Tgrt Haber
18 Mart 2015 12:46

Koca Seyit'in torunu Seyit Onbaşı'yı anlattı

Çanakkale'de 276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayıp İngiliz zırhlısını vuran Koca Seyit'in torunu Muhammed Yıkar, Seyit Onbaşı'nın hayatını ve Atatürk'le olan anısını anlattı.

Koca Seyit'in torunu Seyit Onbaşı'yı anlattı
muhammed yıkar, Seyit Onbaşı

Çanakkale Deniz Zaferi'nin Kahramanlarından Seyit Onbaşı'nın hayatını ve Atatürk'le geçen bir anısını İHA'ya anlatan torunu Muhammed Yıkar; "Koca Seyit’in Kızı benim Babaannem. Koca Seyit öleli 75 yıl olmuş. Ben 44 yaşındayım. Koca Seyit harpten sonra kimseye dememiş “harp anında ben top kaldırdım da savaşın seyrini değiştirdim.” Dememiş. Yıllarca saklamış. 11 yıl sonra Atatürk Havran’a geliyor. Atatürk Havran Nahiye Müdürü’ne demiş ki Seyit Onbaşı olacaktı benin onu görmem lazım. Görecek ama Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmediği için, ne biliyorum diyebilmiş, ne bilmiyorum diyebilmiş. Karşısında tedirgin kalmış.
Ertesi gün şubeden ismi öğreniliyor. Şube’den iki jandarma salınıyor. Sabah Edremit’te yola çıkan jandarmalar atla ancak akşam üstü buraya gelebiliyor. Geliyorlar ama Koca Seyit köyde yine değil. Dağa kömüre gitmiş. Akşama beklemişler. Koca Seyit akşam geç saatte evine yaklaşıyor bakıyor evin önünde iki jandarma. “Ah demiş. Bu gün dağdan kaçıra kaçıra iki çuval kömür getirdim ama burada da zabıt tutulacak. Kaçak ya. Asker demiş ki “Seyit. Kaçma”. “Kaçmıyorum ki asker ağa, suçum ne? Neden burada bekliyorsunuz?”. “Hayır. Suçun yok. Biz seni bekliyoruz” demişler. Askerler diyor ki “Seni Paşa çağırıyor” Koca Seyit o zaman demiş ki “hemen gidelim. Paşa nerede?” Koca Seyit sanıyor ki Ankara’da. Demiş ki o “Paşanın yanına ben Ankara’ya nasıl giderim? Ayağımdaki çarık yırtık. Üstüm başım da Ankara’ya layık değil. Ankara’ya kadar tren param da yok ki. Gidemem.” “Hayır” demişler. “Paşa şu anda Havran’da seni bekliyor”. “O zaman hemen gidelim” diyor ve buradan devam edip Havran’a iniyor. Gece varıyor. Nahiye Müdürü görüyor.
Bir bakıyor hal perişan. Seyit Onbaşı’yı paşanın yanına nasıl götürürüm. Hal perişan. Gece bir berber buluyor. Bir tıraş yaptırıyor. Sabah giderken kendi ceketini giydiriyor. Onun da kolları kısa geliyor. İki yakası bir araya gelmiyor. Ve öyle götürmüş. Varmış ve “Paşam hoş geldin” demiş. Paşa “Asıl Seyit sen hoş geldin. İki gündür seni bekliyorum. Neredeydin?”. Koca Seyit'in “Paşam dağda keçilerin yanındaydım. Haberini alınca hemen geldim.”demiş. Paşa “Ne işle meşgulsün” Koca Seyit “Çobancılık ile meşgulüm Paşam” demiş. Paşa “Seyit sen savaşın seyrini değiştirdin. O anda ne istiyorsun dedik. Çift tayin istiyorum dedin.” İki gün yemiş üçüncü gün geri iade etmiş. Paşa demiş “Sana maaş bağlayalım”. Koca Seyit “Hayır paşam. Biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil” demiş istememiş. Çay, kahve içmişler, ondan sonra kalkarken demiş
“Paşam senden bir tek ricam olacak. Acaba nasıl görürsün.” Paşa; “Söyle Seyit” diyor. Koca Seyit “Ben keçinin ardında meşe odunu topluyorum. Ondan kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit’te aşçılara gece kaçak satıyorum. Senin emrin ile o ormanda ormancılar önüme geçip baltamı almasa haydi haydi geçinirim.” Atatürk, bunun üzerine bu vatandaş bu işi serbest olarak yapsın. Yardımcı olun. Serbest olarak satsın. Bir müddet hem yapmış, hem satmış. İkinci gelen nahiye müdürü kaderine terk ediyor. Arayıp sormuyor. Yine eski usul kaçak yapıyor. Ondan sonra bir zeytin yağı fabrikasında da hamallık yapıyor. Hamallık yaptığı yıl üşütmeden dolayı zatüre olup 50 yaşında vefat ediyor. 21 yıl öyle bir hayatı geçmiş." şeklinde konuştu.
'KOCA' SEYİT ONBAŞI KİMDİR? 
1889 yılının Eylül ayında Balıkesir'in Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi. Babası Abdurrahman, annesi Emine idi. 
1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı. Balkan Savaşı'nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı. 18 Mart 1915'te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sırada Seyit Onbaşı Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görevliydi. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlar, bu saldırıyı püskürttü. Yapılan atışlar sebebiyle tabyada bulunan topun mermi kaldıran vinci parçalandı. Bunun üzerine Seyit Ali 215 kilogram ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdi.
Seyit Ali, ilk iki atışta Bouvet'e hafif bazı hasarlar verdiyse de, üçüncü atışında Fransız zırhlısı Bouvet'e ağır yara verdi. Atılan mermi geminin su kesiminin biraz altına isabet ederek geminin anında yan yatmasına neden oldu, daha sonra Nusret mayın gemisi'nin döktüğü mayınlardan birine çarptı. Bouvet de bu yaradan kısa bir süre sonra alabora olarak battı. Bu yüzden komutan ona onbaşılık görevini verdi. Çanakkale Savaşı'ndan bir gün sonra Seyit Ali Onbaşı'dan top mermisi sırtında fotoğrafı çekilmesi istendi. Seyit Ali Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. Sonra Seyit Ali Onbaşı “Yine savaş çıksın, yine kaldırırım” dedi. Bundan sonra ancak fotoğrafı tahta bir mermiyle çekilebildi.
Savaşın sona ermesi ile 1918'de köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. 1934 yılında çıkartılan Soyadı Kanunu ile Çabuk soyadını aldı. Seyit onbaşı 1939 yılında verem hastalığı yüzünden hayatını kaybetti. 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...