Tgrt Haber
29 Ocak 2024 10:08 - Güncelleme : 29 Ocak 2024 10:11

'Otomotivde asıl tehdit Çin değil Fas'tır'

Otomotiv sanayisinin güncel durumunu değerlendiren Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam, sektörde asıl tehdidin Çin değil Fas olduğunu açıkladı.

Editör: Murat Makas / Kaynak: Anadolu Ajansı, HaberTürk
otomotiv,Çin,Fas

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv endüstrisi 2023 yılında yüzde 13 artışla 35 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek tüm zamanların rekorunu kırdı. Ülke ihracatının da lideri olan sektörün payı ise yüzde 15.8 oldu. Geçen yıl en büyük ürün grubu olan tedarik endüstrisinin ihracatı ise bir önceki seneye göre yüzde 9 artarak 14 milyar 154 milyon dolara yükseldi. Böylece, tedarik endüstrisinin tüm otomotiv ihracatından aldığı pay yüzde 40.4 olarak kayıtlara geçti.

Tedarik sanayisinin 2023 performansını ve gelecek hedeflerini önceki günlerde düzenlenen bir toplantıda açıklayan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam, sektörün gündemindeki konuları da masaya yatırdı.

2023'te yüzde 14 büyüyen Avrupa otomobil pazarının, 2024’te yüzde 3 küçülmesi beklendiğini kaydeden Saydam, "Buradaki yüzde 3 küçülme öngörüsü Türkiye için çok önemli çünkü hem tedarik sanayinin hem de ana sanayinin en büyük müşterisi Avrupa. Orada gerçekleşecek küçülme bizim bu seneki ihracatımızda gerilememiz anlamına gelecektir" dedi.

'Otomotivde asıl tehdit Çin değil Fas'tır'

''İRAN 1 MİLYON ADETLİK PAZARA ULAŞABİLİYORSA, BİZİM HAYLİ HAYLİ YAPMAMIZ LAZIM''

Uluslararası raporların 2024'te Türkiye'nin otomotiv üretiminin yüzde 7 gerileyeceğini öngördüğünü de anlatan Saydam, "Otomotiv sanayinde bu sene 1 milyon 270 bin küsur adetlik satışla bir rekor kırdığımızı konuşuyoruz. 2024’deki satışların kötümser ihtimal 750 bin, iyimser ihtimal 900 bin ortalamaları 850 bin adette kalacağı telaffuz ediliyor. Bu tahminler, 2023'e göre kendi içinde yüzde 30 ama yukarıdan aşağıdan yukarı hesapladığınızda yüzde 51 fark yani 400 bin adet bir azalma bekleniyor. Eğer böyle olursa gelecek seneki üretim sayılarımız da tabii ki düşecektir. Fakat bazı adımlar atılırsa 2023’teki güçlü iç pazar korunursa o zaman bu sene de geçen seneki trendin devamı olarak 1.6 milyon adetleri yakalamamız da mümkün" dedi.

Türkiye'nin otomotiv pazar büyüklüğü ile basamak atladığının da altını çizen Saydam, "Satışlarda 4 sıra atladık, 18’incilikten 14’üncülüğe yükselerek Avustralya, İran, İspanya ve Endonezya’yı geride bıraktık. Eğer 2022’deki satış sayılarımız olsaydı şu anki yerimiz 19’unculuk olacaktı. Fakat 1.2 milyon üzerindeki satışla 4 sıra atladık. İran’a bu kadar senedir ambargo uygulanmasına rağmen, tedarikte ciddi sorunları olmasına rağmen pazarını 1 milyon adedin üzerinde tutabiliyor. İran yapabiliyorsa bizim hayli hayli yapmamız lazım ve içimizde neleri değiştirmemiz gerektiğini konuşmamız lazım, tartışmamız lazım. Bu uluslararası raporlara dikkat ederseniz, 2023 sadece bir tesadüftü 2024’te yine sıranız olan 18’inciliğe gerileyeceksiniz diyor. Ben şimdiden söyleyeyim. Eğer araç distribütörlerinin paylaştığı tahmin 850 bin adet olursa, o zaman yerimiz 19’unculuğa gerileyecek" uyarısında bulundu.

''HEDEFİMİZ DÜNYADA İLK 10 OLMALI''

TAYSAD Başkanı Albert Saydam, Türkiye'nin otomotivde hedefinin dünyada ilk 10'a girmek olması gerektiğini de vurguladı. Saydam, "Amacımızın Türkiye'yi ilk 10'a taşımak olması lazım. Peki ilk 10’un 2023’teki verilerle karşılığının ne olduğunu söyleyeyim. 1.7 milyon adetlik satış ve 1.9 milyon adetlik üretim. Hedefimizin bu olması lazım" dedi.

2024'te tedarik sanayisi ihracatının düşmesinden endişe ettiklerini de aktaran Saydam, "Ana sanayi ihracatı düşmeyecektir çünkü ana sanayinin araç ihracatı aynı kalsa bile, araç konfigürasyonlarının katma değeri daha yüksek olduğu için, ihracat değer olarak artacaktır. Fakat tedarik sanayi tarafında görüyoruz ki Avrupa’nın küçülmesi söz konusu. Bu küçülme tedarik sanayisine de yansıyacak. Bundan dolayı biz 2024’te küçük bir gerileme bekliyoruz. Buna rağmen yine toplam otomotiv sanayi ihracat hedefini 36 milyar dolar olarak öngörüyoruz. Çünkü şu anda konuştuğumuz birçok problemin çözümünün üretim odaklı hatta ihracat odaklı üretim olduğunu düşünüyoruz. Ve bütün faaliyetlerimizi buna göre planlıyoruz" diye konuştu.

''SANAYİCİNİN BEKLENTİSİ KURLARIN DÜŞÜK VEYA YÜKSEK OLMASI DEĞİL, İSTİKRARLI OLMASI''

Albert Saydam, sektörde artan maliyetlere de dikkat çekti. İşçilik maliyetlerinde bugüne kadar Türkiye'nin rakiplerinin Romanya, Bulgaristan ve Sırbistan gibi ülkeler olduğunu söyleyen Saydam, yaşanan son gelişmeler bu tablonun değişmeye başladığını belirtti.

Saydam, "Son toplu iş sözleşmeleriyle ve düşük kurla farklı bir noktaya geldik. Bu da tek noktaya işaret ediyor, rekabetçilik. Zaten bu yüzden özellikle AB’ye olan ihracatımız bir tehdit altında diye söylüyoruz. Her ülkenin saat ücreti son 3 yıldır sürekli artmış. Bizim de 2022’de yaklaşık 8.5 euro saat ücretimiz varken şu anda geldiğimiz nokta ortada. Bu durum rekabetçiliğimiz için bir tehdit oluşturuyor. Sanayicinin beklediği kurların yüksek veya düşük olması değil, istikrarlı olmasıdır. Yani, her şey bir yana, yüksek enflasyon, düşük enflasyon, yüksek kur, düşük kur... Hayır, böyle bir beklentisi olamaz. Sanayicinin ana beklentisi istikrardır. Çünkü istikrar olmadığında, hiçbir sözleşme durumu uzun süreli tarif edemez" dedi.

'Otomotivde asıl tehdit Çin değil Fas'tır'

Saydam, 2025 ve 2026'da Türk otomotiv sanayisinin şu anki durumundan daha iyi bir seviyeye gelmesi içinde 3 öneri sıraladı. TAYSAD Başkanı Albert Saydam, "Üç konunun altını çizmemiz lazım, birincisi, rekabetçiliği kaybetmemek. İkincisi, güçlü bir iç pazar için tüm paydaşların bir araya gelip çalışması gerekiyor. Üçüncüsü ise yeni ana sanayi yatırımlarını çekmemiz ve hayata geçirmemiz gerekiyor. Bu üç faktör bir arada olduğunda, sadece az önce bahsettiğimiz 1.7 milyon adetlik satış ve 1.9 milyon adetlik üretim sayılarının üzerine çıkabiliriz" ifadelerini kullandı.

''ÇİNLİLERİ KARŞISINDA DEĞİL YANINDA OLALIM''

Son dönemde, hem küresel hem de Türkiye otomotiv sanayisinde en önemli gündem maddelerinden biri, Çinli firmaların agresif politikaları.

Bu konuyu tedarik sanayisi açısından değerlendiren Albert Saydam, "Ben Çin’i tehdit olarak görenlerdendim, ama artık öyle görmüyorum. Çünkü Japonlar, Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar ne zaman yatırım yapsalar hem kendi tedarik sanayini getiriyorlar hem de yerel tedarik sanayi de geliştiriyorlar. Bizim son 50 senelik hikayemiz böyleydi. Çinliler ise kendileri bir araç üreticisi olarak geliyorlar ve zaten kendilerine ait tedarik sanayi ile geliyorlar, kendi fabrika alanından dışarı bile çıkmıyorlar. Ben bunu tehdit olarak böyle görüyordum. Gelmeliler, çünkü zaten gelecekler bari yanlarında olalım. Bu gelişin karşısında durmak mümkün değil bir şekilde koluna girmemiz lazım. Çin’i anlamak ve Çin’le çalışmak bizim 2024’te ajandamızda. Çünkü önünde durmak mümkün değil. Çinliler’in Türkiye’de üretim için ciddi bir ilgisi var. Avrupa Birliği'nin getirmiş olduğu vergiyle Türkiye'ye olan ilgileri artıyor" dedi.

'Otomotivde asıl tehdit Çin değil Fas'tır'

ASIL TEHDİT FAS

Türkiye otomotiv sanayisi için asıl tehdidin Fas olduğunu da aktaran Albert Saydam, "Fas Türkiye için ciddi bir tehdit. Fas gibi ülkeler Avrupa Birliği'ne çok yakın. Avrupa Birliği merceğine almış durumda. Orada, işçilik ücretleri 3 Euro/saat, bizde 12-13 Euro’lardan bahsediyoruz. Oradaki ana sanayiler bizim zaten hep temaslı olduğumuz ana sanayiler, müşterilerimiz. Onlar da bizi Fas'a ve Cezayir’e çağırıyorlar. Diyorlar ki buradaki başarı hikayemiz Türkiye ile Türk tedarikçilerle öne çekilebilir. Hatta tedarik sanayiden Fas’a gitmiş 3-4 tane üyemiz var" şeklinde konuştu.

Saydam, TAYSAD üyelerinin 34 ülkede 200’ün üzerinde yatırımı olduğunun da altını çizdi.

Kaynak: Anadolu Ajansı, HaberTürk
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...