Tgrt Haber
15 Aralık 2014 18:24

Erdoğan, 'Sırtımızdan hançerlendiğimizin en büyük delili'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kocaeli'nde TÜBİTAK imza töreninde paralel yapıyla ilgili çok sert sözlerde bulundu.

Erdoğan, 'Sırtımızdan hançerlendiğimizin en büyük delili'
cumhurbaşkanı erdoğan, paralel yapı, tübitak,,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Büyüyen, güçlenen, gelişen yeni Türkiye'nin yansımalarını, gurur tablolarını hep birlikte müşahede ediyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBİTAK Gebze Kampüsü'nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Yerli Haberleşme Uydusu Projesi İmza Töreni'nde yaptığı konuşmada, projede görev alan mühendis, bilim insanı ve işçileri tebrik etti. Törenden önce, 3 milyar dolar bedelle tamamlanan, bu boyutuyla Türkiye'de bugüne kadar tek kalemde yapılmış en büyük sanayi yatırımı olan TÜPRAŞ Dönüşüm Tesisi'ni açarak büyük bir gururu yaşadıklarını, bu proje ile de iftihar ettiklerini anlatan Erdoğan, "Büyüyen, güçlenen, gelişen yeni Türkiye'nin yansımalarını, gurur tablolarını hep birlikte müşahede ediyoruz" dedi. Erdoğan, bu yılın ocak ayında Japonya'da yapımı tamamlanan TÜRKSAT 4A Uydusu'nu teslim aldıklarını, uydunun 15 Şubat'ta da Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden başarıyla fırlatıldığını hatırlattı. Yazılımının tamamı, donanımının yüzde 80'i yerli olan ilk keşif uydusu Göktürk 2'nin 2012 yılında Çin'den uzaya gönderildiğini anımsatan Erdoğan, tasarımı ve üretimi Türkiye'de gerçekleştirilen ilk yer gözlem uydusu olan RASAT'ın da 2011 yılında yörüngesine yerleştiğini vurguladı.

Startı verilen TÜRKSAT 6A uydusunun bu uydulardan çok daha farklı ve ileri bir proje olduğuna işaret eden Erdoğan, "İktidarımız döneminde 4 tane önemli projeyi gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Hem ticari hem askeri amaçlı görevler üstlenecek olan TÜRKSAT 6A uydumuzda kullanılacak alt sistemler, yer istasyonu ve yazılımlar tamamen milli imkanlarla gerçekleştirilecek. Bu proje kapsamında geliştirilecek olan alt sistemler, daha sonra üretilecek milli haberleşme uydularının da alt yapısını oluşturacak. Dolayısıyla proje, sadece vereceği hizmetle değil aynı zamanda stratejik mahiyetiyle de bizim için son derece önemli. Bunlar, bir sıçrayışın, bir özgüvenin alametleridir. Türkiye'nin ileride bu kendi yaptığı uyduları uzaya gönderebileceği gibi bu tür imkanlara sahip olacağına da ben yürekten inanıyorum. Türkiye bugün hayalleri gerçeğe dönüştürüyor. İnşallah yakın zamanda hayali dahi kurulamayanları da gerçekleştirmeyi mutlaka başaracaktır" diye konuştu.

- "Gelecek Türkiyemiz için, milletimiz için çok daha farklı olacak"

Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini geliştirmenin, bilgiye giden yolu açmanın mücadelesi içinde olduklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Eğitime, özellikle mesleki eğitime, bilime, araştırmaya, Ar-Ge'ye yaptığımız yatırımlarla Türkiye artık çok farklı bir kulvarda ilerlemeye başladı. TÜBİTAK'ın koordinesinde 6 ayda bir yapmakta olduğumuz, özellikle bu Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu toplantılarımızda bir defa uzun yıllar yapılamayan, ertelenen adımları biz attık. Bütün bu çalışmalarımızda neredeydik, nereye geldik, nereye gideceğiz? Hep bunları planladık ve geldiğimizde Ar-Ge çalışmalarına devletin neredeyse para ayırmadığı bütçeden bir dönemi şu anda yüzde 1'e yaklaşmış durumdayız. Aslında hedefimiz yüzde 2. Şimdi artık yüzde 2 yetmez, belki bu yüzde 3'e çıkarılması gerekecek. Bunu başarmamız halinde, özel sektörün de Ar-Ge yatırımlarında rol almasıyla birlikte -ki özel sektör de bu alanda artık rol almaya başladı- inanıyorum ki gelecek Türkiyemiz için, milletimiz için çok daha farklı olacaktır. Savunma sanayi projeleri başta olmak üzere pek çok konuyu şahsi himayemize alarak, süratle mesafe kat edilmesini sağladık."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin iktidarları döneminde bilim ve teknoloji alanında çok önemli bir mesafe kat ettiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda başladığımız yerle geldiğimiz nokta arasında gerçekten çok önemli bir fark olduğunu görüyoruz. Mesela 2002 yılında ülkemizde, belki garibinize gidecek, sadece 2 tane teknopark vardı. Bugün, 41'i faal, 59 teknoparkımız bulunuyor. Bu nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımdan çok önemli. Bu teknoparklarda, 3 bin firmamız, 30 bin personeliyle araştırıyor, üretiyor ve yılda 1 milyar 700 milyon dolar ihracat yapıyor. Hemen yakınımızda kurmakta olduğumuz bilişim vadisi, Türkiye'de yeni bir safhanın da inşallah başlaması anlamına geliyor. Bu da çok önemli. Gerçekten çok büyük bir gurur tablosunu, dünyada parmakla gösterilecek bir bilişim vadisini, Türkiye'de işte burada kazandırıyoruz. Marka ve patent başvurularındaki muazzam artışlar, ülkemizin bu konuda doğru bir istikamette ilerlediğine işaret ediyor. TÜBİTAK'ı asli işlevine, yani bilim ve teknoloji alanında yenilikçi ve yönlendirici bir kurum haline inşallah dönüştürüyoruz."

TÜBİTAK bünyesinde faaliyet gösteren enstitüler ve araştırma merkezlerinin takdire şayan başarılar ortaya koyarak kendilerini gururlandırdığını aktaran Erdoğan, özel sektörün de bu konuda önemli bir seviyeye ulaştığını ifade etti.

- "İnsanı karşıdan vurdukları zaman, 'erkekçe vurdu' dersin..."

Geçen 12 yılda sadece TÜBİTAK aracılığıyla, özel sektörün araştırma geliştirme faaliyetlerine verdikleri desteğin 4,5 milyar lirayı bulduğunun altını çizen Erdoğan, "Burada bir hususun özellikle üzerinde durmak isterim. 12 yıl boyunca başbakanlık vazifemizi ifa ederken Türkiye'de bilim, teknoloji, özellikle de araştırma geliştirme çalışmalarının artması için çok büyük bir gayret ve hassasiyet içinde olduk. TÜBİTAK'ı, böyle bir hedef ve böyle bir hassasiyet içinde yeniden yapılandırdık, teşvik ettik, çok güçlü şekilde destekledik" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün iyi niyetlerine, samimi gayretlerine rağmen TÜBİTAK'ın içine yerleşen bir urun, kurumu içten içe çürütmeye, farklı gayelere taşımaya başladığını gördüklerini dile getirerek, "Düşünün, siz bilim diyorsunuz, araştırma geliştirme diyorsunuz ama birileri kurumun içine bir kanser hücresi gibi sızıyor, sizin bu samimi gayretlerinizi çürütmenin mücadelesini veriyor. TÜBİTAK'ın içine öyle bir ihanet şebekesi yerleşiyor ki mesaisini, birikimini vatanı için, milleti için, bayrağı için değil ihanet için kullanıyor. Bilim ve teknoloji değil, örneğin üst düzey devlet görevlilerinin kriptolu telefonlarını dinlemek için orada alçakça çalışmalar, alçakça faaliyetler yapıyorlar. Eğer benim telefonumu, bana verilen kriptolu telefonu buradaki bu telefonu verenler dinliyorsa, bunlara ben farklı bir yaklaşım bir defa asla gösteremem. Bizim nasıl sırtımızın hançerlendiğimizin en büyük delili maalesef TÜBİTAK'taki işte bu tiplerdir. İnsanı karşıdan vurdukları zaman, 'Erkekçe vurdu' dersin ama arkadan vurdukları zaman bu kalleşçe, alçakça vuruştur. Bunu görmemiz lazım" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "TÜBİTAK içine sızmış hainler, maalesef yargı içine sızmış haşhaşiler tarafından korunuyordu. Hamdolsun şimdi TÜBİTAK bunlardan arındırılıyor. Tam temizlendi demiyorum. Tam temizlendiğinin veya temizleneceğinin umudu içindeyim" dedi.

Bu durumun soruşturulmadığını, soruşturulamadığını söyleyen Erdoğan, "TÜBİTAK içine sızmış bu hainler, maalesef yargı içine sızmış haşhaşiler tarafından korunuyordu. Hamdolsun şimdi TÜBİTAK bunlardan arındırılıyor. Tam temizlendi demiyorum. Tam temizlendiğinin veya temizleneceğinin umudu içindeyim" diye konuştu.

"Yargıyı da bu haşhaşi urun baskısından, şantajından, tehdidinden temizleyeceğiz" diyen Erdoğan, "Çünkü oradaki yuvalanmaları da çok ileri derecede" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, TÜBİTAK'ın da birçok kurum gibi normalleştiğini, asli vazifesine döndüğünü anlatarak, "Burada tabii çalışan tüm kardeşlerimin bize yardımcı olması lazım. Kardeşlerim bu bizim ulusal güvenliğimizin çıkış noktasıdır. Bu milletimizin çıkış noktasıdır. Bu bir milli meseledir. Bu bizim için bir ahlaki meseledir. Bunu hep beraber çözeceğiz. Bilim insanları olarak bilim bu tür birşeyi kabul etmez. Bunu temizlemeye mecburuz" ifadelerini kullandı.

- "Bazı istihbarat örgütlerinin kaynaklarını kesiyoruz bu adımlarla"

İstanbul merkezli "paralel yapı" operasyonuna değinen Erdoğan, şunları söyledi: "Şimdi günlerdir bazılarının televizyonlarının ekranlarından, gazetelerinin sayfalarından hüngür hüngür ağladıklarını görüyorsunuz. Hayret! Bir gün, iki gün değil, üç gün, dört gün, bir haftadır bakıyorsunuz 'Şu kadar kişi alındı, şu kadar kişi alınıyor' filan falan... Haberler. Hani siz örgüt değildiniz? Bakın haberler nasıl yayılıyor, görüyorsunuz değil mi? Ya siz örgüt olmasanız bunları nereden bileceksiniz. Bunu bildikleri için bazıları evlerinde değil, gittiler gazetelerinin içerisinde beklemeye başladılar. Niye orada beklemeye başladılar? 'Buradan gelip bizi alamazlar' diye beklemeye başladılar. Zannediyorum bir, ikisi herhalde kaçıverdi bu arada. Bunları yapıyorlar. Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, bir suçunuz yoksa o zaman durun, çağrıldığınızda da gelin teslim olun. İşledikleri ihanet suçlarının ne boyutta olduğunu çok iyi biliyorlar. Ondan dolayı da kendilerine göre şov araçlarını da iyi kullanıyorlar. Başlarına gelecek olanı biliyorlar."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece TÜBİTAK içindeki ihanetin dahi bu kişilerin ne kadar ülke ve millet düşmanı olduklarının, hangi kirli odakların hizmetkarı olduklarının ispatı olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bazı ülkelerden, bazı medya kuruluşları, görüyorsunuz, bunların gözyaşlarını masum bir gözyaşı gibi yansıtmanın derdi içindeler. Çünkü uluslararası odakların, hatta belki de bazı istihbarat örgütlerinin kaynaklarını kesiyoruz bu adımlarla. İhanetin üzerine giderek, maşaları tasfiye ederek, Türkiye düşmanı çevrelerin kurgularını, tuzaklarını bozuyoruz. Bu o kadar önemli. İşte onun için sadece içeride değil, dışarıda da feryat var. Daha önce de söyledim. Paralel yapı tek başına bütün bu kurguyu kuracak, idare edecek zekaya, birikime, beceriye sahip değildir. Bunları maşa olarak kullanan bir üst akıl var demiştim. İşte o üst akıl, onlarla birlikte yaygara koparıyor. Tabii bu üst aklın uzantıları da var. Hepsi devreye giriyor."

- "Yargı içindeki çeteleşmeyi de çökerttik"

Erdoğan, bir yıl boyunca yetkileri dahilinde paralel yapının "inlerine" girdiklerini kaydederek, "TÜBİTAK bunların inlerinden biri haline getirilmişti, oraya girdik. Emniyet gibi, TİB gibi, KOSGEB, üniversiteler gibi kurumlardaki kurgularını bozduk. Ancak bütün delilleri ortaya koymamıza rağmen, yargı bu ihanetin üzerine gitmiyor ya da gidemiyordu" dedi.

"1 yıl boyunca azimle çalıştık. Yargıyı da bu tehdit ve şantajdan kurtardık" diyen Erdoğan, "Yargı içindeki çeteleşmeyi de çökerttik. Şu anda yargı da bu değişim dönüşümle birlikte inanıyorum ki bir normalleşme sürecinin içerisine girecektir. Bir şekilde bu iddiaların üzerine gidecektir. Eski Türkiye'de değiliz artık. Masumların cezalandırılıp suçluların dolaştığı bir Türkiye yok. Masum ile suçlunun hassasiyetle birbirinden ayrılacağı, hukuk ve demokrasinin en temiz şekilde işleyeceği bir Türkiye var. Hiç kimse timsah gözyaşı dökmesin. Hiç kimse feryat figan ortalığa dökülüp zavallılığını dünyaya sergilemesin" diye konuştu.

İstanbul merkezli "paralel yapı" operasyonunu başlatan sürece değinen Erdoğan, "Tutturdular bir Molla Muhammed. İki gözü yüzde 90 görmüyor. Ve onunla beraber 122 kişiyi içeri aldılar. Adamcağız 17 ay tutuklu kaldı. Niye? Pensilvanya'ya aykırı ifadede bulundu, onun gibi düşünmedi, onun gibi yaşamadı ve onları 17 aydan çıkıp açtıkları dava ile yaptıklar müracaatla işte şimdi halkalar sökülmeye başladı" ifadelerini kullandı.

- "İşlediği suçun boyutunu bildiği için korkup kaçanlar var"

Erdoğan, özellikle medyanın ve siyasetin bu hukuk süreci ve süreçlerinde ulusal ve uluslararası algı operasyonlarından uzak durmasının kaçınılmaz bir sorumluluk olduğuna dikkati çekerek, "Herkes hukukun işleyişine yardımcı olacak. Ak ile karanın net bir şekilde ortaya çıkacağı bu süreçte herkes sorumlu davranacak" dedi.

"Bu ülkede 15 yıldır korkuyla yurt dışında yaşayıp uyuşturduğu takipçilerine yasa dışı işler yaptıranlar var" diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Gemiyi daha ilk rüzgarda terk edip binlerce kilometre uzağa kaçıp oradan korkakça ihanet şebekesini idare edenler var. Kurumlarda yaptığı ihanetin ortaya çıkacağı korkusuyla soluğu yurt dışında alanlar var. İşlediği suçun boyutunu bildiği için korkup kaçanlar var. Bunların hepsi tek tek ortaya çıkacak. Bunların hepsi yurt içinde olduğu gibi yurt dışındaki inlerinde de takip edilecek."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra her kurumun sadece kendi işini yapacağını vurgulayarak, "TÜBİTAK bu dönüşümü inşallah farklı bir şekilde gerçekleştirmenin neticelerini, işte bugün attığımız imzalarla veriyor. İnşallah çok daha fazlasını hep birlikte başaracağız" şeklinde konuştu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...