mı geliyordu? Kararı sen ver Orhangazi." Bülent Arınç daha önce kendisi hakkında iki gensoru verildiğini anımsattı.
Meclis'te yaptığı bir konuşmada, terörü desteklediği iddiasıyla MHP'nin bir gensoru verdiği dile getiren Arınç, şöyle konuştu: "Kürt halkını, Kürt kardeşlerimi seviyorum dediğim zaman önergeyi dayadılar. Ben de çıktım iki cümle söyledim; 'Terörü küçük göstermek veya terörle mücadeleyi zayıflatmak iddiasını bana söylüyorsanız sadece gensoru vermek yetmez, benim için meclis soruşturması açılmasını istemeniz ve Yüce Divana göndermeniz lazım. Çünkü çok ağır bir suç söylüyorsunuz ama sonunda bana 10 lira para cezası verilsin diye gensoru veriyorsunuz. Benim suçum idamlıksa bunun karşılığı Yüce Divandır. 55 taneniz bir araya gelsin, imza versin, ondan sonra da bu sözlerin ben savunmasını yaparım' dedim. Başka şeyler de oldu. Son anda oylamada gensoru veren partiden bile 5 milletvekili benim aleyhimde oy kullanmadı. Artık bu sahte gösterişlere, yalan sözlere, 'Muhalefet yapıyorum' diyerek ortalığı kan gövdeyi götürür gibi kavgaya dönüştürmeye, bu maskaralıklara gerek yok. HSYK sizin için en büyük kırmızı çizgiyse o zaman bütün milletvekillerinizle parlamentoda olup her birinizin buna 'hayır' oyu vermesi gerekirdi. Oysa siz yüzde 90 'hayır' oyu vermediniz, parlamentoda yoktunuz, sadece bağırıp çağıracak 10 kişiyi getirdiniz, onlarla da kavga çıkardınız. Allah böyle bir muhalefeti başka bir ülkeye vermesin ve ülkemizde de aklı başında bir muhalefeti 2015 seçimlerinde hiç olmazsa parlamentoya getiriversin." Arınç, bir vatandaşın, "Açlık grevinde olan astsubaylardan haberiniz var mı?" diye seslenmesine karşılık, "Sen asker emeklisisin, ben de asker bir babanın evladıyım. Tamam şimdi başka şey konuşuyoruz" karşılığını verdi.
Bu işleri yakından takip ettiğini vurgulayan Arınç, astsubayların ve uzman çavuşların şartlarını en iyi noktaya getirecek bir hükümetin iş başında olduğunu ve çalıştıklarını, çalışmaya devam ettiklerini bildirdi. Arınç, konuşmasını sürdürürken bir görevlinin bu kişiyi alandan uzaklaştırmak istemesi üzerine, "Arkadaşımıza müdahale etmeyin. O gerekli ikazı aldı. Yoksa basınımızın dikkati o tarafa döner, buradaki binlerce Orhangazili ekranlardan kayboluverir. Ben Kemal Kılıçdaroğlu değilim ki grup toplantısında birisi bir laf söylediği zaman yumruğunu masaya vurup 'Bu adamı dışarı atın' diyecek" ifadesini kullandı.
Partisinin, 3 seçimde oylarını artıran tek iktidar olduğunu vurgulayan Arınç, son zamanlarda kendileriyle siyaset alanında mücadele edemeyen, parlamentoda adeta yerlerinden sökemeyen, yaptıkları işler karşısında milletle aralarını açamayan güçler bulunduğunu söyledi.
TBMM Genel Kurulu'ndaki kavgaya değinen Arınç, şöyle devam etti: "Bizim 300 milletvekilimizin 220'si orada hazır. Ben mazeretliyim ama muhalefetin iddiası neydi? 'Anayasaya aykırı', 'yargıya müdahale, 'yolsuzlukların üzerini örtecekler.' Ağızlarına ne gelirse söylediler. Peki kardeşim sen neredesin? Niye sadece 28 kişi 'hayır' oyu kullanıyor da 200 kişi tabana kuvvet nereye kaçtı? Nerede bu muhalefet? Yok. Muhalefetin adı var, kendisi yok. Muhalefet başka şeylerle meşgul. Muhalefet bu ülkede hizmetin değil, bu ülkede hizmet yapmak isteyenlerin önüne geçmek için başka hileli işler peşinde. Onları kendi hallerine bırakalım. Bizimle seçim sandıklarında boy ölçüşemiyorlar." Arınç, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesini bazen helikopterle kimi zaman da karayoluyla başlangıç noktasından sonuna kadar yerinde incelediğini söyledi. Bu otoyolun, Bursa ve Orhangazi ile çevresine çok büyük ekonomik katkılar sağlayacağını, bölgeyi ulaşımda çok güçlü bir merkez haline getireceğini gördüğünü anlatan Arınç, "Bunu muhalefet görmez mi? Görür. Bunu ret ve inkar ediyorlar. Bunun faydalı olmayacağını belki söylüyorlar. 'Şuradan geçseydi, buradan geçmeseydi' diye ağızlarının çalımını bozuyorlar ama yapılan iş ortada" diye konuştu. Dünyanın 4'üncü büyük asma köprüsünün, 4 kilometre uzunluğuyla söz konusu projede yer aldığını dile getiren Arınç, "Bu öyle bir hükümet ki otoyol yapar, yani toprağın üzerinden geçer sonra deniz çıkar karşısına asma köprü yapar. Asma köprü yapmakla kalmaz, İstanbul'un iki yakasını denizin 60 metre altından Marmaray ile birleştirir, dünya harikası işler yapar" değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin bugün olduğu gibi başarılı çalışmalarına devam etmesi halinde gelecek yıl genel seçimlerde yüzde 50'den çok daha fazla oy alabileceğini söyleyen Arınç, milletin, çalışanı takdir ettiğini, hizmet edeni desteklediğini, sözünün eri olan, cesur olan, dik duran, diklenmeyen insanın arkasından koştuğunu belirtti. Muhalefetin, seçim sandıkları ve parlamentoda başarılı olamadığını, başlarındaki liderlerden memnun olmadığını, partilerinin iktidara geleceğinden ümitlerinin bulunmadığını dile getiren Arınç, şöyle konuştu: "Peki ne yapacaklar? Bu partiyi, onun liderini, onun bakanlarını suçlayarak, hele hele yolsuzluk yaftasıyla veya 'Şunu çaldılar', 'Bunu yediler' gibi hırsızlık suçlamasıyla itibarsız hale getirecekler. Hiç inkar etmeyelim, hepimiz insanız. Hepimiz dış görünüş itibarıyla birbirimizi sever ve güvenebiliriz de ama sonra içimizden birileri bir yanlışlık yapabilir, bir hata işleyebilir, bir suç yapabilir. Onun karşılığı yargıda, adliyede, mahkemelerde görülür. Babanın suçundan oğlunu hedef almak, oğlunun yaptığından bütün ailesini suçlamak, dünyanın hiçbir yerinde doğru bir hareket değildir. Cezalarda ve suçlarda 'şahsilik prensibi' vardır. Bir bakanın oğlu eğer babasıyla bir irtibatı yoksa yanlış yapmışsa suç ona aittir. Eğer irtibatı var, birbirine destek olmuşlarsa ve bu da suç teşkil ediyorsa o zaman ikisinin de beraber yargılanması ve hesaplarını vermesi gerekir. Biz hükümet olarak, AK Parti olarak, adımız gibi ak olarak hiçbir yolsuzluk yapanın, hiçbir hırsızlık yapanın yanında değiliz, olmadık ve olmayacağız. Bunlardan dolayı bizi haksız bir şekilde suçlayanları insafa davet ediyorum."
Arınç, milletin, muhalefetin yolsuzluk suçlamalarını doğru bulmadığını anlattı. Yolsuzlukla mücadeleye de değinen Arınç, şunları kaydetti: "Bu hükümeti yıpratamadılar ya, bu lideri götüremediler ya, 10 seneden beri bu iktidar değişmedi ya, onu zayıf karnından vurmamız lazım. O da nedir; yolsuzluklardır, hırsızlık suçlamalarıdır. Ağzımıza geleni söyleyelim, iftiraları atalım, yalanlarla dolanlarla ortalığı birbirine katalım, ondan sonra da millet bunlara olan ümidini kaybeder ama 'duvara çamur atsan tutmasa da izi kalır' kabilinden yapılan bu propagandaya, 'Güneş, balçıkla sıvanmaz' diye cevap vermek de mümkün. Yel kayadan ne kopardı ki bize yapılan bu iftiralar AK Parti'den bir şeyler koparıp götürsün. Alnımız açık, başımız dik. Yolsuzluklarla mücadele etmeyi bu partinin varlık sebebi bilen insanlar topluluğuyuz. Hiçbirimiz buna izin vermez, hiçbirimiz bunu desteklemez, yanlış yapanın hesabı görülür. Biz partimizi bunlardan her zaman temizleriz. Başka belediyelerde de açılmış, bazen idari işlemlerden dolayı bazen de parasal ilişkilerden dolayı davalar olabilir. Kimseyi peşinen suçlamayalım. Yargının vereceği karar bir suçlama, bir mahkumiyet olursa 'O zaman bu insan bunu yapmıştır' diyebilirsiniz ancak iftira at, bunun üzerinde bir algı operasyonu gerçekleştir, 'Herkes hırsız lafını daha çok duysun, herkes yolsuzluğu daha fazla işitsin' diye bir propagandaya dönüştür; bu adalet, insanlık demek değildir, bu vicdansızlıktır. Hüküm giymeden bir insanı suçlu ilan etmek, yapılacak en vahşi davranıştır. Bırakalım yargıya, onlar ciddi deliller bulursa davasını açar. Yargılama biter, mahkum olurlarsa biz de onların bu suçu işlemiş olduğuna kanaat getiririz." Daha sonra Arınç, kurdeleyi keserek büronun açılışını gerçekleştirdi. Törene, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile çok sayıda partili katıldı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...